Mesajı Okuyun
Old 25-08-2020, 10:32   #3
5430054

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
III. Eşin rızası
TBK m.584- Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.

Ek fıkra : 28.3.2013-6455 S.K. / m.77) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.


Kanun kefalette eşin rıza durumunu düzenlemiştir. Malik eş aynı zamanda borçlu olsa idi kendi borcu için ipotek tesis edildiğinden kefalet ilişkisi söz konusu olmayacaktı. Bu durumda eşin rızası olmaksızın ipotek tesis edilebilecektir.

Sorudaki olayda 3.kişinin borcu için ipotek tesis edildiğinden tapu maliki ile borçlu sıfatının aynı kişide buluşmadığı durumlarda tesis edilen ipotek kefalet ipoteği olarak adlandırılmakta ve taşınmaz maliki sınırlı ve ayni bir sorumluluk altına girmektedir. Bu durumda ipotek tesisi için eşin rızası kanunen aranan bir şart olmaktadır.

Eşin rızası zorunluluğu tüm mal rejimleri yönünden geçerlidir. Rızanın yokluğu kefalet sözleşmesinin hükümsüz olması sonucunu doğurmaktadır.

Çok teşekkür ederim üstadım. Bu hususta bildiğiniz bir yüksek yargı kararı var mı acaba? Teşekkürler.