Mesajı Okuyun
Old 14-01-2010, 15:19   #13
Adli Tip

 
Varsayılan

Düşüncelerinize ve öğretideki baskın görüşe saygı duyuyorum ancak katılmıyorum.

Öncelikle şu belirtilmelidir ki; yorum, yasanın metninin açıkça anlaşılmadığı hallerde yapılabilir. Yani 1. kaynak yasanın metnidir. Yasa maddesi yorumlanırken, yasanın amacı bir kaynak olduğu gibi, ilgili maddenin amacı da bir kaynaktır.

Öte yandan geleneksel iş hukuku salt işçiyi koruma amacı güderken, çağdaş iş hukuku işi ve işetmeyi de koruma misyonu edinmektedir.

4857 sayılı Yasa öncesinde, ücreti ödenmeyen işçinin yapabileceği tek şey iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmekti. İşçi, iş görme edimini ifadan kaçındığında ise sözleşmenin işveren tarafından haklı nedenle feshiyle karşılaşıyordu. Yasa şu haliyle, işçiyi “sadece” bu fesihlerden koruyabilmektedir. Ayrıca iş sözleşmesinin devam etmesini isteyen işçi de, sözleşmeyi haklı olarak feshetmek dışında bir hak daha tanınmıştır. Bu hak bu haliyle kullanılması imkansız bir hak değildir.

Yasanın, tasarıdaki haliyle çıkarılmış olması, elbette ücreti gününde ödenmeyen işçiyi çok daha iyi korurdu. Ne var ki tasarı olduğu gibi yasalaşmamıştır. Tartıştığımız şeylerden birisi, Yasama organının yasalaştırmak istemediği eski tasarı, diğeri ise yürürlükteki yasa metnidir.

Öğretideki baskın görüş, Borçlar Kanunu’nun çeşitli maddelerine dayandırılmaktadır. Ben bu durumu, İş Kanunu’nda düzenleme var iken, düzenleme yokmuşçasına genel hükümlere başvurmak olarak değerlendiriyorum. İş Kanunu ücreti gününde ödenmeyen işçiyle ilgili bir düzenleme yapmış. Ücretin genel olarak çalışma karşılığı ödeneceğinin belirilmesinden, açıkça bir düzenleme olmadıkça çalışılmayan süre için ücret ödenmeyeceği de, Yasanın hem lafzından, hem amacından hem de ruhundan (bence) anlaşılıyor. Bu halde, genel hükümlere gitmeye bence gerek yoktur.

Benzer bir tartışma 11. madde için de yapılmaktadır. Orda da hem tasarı farklıdır hem de ilgili İLO sözleşmesi ile Konsey Yönergesi farklıdır. Ama Yasama organı Yasayı farklı bir şekilde çıkarttı…

Tüm bu ifadelerimden sonra, yarın Yargıtay’ın farklı bir kararı çıkarsa da çok şaşırmam ama… Hatta o karar, sizin yazdıklarınız gibi gerekçeli olmayabilir de…