Mesajı Okuyun
Old 01-04-2007, 19:44   #61
av.adnanyilmaz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. BÜLENT NURİ KURDOĞLU
Anayasanın 4. maddesi ile koruma altına alınan konular 12 Eylül'ün ürünü değildir. Aynı hükümleri 1961 ve 1924 Anayasalarında da görebilirsiniz. Temelleri ise 1921 Anayasası ile atılmıştır. 12 Eylül'ü asli kurucu iktidar olarak düşünemeyiz. Ancak hazırlanan Anayasa referanduma götürüldüğü için ve oylamada halka reddetme hakkı da tanındığı için bu referandumu asli kurucu iktidar olarak tanımlayabiliriz.

Asli kurucu iktidarı sadece halk olarak tanımlamamı halka hakaret olarak ifade etmiş olmanız son derece yanlış. Bu ülkede Egemenlik Kayıtsız Şartsız Millete Aitse asli kurucu iktidarın milletten başkası olabileceği düşünülemez. Hiç kimsenin iradesi milletin iradesinin üzerinde olmadığına göre asli kurucu iktidarın içine halktan başkasını koyamazsınız. Bu da halka hakaret değil tam tersine milletin iradesine duyulan saygının bir ifadesi sayılabilir.

Anayasanın 4. maddesinin koruduğu maddeler daha iyi hükümler konarak değiştirilmek ve geliştirilmek isteniyorsa 4. maddeyi değiştirmek gerekmez. Başka maddelere hüküm konularak da 4. maddenin koruduğu değerlerin geliştirilmesi sağlanabilir. Çünkü 4. madde ile korunan ilkeler asla geri adım atılamayacak olan ilkelerdir. Öyleyse yapılacak her Anayasa değişikliği 4. maddenin koruduğu ilkelere uygun olmak zorundadır. Yapılacak değişiklik başka madde de yapılabilir. Bunun için 4. maddeyi değiştirmek gerekmez.

Sayın Kurdoğlu; konumuz 4. maddenin hangi sürecin ürünü oluğu değil, bu maddenin değiştirilip değiştirilemeyeceğidir. Ayrıca 81 Anayasası 12 eylülü gerçekleştirenlerin ürünü olduğuna göre 4. madde de onların ürünüdür. Değiştirilemeyecek maddeler 24 ve 61 anayasalarında mevcuttu ve fakat bu kadar geniş içerikli değildi. Zaten bu da başlığımızın dışındaki bir konudur. 21 anayasası ise anayasacılık tarihimizin tek yumuşak anayasası olup değişmesi sıradan kanunların değiştirilmesi şekline tabidir. Halk oyuna sunulan her anayasanın kurucu iktidarı halk değildir. 81 Anayasası için ise bunu söylemek mümkün değildir. Çünkü bırakın halkın anayasa tasarısını tartışması, red halinde durumun ne olacağı bile belli değildi. Yani halka anayasayı kabulden başka bir şans tanınmamıştır. Burada halk iktidar değil tamamen tebaa hükmündedir. Ayrıca anayasacılık bilimi bakımından referanduma sunulsa bile halk değil anayasayı hazırlayan muktedir, kurucu iktidardır. 82 anayasasının halkın ürünü olduğunu ilk defa sizden okudum. Bunu hangi bilimsel verilere dayandırdığınızı da açıklamanızı bekliyorum.
Her kurucu iktidar halk değildir ancak halkın da kurucu iktidar olma olasılığı vardır. Bu çok ender durumlarda mümkün olur. Bizim hukuk tarihimizde ise bunu örneği yoktur. Anayasamız her ne kadar egemenliği halka versede, halk bu egemenliği yasama, yürütme ve yargı erkleri aracılığı ile kullanmaktadır. Halkın iradesinin üstünde irade olmadığı ise tamamen şovenist bir slogan veya safça bir tahayyüldür.
Neyse isterseniz asıl konumuz olan 4. maddenin değişip değişemeyeceğine dönelim:
Anayasamızı ister lafzen ister ruhen yorumlayalım demokrasiyi güçlendirmek amaçlı olarak 4. madde ve bilahare ilk üç madde değiştirilebilir. Hatta bu durumda asli kurucu iktidar değil tali kurucu iktidar mevcut olacaktır. Demokrasi, laiklik, hukuk devleti, sosyal hukuk devleti ilkelerinin zayıflatılması amaçlı bir değişiklik ise sadece lafzi yorum yolu ile ve asli kurucu bir iktidar tarafından gerçekleştirilebilir.

Hadi size yeni bir tartışma konusu açayım : malumunuz bir ilin adının değişmesi kanun değişikliği ile gerçekleştirilebilir. Varsayalım TBMM çıkardığı bir kanunla Ankara ilinin adını Angora olarak değiştirdi. Bu halde değişmeyecek madde olan başkentin Ankara olduğu hükmünün de değişmesi gerekecektir. Çünkü artık Ankara diye bir ilimiz yoktur. Peki böyle bir durumda da 4. maddenin değişmeyeceğini söylemek mümkün mü? Yoksa böyle bir kanun Anayasaya aykırı mı olur? Yani 82 Anayasası Ankara ilinin adı değiştirilemez diye bir hüküm içermediği halde yorum yolu ile böyle bir sonuç çıkarabilir miyiz? Lütfen bu soruyu kişisel duygularımızdan sıyrılarak ve tamamen bilimsel olarak cevaplayalım. Elbette fiili olarak bu mümkün görünmemektedir. Ama dediğim gibi hukuki belleğimize biraz egzersiz yaptıralım. Saygılar.