Mesajı Okuyun
Old 28-11-2008, 14:20   #6
Gemici

 
Varsayılan

Medyada kadınlara ve çocuklara tecavüz ve kadın ve çocuk haklarının hiçe sayılması, rüşvet, yolsuzluk ve bunlara benzer haberler çıktığında, haklı olarak bir patırtı gürültü kopar ve toplum, bu türden olaylar ilk oluyormuş gibi havayla büyük bir dalgalanma geçirir. Benim şimdiye kadar gözlemlediğim, bu türden dalgaların tsunami tarzında olmadığı, olmadığı için de verilen zararın onarımı için fazla emek harcanmadığı, belirli bir süre sonra açılan yaraların kapandığı, toplum hafızasının olayı unuttuğu ve toplum denizinin hiç bir şey olmamış gibi süt liman oluşu yönünde; yeni büyük bir dalgaya kadar. Bu böyle devam eder gider. Olaydan mağdur olanlar genelde kendi kaderleri ile başbaşa bırakılır ve toplum gözünde değerleri düşmüş olarak kabul edilir.

Ülkemizde son yıllarda sesini duyuran ve başarılı bir çalışma yürüten ‘kadın hareketi’ veya toplumun belirli kesimlerindeki duyarlılık, ne yazık ki yalnız bırakılmakta ve bü yüzden de yetersiz kalmaktadır; yapabildiği çoğu zaman toplumun dalganmasına yol açan olayların zararlarını telefi etmekle sınrılı kalmaktadır.

Kadınlara yönelik şiddet ve istismar olayları üzerinde drurursak, toplum yapımızın bu türden olayları destekler yönde olduğunu görürüz. Nasıl destekler? Erkekleri kadınlardan değerli ve onlardan üstün olarak görmekle örneğin. ‘Yok öyle bir şey, biz kadınlarımızı çok severiz, onlara değer veririz’ diyenler kadın konusunda söylenen atasözlerimize baksınlar ne demek istediğimi anlarlar.

Kadın genelde kendi iradesi olmayan, erkeğe ve korunmaya muhtaç olan birisi olarak kabul edilir. Çok olan koruyucularının başında baba, kardeşler, sonradan koca gelir. Bu da yetmezmiş gibi kadın mahallenin veya köyün namusudur, gerektiğinde komşular ve mahalleli de devreye girer kadını, gerektiğinde kendi zayıf iradesinden, korumak için.

Cevaplandırılması gereken en önemli soru: ‘Kim kadınları bu kadar koruyucudan koruyacak?’

Gerçek şu: Koruyucusuna ‘ben senin korumana muhtaç değilim, beni korumana gerek yok’ diyen veya davranışları ile belirten kadın, koruyucusundan dersini alıyor, çünkü ‘korucu’ çevresinden destek görüyor veya çevrenin baskısı ile ders vermek olduğu zorunda olduğu sonucuna varıyor.

Bilinçsiz mahalle veya köy çevresi mi? Biraz safdillik olur bu beklenti.
Dışarıda horlanan, ezilen eve geldiğinde bu horlanmanın, ezilmenin acısını karısından çıkaran, o na hükmeden erkek mi? Bu da fazla bir beklenti bence.
Öldürülmek dövülmek ve sövülmek pahasına olsa bile, insanlık onurunu korumaya çalışan kadınlar mı? Bir ölçüde evet , ama destek görmedikleri sürece halleri duman.
Kadın Hareketi mi? Büyük adınlar attılar ve atıyorlar, destek görmeyince anların da işleri zor.
Nimet Hanım ve devlet mi? Büyük faydası olur ve devletin konuyu ciddiye aldığını gösterir. Getirilen önlemler toplum tarafından benimsenmedikçe yazla tutmaz.
Toplumun aydın kesimi mi? Güvenmeyi çok isterdim! Kendi inandıklarını mutlak gerçeklermiş gibi herkese duyurmaya çalışan, kadına tanınan yasal eşitliğin yersiz olduğunu, belirten bir aydınımızın düşüncesini okuduktan ve bu türden düşüncelerin diğer aydınlarımız tarafından desteklendiğini okuduktan sonra güvenim sarsıldı.
Alıntı: Kadınlar fazla zeki değillerdir. Soyut düşünce üretemezler.Bu yetenekleri yoktur.Bu nedenle geçmişte yaşamış bilim adamları,doktrin oluşturanlar ve peygamberler ile siyasi liderler kadınlar arasından çıkmamıştır.Kadınlar geniş açıyla düşünemezler.Soyut düşünen erkeklerdir.Kadınların da düşünme ve muhakeme tarzları erkeklerde yoktur.Bu nedenle kadınlar fazla zeki olmadıkları için ev işi tam onlara uygundur.Kadınlar ev içinde iş yaparken robot gibi çalışırlar.

‘Kadınlar soyut düşünce üretemezler. Bu nedenle geçmişte yaşamış bilim adamları,doktrin oluşturanlar ve peygamberler ile siyasi liderler kadınlar arasından çıkmamıştır’ diyen aydınımz bu tespitinin nedenleri üzerinde soyut bir düşünce üretememiş gibime geliyor.

Konu insanlık onuruna değer veren herkesi ilgilendiriyor. Problemin çözümü için gereki olan toplumsal bilinçlenmeye hepimiz katkıda bulunabiliriz. Özellikle aydınlarımızın şimdiye kadarki ezberlerini(özellikle erkeğin kadından daha üstün olduğu ezberi) unutup konu üzerinde yeniden düşünmeye ihtiyaçları var.


Saygılarımla