Mesajı Okuyun
Old 09-02-2007, 17:06   #39
Hekimbaşı

 
Varsayılan Sapla samanı karıştırıyor olmayalım?

Sn.Katılımcılar,

Adli tıp alanına giren tecavüz vb hallerde mağdurla görüşecek kişinin, ki bu daima önce bir psikiyatr, peşinden de jinekolog ve psikolog olacaktır, cinsiyeti mağdurun tercihine uygun olmak zorundadır.

Bu durum genel olarak doktor cinsiyetini tercih hakkından çok farklı. Bu artık tıbbi bir zorunluluk. Dolayısıyla tartışmanın çizgisini yanlış bir yöne doğru götürür diye düşünüyorum.

Yoksa ben mi başlığı yanlış algıladım?

Tecavüzün zor kullanmakla ilgili olduğu ortadadır. Ancak, mağdurun uğradığı zararın (veya traumanın) bununla ilişkisi ne derece zor kullanılmış olmasından ibaret değildir. Tecavüz belki sadece korku duygusu ile vuku bulmuş olabileceği gibi, utanma duygusu nedeniyle de olanak bulmuş olabilir (özellikle ensest ilişkilerde örneğin). İlle de zorlamanın fiziksel olması ve zorlama kanıtlarının bulunması gerekmez. Bu nedenle konu hemen daima önce psikolojik açıdan ele alınmak zorundadır. Ondan sonra fiziksel kanıtlar, zorlamaya ilişkin kanıtlar ve diğer unsurlar gündeme gelmelidir. Bu nedenle, mağduru önce psikiyatr görmeli, fiziksel işlemler ondan sonra gerçekleştirilmelidir. Bu nedenle, psikiyatri işin anahtarıdır ve sonraki işlemleri yönlendirir.

İşin aslına bakarsanız, psikiyatrlar her ne kadar hekim de olsalar, klasik anlamda hekimlik uygulaması içinde değerlendirilmezler. Ve uğraştıkları sorunların % 30 - 40 kadarı cinsiyetle ilgili olduğundan; o alanda doktor cinsiyetinin tercih edilebilmesi, hekimler tarafından her zaman anlaşılabilir olmakla kalmamış, ders konusu bile yapılmıştır. Demek istediğim; psikiyatri alanında doktor cinsiyetini seçme özgürlüğü sadece tecavüz olaylarında değil, olağan günlük uygulamada da cinsiyet ayrımcılığı olarak değerlendirilmez.

Ama dikkatinizi çekerim; bunun hepimizce kabul edilen, tıbbi bir gerekçesi vardır. Yani yasalarla tanınmış bir hak olmasına gerek yoktur.

Zaman zaman, hiç cinsellikle ilgili görünmese de, hastanın sorununun araştırılması sırasında, herhangi bir aşamada, konunun cinsiyetle ilişkisi olabileceği kuşkusu doğduğu anda, hekim hastayı cinsiyeti daha uygun olabilecek bir meslekdaşına yönlendirmekle yükümlüdür. Aksi taktirde sorumlu durumuna düşebilir, veya en azından hastayı tedavi edemeyebilir; hatta en kötüsü, Sn.Kanat' ın belirtmiş olduğu gibi, hastada geri dönülmez traumalara (hasarlara) yol açabilir. Dikkat ediniz, 'cinsiyeti uygun' deyimini kullandım 'aynı cinsiyetten' demedim; çünkü burada belki bir erkek için kadın, belki de bir kadın için erkek doktor daha uygun olabilir. Gerekirse de her ikisine bir arada veya ayrı olarak ihtiyaç duyulabilir. Bunun için de yasal düzenleme gerekmez, bilimsel olarak ortadadır; ona göre davranılmalıdır.

Ancak, dikkat ederseniz, bunların hiçbiri hasta hakları değil, tıbbi zorunluluklardır. Herkesin, bu zorunluluklara uygun davranıldığına ilişkin güveninin tam olması gerekir. En azından bir yargıç kararının hakkaniyete uygunluğuna duyulması gereken güven kadar. Uyulmadığı düşünüldüğünde elbet mahkemeye başvurulacaktır. Hayatımızdaki bütün diğer konularda olduğu gibi.

Özetle, herşey yasa ve yönetmeliklerle çözülmez. Tıp, mühendislik ve hukuk alanında meslek kuruluşları, iç değerlendirme yöntemleri ve cezaları vardır. Bunları gözardı ederek konu hakkında bilgisi olmayanların karar vermelerine yol açacak girişimler kadar yanlış birşey olamaz. Her ne kadar bilirkişi diye bir düzenleme var olsa da, tıp gibi her dakika uygulamanın farklı ölçütlere göre yeniden yönlenebildiği, aynı konuda aynı anda birçok görüşün geçerli olabildiği bir konuda; 'işleri yasayla düzenlerim, nihayetinde bilirkişi var' düşüncesi eksik ve sakattır; istenen amaca hizmet etmez.

Daha önce (nerede olduğunu bulamıyorum, ama birkaç kez) belirttiğim üzere, hasta hakları (mağdur değil) tamamen sağlık hizmetlerinin paraya tahvil edilmesiyle ilgili olup, kökten yanlış bir çizginin haklı gösterilme aracıdır. Herkes gider Mersin' e, biz gidelim tersine demiyorum. Ama konuyu kendi koşullarımız çerçevesinde değerlendirmemiz ve sağlık hizmetinin paralı olmasını teşvik eden, veya kötüye kullanıma yol açabilecek her türlü düzenlemeye karşı uyanık olmamız gereğine dikkat çekmek istiyorum. Aksi takdirde bunun diyetini ödeyecek olanlar sadece hekimler değil, bütün toplum olacaktır.

Saygılarımla,

NOT
===
Bu arada, aynı alt başlığın hem hasta hakları, hem de kadın hakları alanında yer alması sizlerin aklını karıştırmıyor mu? Başlığın doğru yeri bence hasta hakları olmalı. Belki de yanılıyorum, ama hasta hakları daha genel, ortak bir konu. En azından toplumun bir kesimini değil, tümünü ilgilendiriyor. Her ne kadar kadın hakları toplumun bir bütün olarak geleceğiyle yakından ilgili olsa da, orada tartışılması gereken konular o kadar çok, derin, ve karmaşık ki, hasta hakları suyunun suyu oluyor. Hastanın doktorunu seçmesi de hasta hakları bağlamında gündeme geldiğine, ve seçim ölçütü olarak hekimin cinsiyetinin konu edilip edilemeyeceği tartışıldığına göre, konunun hasta hakları forumunda yürütülmesi daha doğru gibi.

Şahsen, hasta hakları ile kadın haklarını birbiriyle bu kadar da ilintili olarak görmediğimi ve kadın hakları başlığı altında yazmak istemediğimi belirtmek isterim. Hasta haklarının kadın haklarına ilişkin kısmının oldukça sınırlı olduğunu düşünüyorum. Üstelik, kadın hakları forumuna üye bile değilim; nasıl olup da yazdıklarım bu başlığa kabul ediliyor, onu da anlamış değilim. Herhalde Sn.Kayar' ın himmeti olsa gerek.

Kendisine teşekkür ederim. Fakat, yukarıdaki önerimi de gözönüne almasını beklerim.