Mesajı Okuyun
Old 27-12-2010, 22:57   #26
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av. ömer sinikan
Engizisyonda savunma yokmuş... A benim değerli meslektaşım, avukatım; şimdi savunma var da ne oluyor / ne değişiyor / ne değişmiş?..

Sayın av. ömer sinikan,

OLAN ile OLMASI GEREKEN arasında bir çelişki olmasa bile bir farklılık vardır genelde. Olması gerekene TEORİ, olana PRATİK diyelim dilerseniz.

Beklenilen ve arzulanan, pratiğin teoriye uymasıdır, ama bu beklenti herzaman gerçekleşmez; Gerçekleşmeyişinin sebebi, teorinin pratiği etkileyecek olan ve etkileyen tüm etmenleri öngörecek durumda olmayışında, olsa bile onları ortadan kaldıracak olanaklara sahip olmayışında yatar.

Savunma ve Savunmanın Yargı Sistemi İçindeki Yeri daha önceki mesajlarımda da belirttiğim gibi, dünden bugüne oluşmuş bir olgu değildir, tam tersine belirli ve zorlu bir kavganın neticesidir. Bugünkü konumu ile savunma demokratik hukuk devletleri yargısının vaz geçilmez bir parçasıdır. Savunmasız yargı yargı değildir, çünkü sıhhatli ve gerçek bir yargı olabilmesi için, karar verecek olan hakimin sadece iddia makamını değil, savunmayı da dinlemesi gerekir. Hakim olmadan yargılama olur mu? Savcı olmadan ceza yargılaması olur mu? Yargılanan kişi/kişiler olmadan yargılama olur mu? sorusu ile yargının hakim, savcı ve yargılanan kişiden ibaret olduğunu ve savunma makamının fuzuli olduğunu belirtiyorsunuz. Vee bir çırpıda savcı ile yargılanan kişi aynı düzeyde imiş gibi, sanıkla savcı aynı yetkilere ve olanaklara sahipmiş gibi bir hava yaratıyorsunuz; Savcı iddiada bulunacak ve yargılanan kişi bu iddiaya cevap vererek kendisini savunacak! Bir tarafta hukuk öğrenimi görmüş, teoriyi ve uygulamayı bilen, arkasında devletin polisi olan savcı, diğer tarafta hukukun (H)aa'sından habersiz yargılanan kişi. İddia ve müdafaa! Hukuktan mukuktan anlamayan, belki de okuma yazması bile olmayan sanığa karşı devlet adına iddia makamında hakimle aynı seviyede oturan savcı.

Tablosunu çizdiğiniz söz konusu üç kişi aynı dili konuşsalar bile birbirilerini anlamazlar, an azından sanık hakimin ve savcının ne dediklerini anlamakta zorluk çeker. Bu açmazdan çıkabilmek için önümüzde üç seçenek var, eğer sanığın savcının dediklerini anlamasını istiyorsak ve silahlarda eşitlik istiyorsak:
a)ya savcıyı halktan, sanığın bulunduğu katmandan seçeceğiz, hem ucuza gelir hem de savcı ile sanık arasında bir eşitlik sağlanmış olur,
b)ya tüm sanıklara hukuk eğitimi vereceğiz. Akla yakın bir çözüm, ama avukatlar işlerinden olur, sakıncalı,
c) ya da sanığın haklarını korumak için ona bir avukat vereceğiz.

Yukarıdaki satırları yazarken aklıma bir soru takıldı; 'Yargılamanın amacı nedir?' Sanığın ne pahasına olursa olsun, cezalandırılması mı, yoksa yasaların öngördüğü cezaya çarptırılması mı?
Genel yönelim birinci şıktan yana, eğer devlet gücü sınırlandırılmamışda.

İkinci şık devlet gücünün sınırlandırıldığı demokratik hukuk devletleri için geçerli. Bunun sağlanması için hepimizin çaba göstermesi gerekir.

Son olarak iki cümleniz arasındaki çelişkiye değinmek istiyorum Sayın av. ömer sinikan.
Birinci cümle:
Alıntı: Hakim olmadan yargılama olur mu? Savcı olmadan ceza yargılaması olur mu? Yargılanan kişi/kişiler olmadan yargılama olur mu?

Pek tabii ki tüm bunlar olmadan yargılama olmaz.

Pekii avukat olmadan yargılama olur mu? EL CEVAP: OLUR!

Eee, o halde arkadaşlar, bu sac ayağı falan teranesi ne? Biz olmadan da yargılama olur. Tamam, belki tüm yargılamalarda hak tam da yerini bulmaz ama netice itibariyle gene de yargılama yerine getirilir ve avukatlar olmadan da pek ala yaprgılama yapılır..
Bu cümleden çıkardığım sonuç: Savunma makamı olsa da olur , olmasa da, nasıl olsa bir fonksiyonu yok.

İkinci cümle: şimdi savunma var da ne oluyor / ne değişiyor / ne değişmiş?..Bu cümleden çıkardığım sonuç: savunma gerektiği gibi çalışmıyor/çalışamıyor.

Birinci cünlenizi 'savunma makamının' gereksiz olduğu yönünde yorumluyorum.
İkinci cümlenizi ise 'savunma makamının' yeteri kadar temsil edilmediği, etkisizleştirildiği veya etkisiz kaldığı yönünde. Bu ikinci yorumum doğru ise, etksiszliğin sebepleri konusundaki görüşünüzü merak ediyorum.
Daha önemlisi hangi cümleniz asıl düşüncenizi yansıtıyor. Olması gereken mi yanlış sizce, yoksa olan mı olması gerekene uymuyor.


Saygılarımla