Mesajı Okuyun
Old 11-02-2007, 02:48   #3
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın zeyrek,
Öncelikle vekil olarak bu işin içine girmeyi gerçekten istiyor musunuz, bir daha düşünün derim naçizane! Benzeri demeyeyim, tıpa tıp aynısı bir olay bilmecburi başımda ve 2004 Mart'ından beri halen uğraşıyoruz. (Müvekkil de artık stajyer avukat düzeyinde hukuk bilgisine sahip!) Benim olayın tamamen halli için biçtiğim zaman ortalama 7 yıl. Tavsiyelerim demeyeyim de (çünkü olay çok komplike ve işin içinden öyle bir çırpıda çıkmanız mümkün değil.) benim uyguladığım yol şuydu:Öncelikle önleyici avukatlık. Yani sorunu başında kesmeye çalıştım ancak hemen hemen tüm özel ve resmi kurum ve kuruluşların aymazlığı neticesi burada ancak kısmen başarılı oldum. Barajı kurdum ama ara ara çatlaklardan su sızmıyor değil. O zamanda son haliyle mevcut sorundan hareket ediyorum.

Benim gittiğim yol:Gecikmeksizin, müvekkil adına 2 şirket kurulan Ankara'da savcılığa şikayette bulundum. Türkiye'de bankacılık faaliyetinde bulunan tüm bankalar ile finans kuruluşlarına, İç İşleri Bakanlığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Genel Müdürlüğü, TOBB, BDDK, Ankara ve İstanbul Ticaret Odası ve bir şekilde yapılan sahte işlemle ilgili tüm kurumlar ile müvekkilin şahsi durum/malvarlığı nedeniyle etkilenebileceği tüm kurum ve kuruluşlara ihtar gönderdim. Durumu bir gazetede ilan ettirdim. Müvekkil üzerine olan malvarlığını derhal başkalarına devrettik. Haciz gelebileceği gibi sahte kimlikle satışa da konu olabilirdi.

Müvekkilin vergi dairesi, bankalar, internette gözüken vs. tüm kuruluşlardaki adresini farklı bir adres haline getirdik. Alacağınız vekalette de buna dikkat edin. Sahte kimlikle çek alınan tüm banka şubelerine de özellikle ihtar çekin ve mümkünse gidip yüzyüze görüşün. Ben savcılıktan çeklerin yazdırılmaması yönünde karar verilmesini talep ettim kabul görmedi, banka müdürlerini ikna ettim, çünkü ileride onların da başı ağrıyacaktı, büyük çoğunluğunun arkalarını yazmadılar. Dolayısıyla binlerce kambiyo takibi ve karşılıksız çek şikayetinin kaynağında önünü aldık. (Bizim tespit edebildiğimiz çek sayısı 2.000 civarında, tespit edemediklerimiz de var, yetmemiş gibi bazılarını bir çekten 10 adet falan çoğaltmışlar.) Tabi bir de vekalet ücretini düşünerek, bu önleyici hizmet yerine iş sirkülasyonunu da esas alabilirsiniz, tercih meselesi. Ama uyarayım bir noktada zaten müvekkiliniz bu yükü karşılayamaz hale gelecektir. (Bu noktada Av.Kan. md.169 ve Av.Asg.Ücr.Tarifesi'nin yeni düzenleme konusu md.13/5'e bir bakın.)

Bankalara bir yazı yazarak; savcılıktan 3167 sayılı yasa kapsamında çeklerle ilgili olarak düzeltme hakkının kullanılıp-kullanılmadığı sorulduğunda; "İşbu çek sahte kimlikle, dolandırıcılık yapmak suretiyle elde edildiğinden ve sanık gözüken şahıs kimliği kullanılan bir başkası olduğundan işlem yapılamamıştır. Bu konuda .... CBS'nin .... Haz. sayılı dosyası mevcuttur" gibi bir şerh yazmalarını talep ettim. Bazıları buna uydu, bazı bankalar ise onca görüşme, yazılı talebe ve kendi kusurlarıyla duruma sebebiyet vermelerine rağmen uymadı ama onlarla görüşeceğiz zaten! Böyle olunca da Türkiye'nin herhangi bir yerinde açılan bir çok karşılıksız çek davası, bankanın cevabı ile durumu ve dosya numarasını öğrendi ve yetkisizlikle dosyalar, Ankara'da tek bir dosyada toplandı. O dosyaya bakan savcı, beni görmek istemiyor! Ama o da zamanında yapılan ihbara rağmen arama/tutuklama kararı vermediğinden, sanıklar kaçmıştı.

Bana "her yerde dava açılabilir, önlemler alalım" dediğimde "Bavulunuzu alır il il gezer, davalara katılırsınız" demişti, öyle yapmadım; dosyaları/davaları ona getirdim! Müvekkilinizin ikametgahının ve işyerinin bulunduğu mahalle karakollarını ziyaret edip, durumu anlattım, aşinalıkları var ve açıkcası bazen idare ediyorlar durumu. Yani onlara da matbu bir yazılı açıklama verdim, çeşitli savcılık/mahkemelerden sorulduğunda beyanımı fotokopi ile çoğaltıp gönderiyorlar diyeyim. Sonra da ara ara sabıka kaydı alarak nelerde hüküm verilmiş bakıp; yargılamanın iadesi talebinde bulunarak devam ediyoruz sürece.

Bu arada çok şükür müvekkil bir gün bile tutuklanmadı veya hacizle karşılaşmadı. Çok uzun oldu ama yarı profesyonelce çalıştığım, çok yorulduğum ve bankalara, adalet teşkilatının bir kısmına, birçok kuruma ve bu durumun, sıradan bir vatandaş olarak bu kadar korumasız olup her an başımıza gelebilirliğine çok kızdığım için, içimi döktüm; umarım birilerine faydası olur. Olay tümüyle neticelenince; bankalara, İç İşleri Bakanlığı'na ve sorumlu kimi görürsem hepsine tazminat davası açacağım ben de!

Saygılarımla.