Mesajı Okuyun
Old 26-12-2009, 16:12   #3
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.SUDENAZ
Arkadaşlar benim davam da bilirkişi müvekkilin taşıdığı yükle müvekkilin aracının yana devrilmesiyle ilgili olarak sadece cd ve fotoğraflara dayanarak müvekkilin hızlı gittiğini söleyerek müvekkile kusur atfetmiştir. Olay yerinde lastik hızı flan yok. Biz rapora müvekkilin hızlı gitmediğini söyleyerek itiraz ettik. Bilirkişi 2. raporunda hızdan kasıt bildiğimiz hız değildir. 20 km hızı aşmamalıdır hız olarak demektedir. Yükü ve yolun eğimli oılması sebebiyle. Bilirkişi olaya tanıkmıdır ki müvekkilin hızlı gittiğini sölemektedir. Bu konuyla ilgili olarak yargıtay kararı bilen varmı??? ACİLLL. 28.12.2009 da duruşması var.

Merhabalar;

Öncelikle, Mahkemece alınan ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarının dosya içeriğine ve olaylara uygun ve Yargıtay denetimine elverişli olması gerekir. Alınan iki rapor arasında çelişki var ise yeniden rapor alınmalıdır. Çelişki yok ise de ikinci rapor itirazlarınıza doyurucu bir yanıt vermemiş ise mahkemeden yeniden rapor alınmasına karar vermesini talep edeiblirsiniz. Kısa bir arama ile bulabildiğim en yakın kararı alıntılıyorum, saygılarımla:

Alıntı:
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/10776
Karar: 2003/1810
Karar Tarihi: 03.03.2003

Dava: Taraflar arasında görülen davada Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 08.07.2002 tarih ve 2002/397 - 2002/838 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalıların maliki, sürücüsü ve trafik sigortacısı oldukları aracın, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca çarpması sonucu oluşan 996.003.000.-TL hasar bedelinin müvekkilince sigortalısına ödendiğini ileri sürerek, 747.002.000.-TL hasar bedelinin temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davaya yanıt vermemişlerdir.

Mahkemece, iddia, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, kaskolu aracın tam kusurlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, TTK.nun 1301 nci maddesine dayalı kasko sigorta rücu davasıdır. Uyuşmazlık, kusur noktasında toplanmaktadır.

Trafik kaza tespit tutanağında, davalıların sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısı oldukları aracın, kavşaklarda geçiş önceliğine uymadığı belirtilerek, kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dosya üzerinden inceleme yapan bilirkişi, hükme esas alınan raporunda, kaskolu aracın tali yoldan geldiğini, bu araca göre sağdaki ana yolda seyredip, üçlü kavşağa girmekte olan diğer araca öncelik vermesi gerekirken, doğrudan ana yola çıkarak çarpışmaya neden olduğunu belirterek, kaskolu aracın tam kusurlu olduğu sonucuna varmıştır. Davacı vekili, rapora itirazında,kaskolu aracın, ana yoldan geldiğini ve kavşağa diğer araçtan önce girip, bitirmek üzere iken, çarpılmaya maruz kaldığını ileri sürmüştür. Mahkemece, yeni bir bilirkişi incelemesine gerek görülmediği gerekçede belirtilmekle yetinilmiş, kusur noktasında somut bir tartışma ve açıklamaya yer verilmemiştir.

Oysa, 2918 sayılı KTK.nun 57 nci, Yönetmeliğin 109 ncu maddesinde, kavşaklarda geçiş hakkı ve önceliğine ilişkin çeşitli olgu ve olasılıklara göre kurallar getirilerek, düzenleme yapılmıştır. Bu kuralların, somut olay bakımından yeterınce incelenip irdelenmesi gerekmektedir. Aynı Yasa'nın 3 ncü maddesinde, "Anayol" ve "Tali Yol" kavramlarının tanımları da yapılmıştır.

Bu durumda, yapılan bu açıklamalar ışığında, mahkemece, olay yerinde keşif yapılarak, başka bir uzman bilirkişi ya da kurulundan, rapora sonuca etkili ve esaslı noktalarda yapılan itirazı da dikkate alan ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, trafik tespit tutanağında olay yerine ilişkin olarak belirtilen aynı maddi olguların değerlendirmesini yaparken, maddi ve hukuki dayanaklarını göstermeden aksi sonuca varan bilirkişinin yetersiz raporuna itibar edilerek, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.