Mesajı Okuyun
Old 08-03-2019, 09:26   #27
e.uysal

 
Varsayılan Yargıtay 5. CD E: 2014/465 K: 2016/2165 K.T.: 29.02.2016

T.C.
Yargıtay
5. Ceza Dairesi
E: 2014/465 K: 2016/2165 K.T.: 29.02.2016
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanıklar M.. Y.. ve B.. A.. hakkında verilen hükümlere yönelik temyiz bulunmadığı ve sanık A.. Y.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın da itiraz edilmeksizin 12/11/2012 tarihinde kesinleştiği gözetilerek inceleme dışı bırakılmasına, incelemenin sanık A.. Y.. hakkında güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

Suç tarihinde yürürlükte olan Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 16/1. maddesindeki “Tutanak yazıcıları, mübaşirler bir muamelenin yapılması için ödenmesi gerekli harç ve masrafları iş sahiplerinden alamazlar” aynı yönetmeliğin 17. maddesinde ise “Harç ve yargılama masraflarının tahsili işi kendisine verilmiş olan kalem şefi (yazı işleri müdürü) veya muavini vazife sebebiyle yerlerinden ayrıldıkları zaman iş sahiplerinin beklememesi için tedbir alırlar, bu tedbirleri reis veya hakimin tasvibine arzederler.” şeklindeki hükümler karşısında, mübaşirlerin mahkeme hakimince görevlendirilmedikleri sürece harç ve masraf (pul) alma yetkilerinin bulunmadığı, zimmet suçunun faile görevi nedeniyle tevdii olunan veya koruma ve gözetim sorumluluğu altında bulunan para, mal ve sair kıymetleri kendisi veya başkası yararına mal edinmesiyle oluştuğu nazara alındığında İskilip Adliyesinde hizmetli kadrosunda olup fiilen mübaşir olarak görev yapan ve harç ve masrafları teslim alma yetkisi bulunmayan sanığın, kendisine teslim edilen Kadastro Mahkemesine ait tebligatların bedellerini almasına rağmen postaneye teslim etmeyerek verilen paraları uhdesinde tutmak şeklindeki eyleminin, zimmet suçunu oluşturmayacağı anlaşılmakla, zimmet suçunu oluşturacağından bahisle görev yönünden bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiş, eylemin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı ve TCK’nın 155/2. maddesinde düzenlenen bu suçun soruşturma ve kovuşturmasının şikayete tabi olmadığı gözetilmeden, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu basit güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, şikayete tabi olduğu ve süresinde şikayet bulunmadığı gerekçeleriyle düşme kararı verilmesi,

Kanuna aykırı, O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.