Mesajı Okuyun
Old 04-04-2007, 15:38   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Tenkisinin istenebilmesi için, saklı pay kurallarını ihlal kastının açık biçimde kanıtlanması gerektiğine, normal koşullarda ivazlı akitlerden olmakla , yukarıdaki unsur kanıtlanmadıkça tenkisinin istenemeyeceğine dair emsal:


***


HD 02, E: 2003/002481, K: 2003/003961, Tarih: 20.03.2003
[*]SAĞLARARASI TASARRUFUN TENKİSİ[*]ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ[*]BAKIP GÖZETME BORCU[*]BAKIM ALACAKLISI[*]NAFAKA BORÇLUSU İLE ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKTİ YAPMA

1-Şartları gerçekleşmeden murisin tasarrufunun tenkisi istenemez.

2-Ölünceye kadar bakma akitlerinde bakım alacaklısı için özel bir kişilik şartı getirilmemiş olup, nafaka alacaklısı olabilecek kimseyle dahi bu akit yapılabilir. Bakım borçlusunun akit sonrası çok kısa bir süre yaşamış olması dahi tek başına tenkis sebebi olamaz.

(4721 s. MK. m. 565) (818 s. BK. m. 511, 514) (743 s. MK. m. 507)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 17. maddesi uyarınca, mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.


Medeni Kanunun 507. (4721 S. TMK. 565) maddesinde murisin hangi sağlar arası tasarrufları hakkında tenkis istenebileceği açıklanmıştır. Bu maddenin 4.fıkrasındaki şartlar, kesin bir biçimde ispatlanmadıkça murisin yaptığı ölünceye kadar bakma akitleri ivazlı tasarruflardan olup, tenkisi istenemez.Ölünceye kadar bakma akti, niteliği itibariyle güvence sağlayan bir akittir. Bakıp gözetme borcunun kapsamı ne aktin başında ne de devamı sırasında belli olmayıp, bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin eder. Esasen ölünceye kadar bakma aktini hizmet aktinden ayıran unsurda bu yöndür.

Borçlar Kanununun 511. maddesi, bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiştir. Bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç durumda olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur. Aksi kararlaştırılmadıkça aktin, bakım alacaklısına sağladığı menfeatler sosyal duruma uygun ikamet, beslenme ve giyinme, görüp gözetme gibi ihtiyaçlarının karşılanmasıdır[B.K.514]. Bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak maddi desteğin ne olacağını önceden kestirmek mümkün olamaz. Hayatın idamesi için gerekeli asgari şartları sağlayacak nafakaya borçlu olabilecek kimse ile ölünceye kadar bakma akti yapmayı engelleyen bir kanun hükmü yoktur.

Kaldı ki bu aktin hedefi nafaka veya ahlaki görevleri kadar bir maddi destek elde etmek değil, tarafların bilhassa bakım alacaklasının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektik.Bu sebeplerle mirasçı olabilecek kimselerle yapılmış olan ölünceye kadar bakma aktinin in´ikadı sırasında özel bakıma muhtaç bulunmamak veya akitten sonra çok kısa yaşamak, bu aktin mahfuz hisse kurallarını bertaraf maksadına matuf olduğunu kabule yeterli değildir. Sözleşmesinin mahfuz hisse kurallarını bertarafa yönelik olduğu yönünde başka bir delil yokken tenkise karar verilmesi doğru bulunmamıştır (Y.H.G.K.16.3.1988 günlü ve 814-247 sayılı kararı).

SONUÇ: Davalının temyiz itirazının bu sebeple kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliği ile karar verildi. 20.03.2003