Mesajı Okuyun
Old 07-08-2004, 14:48   #92
Gemici

 
Varsayılan

Atasözleri Ve Kadınlar

Prof. Dr. Wilfried Buch un gözlemlerine göre kadınlar konusundaki atasözlerinin hepsi erkekler tarafından söylenmiş. Bu yüzdende atasözleri ataerkil bir edebiyat türü olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlar konusundaki atasözlerinin en büyük özelliği bu sözlerde kadınlara yakıştırılan niteliklerin genelleştirilmesidir. “Saçı uzun, aklı kısa” veya “kadın kısmının saçı uzun olur, aklı kısa” atasözü basit bir genelleştirmeyle kadınları aklı kısa ve saçı uzun olarak tanımlıyor. Söz konusu olan kadının saçı kısa olsa bile durum değişmez.

Kadınlar konusundaki atasözlerinin çoğunda ortak olan ikinci bir özellikte kadınların menfi olarak tanımlanması. Wilfried Buch, Metin Yurtbaşı nın kitabına alınan makalesinde bu yaklaşımın bütün dünya kültürlerinde ortak olduğunu belirtiyor. Kadınlara yakıştırılan nitelikler:

1 - Aptallık, beceriksizlik:
Saçı uzun, aklı kısa
Karının bir aklı, erkeğin dokuz aklı vardır,
Karıya bakanın aklı az olur
Kadının kazdığı kuyudan su çıkmaz
Kadının yüklediği yük şuraya varmaz
Kadınların işi tavukların eşinmesine benzer

2 - Kadına güvenilmez:
Kadın şeytana pabuç diker
Erkeğin nefsi birdir, kadınınki dokuz
At ile avrada inan olmaz
Ateşle oynama elini yakar, avratla oynama evini yakar

3 - Kadınların erkekler kadar değeri yoktur:
Er kocadıkça koç olur, karı kocadıkça hiç olur

4 - Kadınlar erkekleri baştan çıkarır:
Bir iyi şarap ve bir dilber avrat, iki tatlı zehirdir
Kadın erkeğin şeytanıdır

5 - Kadınlar şirrettir:
Kadın şerri, şeytanın şerrine eşittir
Kadının zoru diline kuvvet


Aktardığım atasözlerini okuyan çoğu kimse belki kızacak ve ben bu atasözlerini bilmiyorum veya kullanmıyorum diyecek, haklıdırda. Ama birimizin veya diğerimizin bilmediği bir atasözü, sadece bilmiyoruz veya kullanmıyoruz diye yok sayılamaz. Bu atasözleri dilimizde vardır ve çoğu yerde kullanılmaktadır. Toplumumuzun büyük bir kısmı bu atasözleri ile büyüdü ve çocuklarını onlarla büyütüyor. Çoğu zaman üzerinde düşünmeye gerek bile görmeden, işimize gelen durumlarda bu sözleri tekrarladık ve tekrarlıyoruz. Belkide şaka yollu, hiç ciddiye almadan söyledik ve söylüyoruz bu sözleri.

Toplumumuzun kültür mirasından sayılabilecek bu sözleri benimsiyenler de olacak muhakkak. Benimsenmemiş olsalardı atasözü olarak bugünlere ulaşamazlardı herhalde bu sözler. Benimsemek veya karşı olmak herkesin kendi sorunu. Önemli olan yeri geldiğinde söylediğimiz bu sözlerin bir gerçeğimi ifade ettikleri yoksa söyleyenin dünya görüşünü ve fikir yapısını mı ortaya koydukları sorunu. Bunu saptamak için biraz kafa yorup üzerinde düşünmemiz gerekir. Kafa yorup düşünmesi gerekenler aslında hepimiziz, ama en önde gelenler bu sözleri gelişi güzel söyleyenler.

İsterseniz konuyu bir atasözü ile bağlıyalım: “ağzından çıkanı kulağı duymaz/işitmez”
Hangi konuda olursa olsun, ağzımızdan çıkanı kulağımız işittiği ve işittiğimizin ne ölçüde doğru olduğunu irdelediğimiz zaman atasözlerindeki genellemelerin ne ölçüde doğru veya yanlış olduğunu kavrarız.

Eğer toplumun belirli bir kesiminin ezildiği, hor görüldüğü, ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü, bazı haklarının gasp edildiği düşüncesinde isek ve bu aksaklığı düzeltmek istiyorsak, ilk olarak dil'den başlamak zorundayız.

Saygılarımla