Mesajı Okuyun
Old 01-05-2003, 09:17   #15
Refya

 
Varsayılan Erkek Yetiştirmek

"-Öyle bir erkek yetiştiriceğim ki, benim gençliğimde bulamadığım cinsten olacak." Bu düşüncelerle çocuğuna baba olacak fiziksel özellikleri iyi bir verici aramıştı. Aklını ve karizmasını benden alsa, kombinasyon tamam olur zaten demişti. Eğitimle neler yapılabileceğini herkese göstercekti. Aradığı mükemmel erkegi bulamamış, yası geçkince ama hayat tecrübeleri diz boyu ve elinden epey "y " kromozumu geçirmiş bir hatun olarak aktarılmak üzere bir yığın tecrübe minik bebeği bekliyordu.

Eğer kızım olursa, onu güzel ve fettan, tüm erkeklere gösterip vermeyen, inim inim inleten bir şırfıntı yapacağım, diyordu. Ama amaa… asıl planlar bebeğin erkek olması durumunda ortaya çıkıyordu. Neyseki oğlum oldu, diye içinden geçirdi. Hemen oğluna son derece yalın, eski bir isim koydu. Öyle yeni yetme, özenti, zorlama isimler yakışmazdı ve plana uymazdı. İsim dediğin unutulmamalı, başka isimlerle karışmamalı ve zorlandığı belli olmamalı, hele hele ismine bakarak birinin doğum yılı hiç tahmin edilmemeli. Kafası çalışan bir anne, geçici isim trendlerine ve çok değisik isim akımlarına kapılmamalı dedi, lohusa haliyle. Bebek sahiden de harikaydı, gaz sancılarını bile belli etmemişti.

Henüz 2 yaşına gelmişti ama o muhteşem mavi gözler, babasından aldığı o uzun boy, harika bir gülüş ve mekanik konulara karşı ileri bir zeka. Acayip harika bir adam olucaktı ve bu bebek, hiç bir kızın peşinden koşmayacak, kendindeki bütün olumlu özellikleri bilip, bu özellikleri dibine kadar kullancak ve herkes ona erişmeye çalışacaktı. Her yönden mükemmel olacak, seçimleri hep o yapacaktı. Kimle beraber olacağına, kimden ne kadar faydalanacağına o karar verecekti. Bu arada anne de tabii, öyle bir adamın annesi olarak etrafta gerekli saygıyı, tüm kız milletinden görecek ve onlar üzerinde bu gücünü kullanacaktı.

Herşey şimdilik yolunda gidiyor diye düşündü bakımlı ve yaşını hiç göstermeyen anne! Nasıl da şu minicik kafa kimseye pas vermiyor, ve karizmatik görünüyordu. Bu planlardan sanki haberi varmışcasına ne yapması gerekiyorsa onu yapıyordu. Oğlunu en iyi markaların sezon sonu ve defolu ürünler satan outlet mağazalarından giydirirken şöyle bir baktı da,…bu kadarını bende beklemiyordum dedi. O ihrac fazlası ürünün icinde nasıl da güzel görünüyordu, muhteşem gülüşlü mavi gözlü velet.

Üstelik süpermarketlerde meyve sebze reyonlarının yanından geçerken insanlar gözlerini ondan alamıyor ve “maşallah şuna bak ne güzel, nasıl da tatlı diyerek birbirlerini dürtüyordu. Herkes görebilsin, daha fazla hayran olabilsin diye çocuğu iyice ortalara bırakıyor, uzaktan izliyordu.

İste bu, bu harika şey var ya.. işte o benim.. o benim bebeğim diye kafasını daha bir dikerek yürüdü, kasalara doğru kasıntı anne.. İçinde yakışıklının annesi olmanın gururu, cebinde ise alacaklarını karşılayacak bir kredi kartıyla. Çıkışta bir şeyler yiyelim, dedi, birkaç kilo fazlası olan anne. Beraberce, bebek mama sandalyesi hizmeti sağlayan bir amerikan kökenli franchise şirketini ve bir jumbo menüyü seçtiler. Bu fast food cuda insanlar bir yandan diet kolalarını içerken, bir yandan da minik oğlunu kesiyolardı. Ağızlarının kenarındaki ketçapı silerken, karşı masadaki bebekle göz oynaşına girmek, tam bizim millete has bir hareketti.

Evet evet .. kesin şeytan tüyü vardı bu bızdıkta. İstediği herşeyi yaptırıyodu, sağdaki soldaki teyzelere ablalara. Hele hele şeker veriyorlarsa, karşılığında kocaman bir gülücük ve öpücük geliyordu, glikozla çocuk kandırmaya çalışan yetişkinlere. İlerde ruhunu satması gerektiğinde çok zorlanmıyacak, dedi, çok bilmiş anne. Doğum kilolarını atamamış, ama epey pahalı yerlerden giyinmiş şu kadın ve küçük kızına bak, dedi, oğlunun kulağına. Nasıl da sana bakıyorlar. O kaliteli, ama yakışmamış elbise giyen kız, nasıl da oğlum kendisiyle ilgilensin istiyor, diye içinden geçirdi. Annesi ise nasıl da iki çocuğu kıyaslıyor ve sonuçtan hoşnutsuzluğunu belli ediyor, dedi, sırıtmasına engel olamaz bir biçimde.

Ohhh olsun! dedi. Niye oh olucaksa, anlamadı yakışıklı bebek. Tam olması gerektiği gibi gidiyor, dedi, jumbo menüyü mideye indirmiş anne …kesin çok çapkın olup, epey zengin birinin kızını götürcek ve şımarık kızı “Babaaaaaaa, nolur o çocukla evleneyim, onu razı ettttt! “diye bağırtacağa benziyordu. O zengin kahpeleri süründürmesini nasıl da istiyordu hain hain hayal kurarken.

Mekanik merakı ise dışardan bile farkedilir şekilde artıyordu. İçi yuvarlak ve boş bir şey gördüğü anda, o yuvarlağa uyan bir şeyi buluyor ve oraya sokuşturuyordu, elleri hünerli bebek. Uygun ebattaki şeyleri içiçe sokmak şeklinde bir oyun yapmıştı kendisine. “Bu hareketlerin hepsi erkeklik denemeleri” dedi, saçını bu sefer fazlaca kırmızıya boyatmıs anne.

Kreşten döndükleri bir akşam parlak mavi gözlü oğlunun, zeynep zeynep dediğini duydu. Kim bu zeynep dedi sabırsızlıkla. Hizmetçi'nin kızı olduğunu, oğlu asansöre binmeyip hizmetçi dairesine gitmeye çalısırken farketti. Tamam, Ahmet efendiyi çok seviyorlardı ama…, ama…

Öylesine ağlak ve sidikli bir kız dı ki…Nerede hata yapmıstı acaba?