Mesajı Okuyun
Old 03-04-2008, 13:06   #10
ekinheval

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/4-648
K. 2005/691
T. 30.11.2005
DESTEKTEN YOKSUN KALANLARA BAĞLANAN DUL VE YETİM AYLIĞI ( Onların Bakım İhtiyaçlarını Giderdiği Ölçüde Zarar Miktarını Azaltacağı - Ölüm Nedeniyle Desteğini Yitirenin Elde Ettiği Çıkarlar Varsa Bunların Zarar Tutarından İndirilmesi Gereği )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Desteğin Yitirilmesi Nedeniyle Yoksun Kalınan Zarar Olduğu - Bu Tazminat İle Destekten Yoksun Kalanların Desteğin Ölümünden Önceki Yaşamlarında Sahip Oldukları Sosyal ve Ekonomik Durumlarının Korunması Amaçlandığı )
• MADDİ TAZMİNAT ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı İle Somut Zararın Bir Başka Deyişle Zarar Görenin Malvarlığındaki Eksilmenin Giderilmesi Gerektiğinden Zarar Miktarı Hesaplanması Gereği )
• EMEKLİ MAAŞI ( Almaya Devam Eden Davacıların Desteğin Aldığı Emekli Maaşı Nedeniyle Uğradığı Bir Zararının Bulunmadığı - Onların Bakım İhtiyaçlarını Giderdiği Ölçüde Zarar Miktarını Azaltacağı
• ZARARIN HESAPLANMASI ( Destek Ölmeseydi Bulunacakları Ekonomik ve Sosyal Durum İle Desteğin Ölümünden Sonra Bulundukları Durum Arasındaki Farktan İbaret Olduğu )
818/m.45
ÖZET : Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Bu tazminat ile destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunması amaçlanmıştır. Tazminata hükmedebilmek için destekten yoksun kalanın sürekli ve gerçek bir ihtiyacının bulunması gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatı ile somut zararın, bir başka deyişle, zarar görenin malvarlığındaki eksilmenin giderilmesi gerektiğinden zarar miktarı hesaplanmalıdır. Bunun için öncelikle, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların zarar tutarından indirilmesi gerekir. Bu şekilde gerçek zarar belirlenmelidir. Destekten yoksun kalanlara bağlanan dul ve yetim aylığı, onların bakım ihtiyaçlarını giderdiği ölçüde zarar miktarını azaltır.
Davacıların zararı, destek ölmeseydi bulunacakları ekonomik ve sosyal durum ile desteğin ölümünden sonra bulundukları durum arasındaki farktan ibarettir. Davacılara desteğin ölmesi nedeniyle emekli maaşı bağlandığından, maaşı almaya devam eden davacıların desteğin aldığı emekli maaşı nedeniyle uğradığı bir zarar bulunmamaktadır. Ancak, davacıların, desteğin ölümünden önce özel sektörde çalıştığı yolundaki iddialarının mahkemece araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Onaltıncı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.12.2003 gün ve 2003/430 E. 1089 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Adil vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin 07.10.2004 gün ve 2004/3001-11138 sayılı ilamı ile;
( ... 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan, desteğin ölümü nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiş, karar, davalılardan Adil tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken ölenin emekli maaşı esas alınarak hesap yapılmıştır. Oysa, ölenin emekli maaşı davacılara kalmış, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce dul ve yetim maaşı olarak bağlanmıştır. Bu bağlamda, davacıların ölenin emekli maaşından dolayı zararları bulunmamaktadır. Davacıların zararını ölenin emekli maaşı dışındaki ek geliri oluşturmaktadır. Şu durumda, ölenin olay tarihinde ne iş yaptığı ve kazancının ne olduğu belirlenmeli, belirlenemediği takdirde asgari ücret üzerinden hesap yapılmalıdır.
Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : A- DAVA KONUSU: Dava, maddi-manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
B- DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ : Davacılar vekili, davalılardan Adil'in diğer davalı şirkete ait taşıtı kullanırken davacıların murisi Hasan Hüseyin'in ölümüne sebep olduğunu, Hasan Hüseyin'in üniversite öğretim üyeliğinden emekli olup özel sektörde çalışmaya devam ettiğini, ölümü üzerine davacılardan Sevin, İpek ve Güzin'e emekli aylığı bağlandığını ileri sürerek eşi Sevin, kızları İpek ve Güzin için destekten yoksunluk tazminatına Sevin, İpek, Güzin ile Tülin Hatice için, ölüm nedeniyle yapılan masraflara karşılık maddi tazminata ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
C- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ : Davalılardan Adil vekili, müvekkilinin kusurlu olmadığını, bu nedenle tazminat ile sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan sigorta şirketi vekili, manevi tazminatın ve cenaze masrafı dışındaki masrafların teminat dışı olduğunu, sigortanın temerrüde düşürülmediğini, gerçek zararın bilirkişiler tarafından saptanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Ç- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece, destekten yoksun kalma tazminatına esas alınacak gelir ve zararın hesabına ilişkin murisin emekli maaşı düşülmeyerek hazırlanan bilirkişi raporuna atıfta bulunularak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
D- TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME : Mahkemece verilen hüküm, davalılardan Adil vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece ölenin emekli maaşı nazara alınarak destek gelirlerinin hesaplanması ve davacıların destek tazminatı zararları hesaplanırken de Emekli Sandığı'nca bağlanan maaşların düşülmemesi gerektiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
E- UYUŞMAZLIK : Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, tazminat miktarına esas olacak gelir ve zarar hesabında emekli maaşının düşülüp düşülmeyeceği ve ölenin başka işte çalışıp çalışmadığının araştırılmasına gerek bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
F- MADDİ OLAY : Davacıların murisi ölümünden önce emekli olmuş ve ölümünden sonra davacılara Emekli Sandığı tarafından maaş bağlanmıştır.
Ancak, davacıların ölenin emeklilikten sonra çalışmaya devam ettiğine ilişkin iddiaları mahkemece araştırılmamış ve ölenin sadece emekli maaşı esas alınarak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiştir.
G- GEREKÇE : Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/2. maddesinde düzenlenmiş olup "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır.
Yasa metninden de anlaşılacağı gibi, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nın 45/2. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı Kararında da belirtildiği gibi; "BK'nın 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de Yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür."
Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
Davalı, destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle, tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir.
Amaç, zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde, zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç, zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
O halde, hangi nedene dayanırsa dayansın, desteğini yitiren kişi ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağına sahip ise destekten yoksunluk zararından söz edilemez. Bakım ihtiyacını azaltan her ne olursa olsun onun indirilmesi gerekir. Bu indirim tazminattan değil zarar miktarı üzerinden yapılır. Yani, ölüm nedeniyle elde edilen yarar uğranılan zarardan indirilip gerçek zarar belirlenmelidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı Kararının gerekçesinde de, "Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu" hususu vurgulanmıştır.
Dul ve yetim aylığı, destekten yoksun kalanların bakım ihtiyaçlarını giderdiği ölçüde uğradıkları zarar miktarı azalır. Ödenen maaş oranında bakım ihtiyacı ortadan kalkar. Aksi halde, destek hayatta iken bulundukları durumdan daha iyi bir duruma gelmiş olurlar ki, bu da destekten yoksun kalma tazminatının amacı ile bağdaşmaz.
Somut olayda davacılar, murislerinin davalılardan Adil'in sebep olduğu trafik kazası sonucu öldüğünü ve bu nedenle babalarının desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Davacıların murislerinin ölümünden önce emekli olmuş ve ölümünden sonra da davacılara Emekli Sandığı tarafından maaş bağlanmıştır. Buradaki uyuşmazlık, davacıların tazminat miktarına esas olacak gelir ve zarar hesabında emekli maaşının düşülüp düşülmeyeceği noktasındadır. Davacıların zararı, destek ölmeseydi bulunacakları ekonomik, sosyal durum ile desteğin ölümünden sonra bulundukları durum arasındaki farktan ibarettir.
Davacılara desteğin ölmesi nedeniyle emekli maaşı bağlandığına göre, daha önce alınan bir paranın ölümden sonra alınamadığından söz edilemez. Kendine emekli maaşı bağlanan davacıların desteğin aldığı emekli maaşı nedeniyle uğradıkları bir zarar bulunmamaktadır, çünkü o maaşı almaya devam etmektedirler.
Bununla birlikte davacılar, babalarının ölümünden önce özel sektörde çalışmaya devam ettiğini ve akademik çalışmaları bulunduğunu ileri sürdüklerine göre, mahkemece, bu durumun araştırılıp yukarıdaki ilkeler doğrultusunda sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılardan Adil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.