Mesajı Okuyun
Old 25-10-2011, 11:17   #30
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ARZU KILIÇ
bende öyle olmasını umarak gerekli itiraz ve şikayetleri yaptım... umarım sonuç alabilirim... zira borçlu açısından ortada haksız bir durum olduğu açık...


Üstadım, daha önce cevap veren meslektaşlarımız gibi ben de ilamın, ilamsız icra takibine konu edildiğine dair Yargıtay kararı gördüm. Hatta sitede de vardır ancak araştırmadım. "Gerekçesi de çoğun içinde az da vardır, alacaklı ilamlı takibin kendisine verdiği avantajları kullanmak istememekte serbesttir". Ancak yukarıdaki alıntınızda itiraz ve şikayet haklarınızı kullandığınızı yazmışsınız. Daha önce de sitede bu konuda yapılmış tartışmalar vardı. Yani itiraz ile ileri sürülebilecek hususlar hakkında ayrıca şikayet yoluna başvurulup başvurulamayacağı ile ilgili. Yargıtay'ın şikayet ve itiraz farklı sonuçlar doğurur mantığı ile yaklaştığını ve bu sebeple şikayete de hakkınız olduğunu düşünmekte idim ama aşağıdaki kararda sanki somut olaya uygun sorunda itiraz ile takibin durdurulmasına karar verilmiştir, şikayetin reddi gerekir yorumunu çıkarıyorum. Hakimlerin düşünce açıları bizlerinkinden biraz farklı geldi. Hep birlikte inceleyelim diye ekledim. Saygılarımla.


YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/16562

K. 2005/20786

T. 25.10.2005

• İLAMSIZ TAKİP ( Alacaklı Para Alacağı İçinde İlamsız Takibe Başvurmadan Dava Açıp Alacağını İlamda Hüküm Altına Aldıktan Sonra Bu İlamı İcraya Koyabildiği )

• PARA ALACAĞININ TAHSİLİ ( Alacaklı Para Alacağı İçinde İlamsız Takibe Başvurmadan Dava Açıp Alacağını İlamda Hüküm Altına Aldıktan Sonra Bu İlamı İcraya Koyabildiği )

2004/m.32

ÖZET : Alacaklı para alacağı içinde ilamsız takibe başvurmadan dava açıp alacağını ilamda hüküm altına aldıktan sonra bu ilamı icraya koyabilir. Fakat alacaklı para alacağının tahsilini sağlamak için ilam almış olsa bile ilamla veya ilamsız icra yollarından birini seçmekte serbesttir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Konusu paradan başka bir şey olan alacaklar için alacaklının ilk önce mahkemede dava açarak ilam alması, ondan sonra da bu ilamın yerine getirilmesi için icra dairesine başvurması gerekir.

Alacaklı para alacağı içinde ilamsız takibe başvurmadan dava açıp alacağını ilamda hüküm altına aldıktan sonra bu ilamı icraya koyabilir. Fakat alacaklı para alacağının tahsilini sağlamak için ilam almış olsa bile ilamla veya ilamsız icra yollarından birini seçmekte serbesttir. İlamsız takip yolunun seçilmiş olması borçlu lehine bir işlemdir. ( İtiraz üzerine takibin durması gibi )

Somut olayda borçlu tarafından yapılmakta olan ilamsız icra takibine 1.3.2004 tarihinde itiraz edilmiş olmakla icra müdürlüğünce 11.3.2004 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir. Bundan sonra adı geçenin alacaklının para alacağı için ilamlı icra yerine ilamsız takip yolunu seçerek yapmış olduğu takibe karşı icra hakimliğine şikayette bulunması yerinde olmadığından mahkemece şikayetin yukarıda açıklanan kurallar esas alınarak reddine karar verilmesi gerekirken ödeme emrinin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA , 25.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.