Mesajı Okuyun
Old 21-11-2011, 18:38   #19
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sanki bunları telefonda konuşmuşuz gibi dejavu yaşadım.



Ben de sizin gibi düşünüyorum. Ama Sayın Av.Güler Şahin de haklı. Atalay-Canıtez-Özekes Hocalara ait Medeni Usul Hukuku(12.Baskı)kitabının 321 inci sayfasında aynen şöyle yazmaktadır:
"Çünkü artık usul hukukumuzda -belirsiz alacak davası- açılması imkanı getirilmiştir(m.107).İşte bu dava türü sayesinde, kısmi dava şeklinde talep edilmesinin caiz olup olmadığı tartışmalı olan manevi tazminat alacakları bakımından da sorun çözülmüş durumdadır.Manevi tazminat alacağının hakimin hükmünden önce miktar olarak davacı tarafından belirlenmesi mümkün olamayacağından, manevi tazminat davalrının belirsiz alacak davası şeklinde açılması ile zamanaşımı bakımından sakıncaları da bulunan kısmi dava açılmasına gerek kalmamıştır."

Prof.Dr. Bilge Umar 'ın Hukuku Muhakemeleri Kanunu Şerhi isimli(2011 basımı) kitabının 308 ve 309 uncu sayfalarında ise, Kısmi Dava başlığı altında "manevi tazminatın bölünemezliği " görüşüne ezelden karşı olduğunu belirttikten sonra, "maddi tazminat isteme hakkına dayanan para alacağı ne kadar bölünebiliyorsa, manevi tazminat isteme hakkına dayanan para alacağı da o kadar bölünebiliyordur" diyerek manevi tazminat davalarının "kısmi dava" olarak açılabileceğini savunmaktadır.

Sayın Ergin,

İki hukukçu olarak, hukuk mantığı ve yorumu çerçevesinde sizinle aynı nosyonal enstrümanları kullandığımızdan daha çok dejavu yaşarız.

Yasa, deprem niteliğinde etkilere sahip önemli değişiklikler içermektedir. Bu anlamda, yorum zımnında da hukukçuların tam bir eşitliği söz konusudur. Resmi olarak kabul ile yürürlüğe girdikten sonra ben artık teorik açıdan kendi zihnim ve hukukçuluğum üstünde bir hukukçu etkisini tabii olarak kabul etmem. "Hocalar böyle dedi, dur orda!" Bizim meslekte böyle bir şey kabul edilemez, takdir edersiniz....

"Hocalar" olarak ifade edilen öğretim üyelerinin görüşleri ile burada, adliyede konuşup tartıştığımız avukat, hakim, savcı meslektaşlarımızın izhar ettiği görüşler arasında bir fark ve üstünlük sıralaması yoktur. Zira, görüşlerinin bir bağlayıcılığı olmadığı gibi isabet garantisi belgesine de sahip oldukları söylenemez. Her görüşü bizi ikna ettiği ölçüde kabul, etmediği ölçüde red ediyoruz. Bu kural hala ve burada da caridir. Ezcümle bunlar şahsi görüşlerdir. Hele yeni yasa, yeni kavram ve tanımlar, belirsizlik ve tozduman ortamı da düşünüldüğünde hepten şahsi görüşlerdir.

Uygulama açısından yine, şahsi hukuki görüşlerimizi korumakla birlikte, farklı düşündüğüm hallerde bile, bizzarur tabi olacağım/olacağımız Yargıtay görüş ve içtihatlarını dört gözle bekliyorum. Zira, Yargıtay içtihatlarına uyacağız belli noktada... Bu durum ise hocaların yazdığına benzemez malumunuz...

Durumun özeti budur.
Saygılarımla.