Mesajı Okuyun
Old 27-04-2009, 18:26   #49
Av. B. Zekeriya BENGİER

 
Varsayılan

Konuya örnek verirken münferid bazı hareketleri genellemeye götürmeden, bir hukukçu gibi olayın bir çok yönünü gözönüne alarak hatta gerekirse iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırarak yorum yaparsak daha sağlıklı bir tartışma ortamı yakalarız sanıyorum. Önceki mesajımın arkasındayım.

Ankara'da EGO otobüslerinde çok sevdiğim bir yazı var. "Yolcu ve şoför ilişkilerinde lütfen ölçülü, saygılı ve dikkatli olalım."

Sadece adliye çalışanları ile olan ilişkiler değil, tüm ilişkilerimizde lütfen ölçülü, saygılı ve dikkatli olalım."

Ölçülü derken, karşımızdaki kişinin o an içinde bulunduğu durumu, bizim içinde bulunduğumuz durumu ve sistemin getirdiği zorunlulukları iyi bilmeliyiz ve değerlendirmeliyizi kast ediyorum.

Saygılı derken,karşımızdaki kişinin eylem, işlem ve düşüncelerini kabul etmesek hatta saygı göstermesek bile en azından kendimize olan saygımızdan dolayı bize nasıl davranılmasını istiyorsak öyle davranmalıyız.

Dikkatli derken, konumları, koşulları çok iyi değerlendirmek ve ona göre, ölçüyü ve saygıyı kaçırmadan davranmaya sürekli dikkat edip bunu kendimize reflex hareket haline getirmemiz gerekiyor.

Bir kişinin veya bir kaç kişinin hatasını tüm gruba mal etmeyi, özellikle her olayda ayrı bir illiyet bağı olduğunu çok iyi bilen biz hukukçular yapmamalıyız. Çünkü biz bunun eğitimini aldık.

Sorun büyük ölçüde sistem sorunu, adliyede dosya fotokopisi istediğimizde iş yükü altında ezilmiş memur arkadaşlar acele yetiştirmek zorunda oldukları işlerin yanında bu talebimizi ard plana atabiliyorlar. Mübaşir aradığımız zaman, mübaşir arkadaşlarımızın bazı hakimlerin nerede ise emir eri gibi özel işlerini takip ettiklerini duyuyoruz. Yeteri kadar odacı ve kalem personeli olmadığı için işleri insan üstü gayretle yapan personel olduğu gibi, örgü ören, ayak ayak üstüne atıp bilgisayarda fal bakan personele de rastlıyoruz. Yetersizleri bilmemiz gerekmekte. Eğer gerçekten çok yoğun iş temposu varsa o zaman biraz daha güler yüzlü, karşımızdaki kalem personeli arkadaşlarımızı rahatlatacak hatta o kadar iş yüküne rağmen bize hayır diyemeyecekleri sıcak bir ses tonunu kullanmak, ilgisiz olan personele ise işini hatırlatacak ama polemik yaratmayacak kelimeleri ve ses tonunu kullanmak ölçüsünü iyi ayarlamalıyız diye düşünmekteyim. Eğer böyle davranılırsa karşımızdaki de insan sonuçta, o kişiler de bize aynı şekilde mutlaka davranacaklardır. Herkes işinin bir an önce görülmesini isteyecektir, doğal bir içgüdüsel davranış bu ve yadırgamamak gerekli. Ancak güncel deyim ile empati yapmakta gerekli. Eğer kendimizi eğitimli kişiler olarak görüyorsak, olumlu ve örnek davranışların eğitimli kişilerce öncelikle yapılması gerekir.