Mesajı Okuyun
Old 31-10-2006, 19:41   #3
ibreti

 
Varsayılan

Sn. bahar kesici;
Sizin de belirttiğiniz gibi:
1) Gayrimenkul mülkiyeti tescil ile geçer. Bu yönü ile müvekkiliniz taşınmazda otursa da malik değildir.
2) Müteahhit ile müvekiliniz arasındaki sözleşme kişisel borç doğuran, bu yönü ile başkalarının hukuk alanına etkisi olmayan bir sözleşmedir.
3) Müteahhit ile aleyhine dava açan alacaklı arasındaki ilişki de tıpkı sizin müvekkilin ile müteahit arasındaki ilişki gibi başkalarının hukuk alanını etkilemeyen, şahsi borç doğuran bir ilişkidir.
4) Alacaklının, müteahhidin borcundan dolayı müvekkilinizin oturduğu daireye tedbir, haciz vs. koydurması, bu davaya müvekkilinizin müdahale etmesinde hukuki yararı varmış gibi bir yanılsama oluşturmaktadır. Bu durum yanılsamadır. Mülkiyet henüz müteahhide ait olduğu için müvekkilinizin hukuki yararı bulunmamaktadır.
--
Müvekkilinizin müteahhitten talep hakları;
1) Akit konusu taşınmazın ayıpsız ve eksiksiz olarak (ki bu anlamda iskan izninin alınmaması, tapudaki haciz-tedbir vs. borç yükleri hukuki ayıp mahiyetindedir) müvekkiliniz adına tescilinin sağlanması,...
2) 1.maddedeki biçimde tescil işi gerçekleştirilemediği takdirde akitten umulan fayda müvekkiliniz açısından sağlanamamış hale geleceğinden (ki bu zarar doğurmaktadır) müspet ve munzam zararın müteaahitçe müvekkilinize ödenmesidir.
--
Size önerim;
1) Önce akit konusu taşınmazın ayıpsız ve eksiksiz olarak tapu ferağının verilmesi hususunu içerir bir ihtarname ile müteahhidi temerrüde düşürmeniz,...
2) Temerrüt oluştuktan sonra da, yukarıda belirttiğim şekilde müteahit aleyhine terditli dava açmanızdır.

Kolay gelsin..