Mesajı Okuyun
Old 29-06-2009, 18:10   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

İki ortaklı limited şirketlerde,şirket müdürlüğünü genellikle tek ortak yapabilir.

Müdürün yetkilerini aştığı, ortaklığa zarar verdiği gibi müdürün sorumluluğuna ilişkin taleplerde,limited ortaklık ehliyete sahiptir.Yirmi'den az ortağa sahip ortaklıklarda,müdürün sorumluluğuna gidilebilmesi için ortaklar kurulu kararı ya da yönetici olmayan diğer ortakların bu yönde alacakları karara bağlıdır.

Ancak,şirket müdürlüre,kanun ve ana sözleşme ile ortaklar kurulunun aldığı kararlara aykırı olarak ortaklığın zararına sebeb olmuş ise bu takdirde şahsi sorumluluğu mevcuttur.

Fakat özellikle iki ortaklı limited şirketlerde,açılacak tazminat davalarında,ortaklığı temsile müdür sahip olduğu için ve tek ortağın diğer ortak aleyhine dava açma hakkı bulunmadığı için (yeni tarihli kararlarda var kabul ediliyor!) şirketin feshi ile birlikte var ise sorumluluk davasına gidilmesi gerekir.Çünkü müdürün kendi aleyhine sorumluluk davası açması beklenemez.






T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/12635

K. 2007/15235

T. 3.12.2007

• LİMİTED ŞİRKET İDARECİSİNİN MESULİYETİ ( 20’den Az Limited Ortaklıklarda Dava Açma Yetkisi Ortaklar Kurulunun Kararına veya Yönetici Olamayan Ortakların Bu Yönde Alacakları Karara ya da Verecekleri Muvafakata Bağlı Olduğu )

• ŞİRKET MÜDÜRÜ'NÜN SORUMLULUĞU ( Şirketi Zarara Uğratmak - Ortak Sayısı Yirmiden Fazla Olan Limited Ortaklıklarda Yöneticilerin Hukuki Sorumluluğu Hakkında Dava Açmak Yetkisi Denetçilere Ait Olduğu )

• DAVA AÇMA YETKİSİ ( Şirketlerde Sorumluluk - Ortak Sayısı Yirmiden Fazla Olan Limited Ortaklıklarda Yöneticilerin Hukuki Sorumluluğu Hakkında Dava Açmak Yetkisinin Denetçilere Ait Olduğu )

• ŞİRKETİ ZARARA UĞRATMAK ( Şirket Müdürünün Sorumluluğu - Ortak Sayısı Yirmiden Fazla Olan Limited Ortaklıklarda Yöneticilerin Hukuki Sorumluluğu Hakkında Dava Açmak Yetkisinin Denetçilere Ait Olduğu )

6762/m.309,336,341,342,556

1086/m.39,40


ÖZET : Ortak sayısı yirmiden fazla olan limited ortaklıklarda yöneticilerin hukuki sorumluluğu hakkında dava açmak yetkisi denetçilere aittir. Diğer, limited ortaklıklarda bu yetki ortaklar kurulunun kararına veya yönetici olamayan ortakların bu yönde alacakları karara ya da verecekleri muvafakata bağlıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Malatya Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 1.6.2006 tarih ve 2004/556 - 2006/277 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Muktedir Lale tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve de dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin eski genel müdürü olduğunu, kendi siyasi menfaati uğruna görevini kötüye kullanarak Adıyaman Spor Kulübüne göğüs reklamı adı altında 118.000.000.000.- TL. vermek suretiyle şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek, bu meblağın temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ödemenin şirket çalışma alanının genişletilmesi çalışmaları çerçevesinde yapıldığını, KDV. dahil 118.000.000.000.- TL. olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda, davalının yönetim kurulunun kendisine verdiği yetkinin dışında 18.000.00.- YTL.lik fazladan ödeme yaptığı, 100.000.00.- YTL. lik ödemenin ise yönetim kurulunun verdiği yetkiye istinaden usulüne uygun olarak yapıldığı gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile 18.000.00.- YTL.nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, Limitet Şirket eski genel müdürü olarak görev yapan davalının şirkete verdiği iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Türk Ticaret Kanununun 556 ncı maddesine göre, Limitet Şirket idarecilerinin mesuliyeti Anonim Şirketlerin bu hususlara ilişkin hükümlerine tabidir. Limited ortaklığın yönetimine memur edilen kimselerin yani, müdürün / müdürlerin sorumluluğuna anonim ortaklıkların yönetim kurulu üyeleri hakkındaki TTK.nun 336 ve 309 ncu madde hükümleri aynen uygulanır. TTK.nun anonim ortaklıklara ilişkin hükümlerine atıf, TTK.nun 341 nci maddesini de kapsar. Sorumluluk davasının kimin tarafından açılabileceği konusunda Dairemizin emsal nitelikte bulunan 8.2.1999 tarih ve 1998/8950 - 1999/615 sayılı kararına göre, ortak sayısı yirmiden fazla olan limited ortaklıklarda yöneticilerin hukuki sorumluluğu hakkında dava açmak yetkisi denetçilere aittir. Diğer, yani yirmi ve yirmiden az limited ortaklıklarda bu yetki ortaklar kurulunun kararına veya yönetici olamayan ortakların bu yönde alacakları karara yada verecekleri muvafakata bağlıdır.
Öte yandan TTK.nun 342 nci maddesinde de müdürün kanuna, anasözleşme veya işgörme koşullarını saptayan diğer yükümlülüklerini gereği gibi veya hiç yerine getirmemesi halinde yönetim kurulu üyelerinin tabi oldukları hükümler gereğince ortaklığa, pay sahiplerine ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumlu olacağı kabul edilmiştir. Ancak, TTK.nun 341 ve 342 nci maddeleri hükümlerine göre, böyle bir davanın açılabilmesi için ise genel kurulca davanın açılması yolunda karar alınması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerekmektedir. Dava konusu olayda, davacı şirket yirmiden az ortaklı olup denetçisi bulunmadığından, ortaklar genel kurulunun bu konuda vereceği karar veya yönetici olamayan ortakların bu yönde alacakları karar yada verecekleri muvafakat ile bu davanın açılabilmesi mümkündür.
O halde, mahkemece davacı tarafa HUMK.nun 39 ve 40 ncı maddelerine göre uygun bir süre verilmek suretiyle yukarıda açıklanan ön koşulun tamamlattırılmasından sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) no.lu bentte açıklanan nedenle, kararın BOZULMASINA, 03.12.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/10309

K. 2002/2256

T. 13.2.2002

• LİMİTED ŞİRKET MÜDÜRÜNÜN ŞAHSİ SORUMLULUĞU ( Şirkette Pay Sahibi Olmayan Kişinin Beyanlarına Dayanarak Statüye Aykırı Biçimde Yaptığı Harcamalar Nedeniyle )

• MÜDÜRÜN ŞAHSİ SORUMLULUĞU ( Limited Şirkette Kişisel Pay Sahibi Olmayan Kişinin Talimatlarıyla Statüye Aykırı Biçimde Yaptığı Harcamalar Nedeniyle )

• ŞAHSİ SORUMLULUK ( Ortaklar Kurulu Kararı Olmadan Yaptığı İş ve Muameleler Nedeniyle Doğan Zarardan Limited Şirket Müdürünün )

• ORTAKLAR KURULU KARARI OLMADAN YAPTIĞI İŞ VE MUAMELELERLE ŞİRKETİ ZARARA UĞRATAN LİMİTED ŞİRKET MÜDÜRÜ ( Şahsi Sorumluluğu )

6762/m.342


ÖZET : Limited şirket müdürü görevini yerine getirmede ve bu amaçla giderler yapmakta şirket ana sözleşmesi ve ortaklar kurulu kararı ile bağlı olup, dava dışı ve şirkette kişisel olarak pay sahibi olmayan bir kişinin beyanlarına dayanarak statüye aykırı biçimde harcama yapmasında şirkete karşı şahsen sorumludur.
DAVA : Davacı vekili, davalının 1996 yılına kadar müvekkili limited şirketin müdürlüğünü yaptığını, müdürlükten ayrıldıktan sonra yapılan incelemede davalının şirket amaç ve konusuna girmeyen işlemlerle şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek, toplam (2.682.104.734) liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
KARAR : Davalı vekili, iddianın doğru olmadığını yaptığı işlemeleri kişisel çıkar maksadıyla değil de, şirketin başkanı Rektör Prof.Dr.H... C...'in emir ve talimatıyla yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalının davacı şirketin müdürlüğünü yaptığı 1996 tarihine kadar görev ve yetkisini aşarak yaptığı bir takım iş ve muamelerle davacı şirketi zarara uğrattığı, söz konusu işlemlerin şirketin başkanı olan Prof.Dr.H... C....'in talimatı üzerine yaptığını savunmuş ise de, bu konuda bir kanıt olmadığı gibi, yapılan işlemler konusunda ortaklar kurulu kararı bulunmadığı, yapılan işlemlerin şirketin konu ve amacı dışında olup, davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığı ve zarar miktarının (522.214.100)lira olarak belirlendiği gerekçesiyle, bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı Limited şirket müdürü görevini yerine getirmede ve bu amaçla giderler yapmakta şirket ana sözleşmesi ve ortaklar kurulu kararı ile bağlı olup, dava dışı ve şirkette kişisel olarak pay sahibi olmayan bir kişinin beyanlarına dayanarak statüye aykırı biçimde harcama yapmasında şirkete karşı şahsen sorumlu olup, koşulları oluştuğu takdirde gerek bu talimatları verenlere ve gerekse bundan faydalanan kişi ve kişilere rücu imkanı bulunmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 21.150.000-lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12.03.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/10695

K. 2004/14195

T. 21.12.2004

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Sermaye Şirketlerine Ait TTK Düzenlemeleri İçerisinde Şirket Ortaklarının Şirket Faaliyetlerinden Dolayı Yönetim Kurulu Yahut Müdürlerin Yaptıkları İşlemler Nedeniyle Dava Açma Olanağı Olmadığı )

• LİMİTED ŞİRKETLERDE TEMSİL ( Sermaye Şirketlerine Ait TTK Düzenlemeleri İçerisinde Şirket Ortaklarının Şirket Faaliyetlerinden Dolayı Yönetim Kurulu Yahut Müdürlerin Yaptıkları İşlemler Nedeniyle Dava Açma Olanağı Olmadığı - Tapu İptali ve Tescil )

• ŞİRKET ORTAKLARININ ŞİRKET FAALİYETLERİ NEDENİYLE DAVA ( Yönetim Kurulu Yahut Müdürlerin Yaptıkları İşlemler Nedeniyle Dava Açma Olanağı Olmadığı - Tapu İptali ve Tescil )

6762/m. 381, 540



ÖZET :Sermaye şirketlerine ait Türk Ticaret Kanununun düzenlemeleri içerisinde şirket ortaklarının şirket faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu yahut müdürlerin yaptıkları işlemler nedeniyle dava açma olanakları mevcut değildir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortağı bulundukları Y... Un Sanayii Ltd. Şti.adına kayıtlı 117 parsel sayılı taşınmazın, satış konusunda hukuki ehliyeti haiz olmayan şirket müdürü Mehmet Maral tarafından davalıya satıldığını; bu satış işleminin aynı zamanda muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına kayıtlı 117 parselin tapusunun iptaliyle ortağı bulundukları şirket adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, satış işleminin gerçek olduğunu, kendisinin de iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ehliyetsizlik ve muvazaa iddialarının sabit bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.12.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat Seyit Erbil ile temyiz edilen vs. vekili avukat Çınar Sarı geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi N.Semra Soydaş'ın tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava dışı Y... Un Sanayii Ltd.Şti.adına kayıtlı 117 parsel sayılı taşınmazın 2.9.2002 tarihli akitle davalı Harun'a satış yolu ile temlik edildiği görülmektedir.
Davacılar, sözü edilen şirketin ortağı bulunduklarını satışı gerçekleştiren şirket müdürü Mehmet'ın yetkisiz temsilci olduğunu ileri sürerek, yapılan satışın geçersizliğinden bahisle tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Satışı gerçekleştiren şirket ortağı Mehmet'in yine dava dışı şirket ortaklar kurulunun aldığı 24.4.2002 tarihli karar ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, bu hususun ticaret siciline tescil ve ilan edildiği sabittir. Yapılan bu işlemin Türk Ticaret Kanununun 540. maddesi hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiği açıktır. Her ne kadar davacılar şirket temsilcisi ve müdürü olan Mehmet Maral'ın tayininin yasa hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürmüşlerse de olayda uygulama yeri bulunan Türk Ticaret Kanununun 381. maddesi hükme gereğince bu atama işleminin dayanağı olan ortaklar kurulu kararının iptali istekli bir dava açıldığı ileri sürülmüş değildir.
Satış işlemi sırasında, o tarih itibariyle şirketi temsil yetkisini taşıyan Mehmet'in bu yetkisini belgeleyen imza sirküleri ve yetki belgesinin tapu siciline ibraz edildiği ve bu belgelerin satışa dayanak yapıldığı da açıktır.
Öte yandan, ticaret şirketlerinin ortakları dışında ayrı bir tüzel kişiliğe sahip oldukları tartışmasızdır. Çekişmeli taşınmazın davada yer almayan Ltd.Şirkete ait olduğu da sabittir. Öyle ise şirket malvarlığı içerisinde bulunan çekişmeli taşınmaz bakımından hak sahibi olanın şirket olduğu düşünülmelidir. Sermaye şirketlerine ait Türk Ticaret Kanununun düzenlemeleri içerisinde şirket ortaklarının şirket faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu yahut müdürlerin yaptıkları işlemler nedeniyle dava açma olanakları mevcut değildir.
Hal böyle olunca, davacıların çekişmeli taşınmazla ilgili tasarruf bakımından dava açma hakları bulunmadığı gözetilmeksizin, yazılı olduğu üzere davanın kabul edilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 4.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 400.000.0000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 21.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/8298

K. 2000/19

T. 17.1.2000

• İPTAL DAVASI ( Şirketin Tek Mal Varlığı Olan Taşınmazın Satılması )

• LİMİTED ŞİRKET MÜDÜRÜNÜN YETKİSİ ( Mal Varlıklarını Satması )

• ŞİRKETE AİT TAŞINMAZ SATIŞI ( Şirketin Tüm Mal Varlığının Elden Çıkarılmasında Olduğu Gibi İnceleme Yapılması )

6762/m.321,443,542


ÖZET : Şirketin tek mal varlığı olan taşınmazın satılmasının iptaline yönelik davada, şirketin tüm mal varlığının elden çıkarılması olayında olduğu gibi inceleme yapılması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Keleş Asliye Hukuk Mahkemesi`nce görülerek verilen 12.2.1998 tarih ve 1997/43-1998/6 sayılı kararın Yargıtay`ca incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerini ve davalı M.`nin ortağı bulunduğu A... Madencilik Limited Şirketinin ortağı olduğunu, şirketin sahibi bulunduğu pafta 2, 454 no`lu parselde tapuya kayıtlı bulunan 4375 mı`lik taşınmazın usulsüz olarak şirket müdürü davalı N. tarafından diğer davalı kardeşi M.`ye satıldığını, şirketin başka taşınmazı bulunmadığını ve amacın taşınmazın iki davalı arasında paylaşılmak olduğunu ileri sürerek, satış sözleşmesinin iptali ile, tapunun şirket adına kaydedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı N. kendisinin şirketin müdürü olduğunu ve gayri menkul satışını engelleyen bir hüküm bulunmadığını, taşınmazın şirketten 839.000.000 lira alacağı olan M.`ye bu alacağa karşılık satıldığını, herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını savunmuş, diğer davalı ise duruşmaya katılmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davalı N.`nin şirket müdürü olduğu, şirket müdürlerinin yetkilerinin kapsamının şirketin amaç ve konusu ile sınırlı bulunduğunu, gayrimenkul satımının tarafların ortağı bulunduğu şirketin anasözleşmesinde düzenlendiğini, bu durumda şirket müdürünün gayrimenkul satışı için genel kuruldan yetki almasına gerek bulunmadığı ve şirket müdürünün yapmış olduğu taşınmaz satışının geçerli olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmişlerdir.
Dava, Limited Şti. müdürünün görev ve yetkisini aşarak şirketin üzerinde faaliyetini sürdürdüğü tek taşınmazının satışının iptali istemine ilişkindir.
Limited Şti.nin müdürlerinin yetkisi, TTK.nun 542. maddesi yollaması ile aynı Kanun`un 321. maddesi ile belirlenmiştir. Buna göre, "temsile selahiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dahil her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket adını kullanmak hakkını haiz oldukları" öngörülmüştür.
Anılan kanun hükümleri uyarınca, şirket yönetim kurulu veya temsilcisi, ancak şirket maksat ve konusuna göre her nevi iş ve hukuki işlemleri şirket adına yapmaya yetkilidir. Şirket maksat ve konusu dışına çıkan bir işin veya hukuki işlemin yönetim kurulu veya temsilciler tarafından yapılabilmesi TTK.nun 443/2 maddesi uyarınca, ancak genel kurulun vereceği özel bir yetki ile olabilir. Ayrıca, genel kurulun şirketin tek taşınmazını satmaya yetki verebilmesi için anılan Kanun hükmü gereğince, aynı Kanun`un 388. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki toplanma ve karar yeter sayısı olması da şarttır.
Dava konusu şirketin ana sözleşmesinin "amaç ve konusu" başlığı altında taşınmaz alım-satımı da düzenlenmiş ise de, burada söz konusu edilen taşınmazlar, şirketin olağan iştigal konusu ve faaliyetleri arasındaki işlere ilişkin taşınmazlar olup, şirketin üzerinde faaliyetini sürdürdüğü taşınmazın bu kapsamda olduğu düşünülemez.
Yukarıda anlatılanlar karşısında dava konusu satış, Ltd. Şti.`nin tek malvarlığı olduğu iddia edilen ve üzerinde fabrika kurulu arsa satışına ilişkin olduğuna göre, dışardan atanan müdürün tek başına temsil yetkisine dayanarak bu taşınmazı ortaklardan birine satması TTK.nun 542. maddesi yollaması ile aynı Kanun`un 321. ve şirketin tüm malvarlığının elden çıkarılması da yine limited şirketlerde de uygulanması mümkün olan TTK.nun 443/2. maddesi hükmü de dikkate alınarak inceleme yapılmak gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 17.1.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2005/1-686

K. 2005/728

T. 14.12.2005

• LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ MÜNFERİT DAVA HAKKI ( Limited Şirket Müdürünün Görev ve Yetkisini Aşarak Şirketin Taşınmazını Satması - Satışın Muvazaalı ve Ortaklardan Mal Kaçırma Amacına Yönelik Olduğu İddiasıyla Tapu İptali ve Tescil Talebi )

• MÜDÜRÜN LİMİTED ŞİRKETE AİT TAŞINMAZI SATMASI ( Tapu İptali ve Tescil Talebi - Ortağın Tek Başına Dava Açma Hakkı )

• TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ( Limited Şirket Müdürünün Şirkete Ait Taşınmazı Görev ve Yetkisini Aşarak Muvazaalı Şekilde Sattığı İddiasıyla - Şirket Ortağının Münferit Dava Hakkı )

• ORTAKLARDAN MAL KAÇIRMAK AMACIYLA MÜDÜRÜN ŞİRKETE AİT TAŞINMAZI MUVAZAALI BİÇİMDE SATTIĞI İDDİASIYLA TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ( Limited Şirket Ortağının Münferit Dava Hakkı )

6762/m.321,512,540,542

1086/m.38,39


ÖZET : Davacılar, ortağı oldukları limited şirketin ortağı ve müdürünün görev ve yetkisini aşarak şirkete ait tek taşınmazı ortaklardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalıya sattığını iddia ederek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile şirket adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir. Satışı yapan şirket müdürü de yargılama sırasında dava konusu taşınmazı, ortakları ile arasında olan sorunlar nedeniyle ve vergi borcundan kurtulmak için muvazaalı olarak davalıya sattığını, ancak davalının daha sonra anlaşmaya uymayarak taşınmazı iade etmediğini beyan etmiştir. Uyuşmazlık, şirket taşınmazının şirket müdürü tarafından satılması halinde şirket ortaklarının satışın iptali hususunda dava açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak, şirket adına açılacak davayı sadece şirketi temsile yetkili kişiler açabilir. Dosya içerisinde şirkete yeni bir müdür veya temsilci atandığına dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Yani şirket temsilcisi ile iptali istenen işlemi yapan aynı kişidir. Şirket müdürü olan bu kişiden, kendi eylemi sonucu oluşan zararın giderilmesi için dava açması beklenemez. Şirket müdürü tarafından yapılan satış işlemi ve sonuçları limited şirket ortaklarını doğrudan ilgilendirdiğine ve zarara uğramalarına neden olduğuna göre, münferit olarak dava açabilirler.
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 15.04.2004 gün ve 2002/158 E. 2004/66 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 21.12.2004 gün ve 2004/10695 E. 14195 K. sayılı ilamı ile;
"...Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava dışı Y. Sanayii Ltd. şti. adına kayıtlı 117 parsel sayılı taşınmazın 02.09.2002 tarihli akitle davalı H'ye satış yolu ile temlik edildiği görülmektedir.
Davacılar, sözü edilen şirketin ortağı bulunduklarını, satışı gerçekleştiren şirket müdürü M'nin yetkisiz temsilci olduğunu ileri sürerek, yapılan satışın geçersizliğinden bahisle tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Satışı gerçekleştiren şirket ortağı M'nin yine dava dışı şirket ortaklar kurulunun aldığı 24.04.2002 tarihli karar ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, bu hususun ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği sabittir. Yapılan bu işlemin Türk Ticaret Kanunu'nun 540. maddesi hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiği açıktır. Her ne kadar davacılar şirket temsilcisi ve müdürü olan M'nin tayininin yasa hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürmüşlerse de olayda uygulama yeri bulunan Türk Ticaret Kanunu'nun 381. maddesi hükmü gereğince bu atama işleminin dayanağı olan ortaklar kurulu kararının iptali istekli bir dava açıldığı ileri sürülmüş değildir.
Satış işlemi sırasında, o tarih itibariyle şirketi temsil yetkisini taşıyan M'nin bu yetkisini belgeleyen imza sirküleri ve yetki belgesinin tapu siciline ibraz edildiği ve bu belgelerin satışa dayanak yapıldığı da açıktır.
Öte yandan, ticaret şirketlerinin ortakları dışında ayrı bir tüzel kişiliğe sahip oldukları tartışmasızdır. Çekişmeli taşınmazın davada yer almayan Ltd. şirkete ait olduğu da sabittir. Öyle ise şirket malvarlığı içerisinde bulunan çekişmeli taşınmaz bakımından hak sahibi olanın şirket olduğu düşünülmelidir. Sermaye şirketlerine ait Türk Ticaret Kanunu'nun düzenlemeleri içerisinde şirket ortaklarının şirket faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu yahut müdürlerin yaptıkları işlemler nedeniyle dava açma olanakları mevcut değildir.
Hal böyle olunca, davacıların çekişmeli taşınmazla ilgili tasarruf bakımından dava açma hakları bulunmadığı gözetilmeksizin, yazılı olduğu üzere davanın kabul edilmesi doğru değildir..."
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR :
A- DAVA KONUSU: Dava, ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil istemi ile taşınmazın teferruatının satışının iptali istemine ilişkindir.
B- DAVACININ İSTEMENİN ÖZETİ: Davacılar vekili, davacıların da ortak olduğu şirketin ortağı ve müdürü olan M'nin yetkisi olmadığı halde kendisine verilen genel yetkiye dayanarak şirkete ait tek taşınmaz olan fabrikayı ve fabrikanın bütünleyici parçası veya eklentisi durumunda olan makine vs.'yi ortaklarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı H'ye sattığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile şirket adına tapuya tesciline, eklentilere ilişkin satışın iptaline karar verilmesini istemiştir.
C- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı H. vekili, dava konusu taşınmazı bedelini vererek şirket müdürü M'den satın aldığını ve satışın yasalara uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı M. 11.03.2004 tarihli celsede; davayı kabul ettiğini, davalı H'ye dava konusu taşınmazı ve eklentilerini muvazaalı olarak devrettiğini, ancak davalının taşınmazın daha sonra iade edileceğine dair anlaşmaya uymayıp taşınmazı devretmediğini ileri sürmüştür.
D- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Yerel mahkeme, şirket müdürünün dava konusu fabrikayı satma yetkisi bulunmadığı ve satışın muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
D- TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME: Davalı vekilinin temyizi üzerine, özel daire yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü bozmuş, mahkemece "Davanın sadece şirket tarafından açılabileceği kabul edilirse, şirketi temsil eden ve yöneten aynı zamanda bu satış işlemini yapan kişinin iptal davası açması gerekir ki, bu da hayatın olağan akışına göre kimseden beklenemeyecek bir durumdur. Yine bu kuralın kabulü halinde şirketlerle ilgili hiçbir konuda muvazaa kuralları uygulanamaz hale gelecektir ve vatandaşın hak arama özgürlüğü kısıtlanacaktır. Bu nedenle şirket ortaklarının hukuka aykırı eylemlerde bulunan şirket müdürünün işlemlerine karşı dava açma yetkileri vardır" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
E- UYUŞMAZLIK: Limited şirket ortaklarının, şirkete ait tek taşınmaz olan fabrikanın şirket müdürü tarafından satılması halinde satışın iptali için dava açıp açamayacakları noktasında toplanmıştır.
F- MADDİ OLAY: Limited şirketin müdürü ve aynı zamanda ortağı olan M., şirkete ait fabrikayı 02.09.2002 tarihli akitle davalı H'ye satmış, şirket ortaklarından olan davacılar ise yapılan bu satış işleminin muvazaa ve ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile şirket adına tescilini talep etmişlerdir.
G- GEREKÇE: Türk Ticaret Kanunu'nun 512/1. maddesine göre limited şirketler ticaret siciline tescil edilmekle hükmi şahsiyet kazanırlar. Tüzel kişilik olan şirketin idare ve temsili TTK'nun 540 ve izleyen maddelerinde düzenlenmiştir. TTK'nun 542. maddesinde ise şirket müdürlerinin haiz oldukları temsil salahiyetinin şümul ve tahdidi hakkında anonim şirketin idare meclisine dair olan 321. maddesine atıfta bulunulmuştur. Tüm bu yasal düzenlemeler karşısında şirket adına açılacak davayı sadece şirketi temsile yetkili kişilerin açabilecekleri sonucuna varılmaktadır.
Ancak somut olayda; davacı ortaklar, limited şirketin müdürü ve aynı zamanda ortağı olan M'nin görev ve yetkisini aşarak tapuda şirket adına kayıtlı 117 parsel sayılı taşınmazı ve üzerinde bulunan fabrikayı ortaklardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya sattığı iddiasıyla tapunun iptali ile taşınmazın şirket adına tescilini istemişlerdir. Satışı yapan şirket müdürü de yargılama sırasında dava konusu taşınmazı, ortakları ile arasında olan sorunlar nedeniyle ve vergi borcundan kurtulmak için muvazaalı olarak davalıya sattığını, ancak davalının daha sonra anlaşmaya uymayarak taşınmazı iade etmediğini beyan etmiştir.
Görüldüğü üzere dava konusu satış işlemi limited şirketi tek başına temsile yetkili müdür tarafından yapılmış ve bu satış işlemi nedeniyle şirket ile birlikte ortakları da dolaylı olarak zarara uğramışlardır. Dosya içerisinde şirkete yeni bir müdür veya temsilci atandığına dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Yani şirket temsilcisi ile iptali istenen işlemi yapan aynı kişidir. Şirket müdürü olan bu kişiden, kendi eylemi sonucu oluşan zararın giderilmesi için dava açması beklenemez.
Şirket müdürü tarafından yapılan satış işlemi ve sonuçları limited şirket ortaklarını doğrudan ilgilendirdiğine ve zarara uğramalarına neden olduğuna göre, münferit olarak dava açabilirler.
O halde yerel mahkemece verilen direnme kararı bu nedenle usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, özel dairece işin esası incelenmediğinden davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya özel daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme kararı uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 1. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.