Mesajı Okuyun
Old 05-01-2007, 15:38   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn. Özdoğan,

Yazdıklarınıza soyut düzeyde katılıyorum. Gerçekten de ticaret hukukunda "basiret" kavramının uygulanışı özellikle küçük ölçekli firmalar açısından bir hayli ciddi problemler doğuruyor. Zira, giderek daha da teknik hale getirilen borç para alma sistemleri ( hepsi İngiliz finansçılar yüzünden ) ve bunlara bağlanan ağır sonuçlar, bankaların korkunç sayılabilecek yöntemleri, vergi sistemindeki incelikler vs vs bu konulardaki uzmanlara duyulan ihtiyacı arttırıyor ve küçük ölçekli ama büyümeye istekli firmaların başına türlü işler geliyor.

Öyle ki, basiretli davranma kıstası " kötüniyet" in dahi önüne geçebiliyor. Ancak, dünyada 1980'lerden bu yana gelişen ve winner takes it all ( kazanan hepsini alır) durumunun yerini almaya başlayan win-win ( kazan - kazan ) anlayışı da yavaş yavaş ülkemizde kendine yer bulmaya başladı. Özellikle hakemle yürütülen davalarda ( iç tahkimde ) her iki tarafın da en az hasarla uyuşmazlığı çözmesi ilkesi benimseniyor giderek.

Ancak, basiretli tacir kavramını da bir kenara atmak olmaz. Zira, gerçekten de tacirden ortalama bir insandan daha tedbirli olmasının beklenmesi normal ve hatta gereklidir. Para üzerine dönen bir sistemde, tacirin hareketlerinin sonuçlarını öngörme yeteneğine ve/veya bilgisine sahip olması gereklidir. Sizin bu duruma bir itirazınız olduğunu düşünmüyorum, gerçi.

Ancak, bir örnekle işaret etmek istediğiniz açmazı haklı buluyorum ve üzerinde düşünülmesi gerektiği kanısındayım.

Saygılar.