Mesajı Okuyun
Old 18-12-2008, 14:07   #4
Jaap

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 1987/2027
Karar: 1987/3265
Karar Tarihi: 28.04.1987

ÖZET: Mahkemenin eksik incelemeye dayanan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, uzmanlıkları tartışmasız (olanağı varsa yüksek öğretim kurumlarında görevliler tercih edilerek) kişiler arasından seçilecek bilirkişi aracılığıyla araçların kavşak içinde çarpışma yerlerini ve durumunu tespit ettirip ve yukarıda anılan "trafikteki güven kuralın" gerçek yorumu da tartışılmak suretiyle elde edilecek sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.

(818 S. K. m. 49)

Dava: Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma karşılıklı tazminat davaları üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 398.413 lira tazminatın 11.1.1985 tarihinden itibaren % 30 faizi ile birlikte Ferudun ve Nazım'dan ortaklaşa ve zincirleme alınarak Hüseyin'e 335.883 lira maddi tazminatın 5.12.1985 tarihinden itibaren % 30 faizi ile birlikte Hüseyin'den alınarak Ferudun ve Nazım'a ödenmesine, her iki davada da fazlaya dair istemlerin reddine ilişkin hükmün süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:

Karar: 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davacı ve karşılık davalı Hüseyin'in temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2 - Mahkeme, tazminat kapsamını, bilirkişilerin tespit ettiği kusur oranlarına (davacı Hüseyin % 25; davalı Nazım % 75) göre belirlemiştir.

Davaya konu olay, Ankara Gençlik Caddesi ile Şehit Gönenç Caddesi'nin keşiştiği kavşakta meydana gelmiştir; davalı Nazım'ın Şehit Gönenç Caddesi'nden gelerek, kavşakta yarım dönüşle Gençlik Caddesi'ne girip, Necatibey Caddesi kavşağına doğru gitmek isterken, kendisine kırmızı fasılalı kırmızı ışık (dur-tali yol), keza davacı Hüseyin'in Gençlik Caddesi'nde seyrederken kavşağa geldiğinde fasılalı sarı ışık (ana yol-yavaş) yandığında bir uyuşmazlık yoktur.

İlk andaki bu maddi olgular değerlendirildiğinde, davacı Hüseyin'in geçiş üstünlüğüne sahip olduğundan olayda birinci derecede (asli) kusurlu olmadığının kabulü doğru olur. Çünkü, yanıp sönen fasılalı sarı ışık başka aracın kavşağa girmeyeceği güvenini vermiştir. Ne var ki, bugünkü çağdaş trafik anlayışı ve hukuku, geçiş üstünlüğünün yarattığı güvenin mutlak olmadığını kabul eder; özel istisnai durumların varlığı halinde araç sürücüsünün yaratılan güvenden yararlanamaz. Aksi halde akıcı bir trafik, kişilerin mal ve can emniyetine tercih edilmiş olurdu (Y.4. HD.nin 23.10.1984 gün ve 6338/7836 sayılı kararı).

Olayımızda çarpışmanın, davalı Nazım'ın dur anlamına gelen yanıp sönen kırmızı ışığa (tali yol) rağmen kavşağa girmesi ve Necatibey Caddesi istikametine doğru Gençlik Caddesi üzerinde dönüşü gerçekleştireceği anda ve kavşak içinde davacı Hüseyin'in davalıya ait araca arkadan (sağ çamurluktan) çarpması suretiyle gerçekleştiği yolunda kanıtlar bulunmaktadır. Oysa bilirkişiler, gerektiğinde geçiş üstünlüğünün yarattığı güven unsurunu etkileyebilecek, bu maddi olguları tartışmadan bir sonuca varmışlardır.

O halde, mahkemenin eksik incelemeye dayanan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, uzmanlıkları tartışmasız (olanağı varsa yüksek öğretim kurumlarında görevliler tercih edilerek) kişiler arasından seçilecek bilirkişi aracılığıyla araçların kavşak içinde çarpışma yerlerini (Gönenç Caddesi'nden Gençlik Caddesi-Necatibey istikametine dönüşün zorunlu durumu da gözetilerek) ve durumunu tespit ettirip ve yukarıda anılan "trafikteki güven kuralın" gerçek yorumu da tartışılmak suretiyle elde edilecek sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda ikinci bentte gösterilen nedenle temyiz eden davalı ve karşıık davacı yararına (BOZULMASINA), davacı karşılık davalının temyiz itirazlarının birinci bentte gösterilen nedenle reddine ve davalı ve karşılık davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 28.4.1987 gününde oybirliği ile karar verildi.


Bu kararda belirtilen "güven kuralının" yanında belirtmem gereken şey kanun da ve yönetmelik de özel araçlarında belirli şartlar altında geçiş üstünlüğüne sahip olabileceğini belirtmesidir. Fakat bu üstünlük sıkı şartlara bağlı görülmektedir. Nitekim öncelikli şart belirtildiği gibi "yaralı veya acil hasta" taşıması diğeri de bununla birlikte yer alan ve maddenin devamında belirtilen "halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmamak, duyulur ve görünür geçiş üstünlüğü işaretini vermesi" şartıdır. Kanunun lafzından bu sonuç çıkmakla birlikte esas olan trafik güvenliğidir. Her şeyden önce şartı gerçekleştirebilecek illiyet bağını çürütürsenin yerinde sebebi ortadan kaldırabilirsiniz. Herseyden önce aklıma gelen ilk soru şu ki; iddia edilen oğlunun hastalanmasının aciliyeti nedir? Bununla birlikte kendi müvekkiliniz sanığın kullanmış olduğu aracınta ki gerekli duyulur ve görünür geçiş üstünlüğü işaretlerini görmüşmüdr..Saygılarımla