Mesajı Okuyun
Old 18-05-2007, 07:58   #8
Avukat Neslihan

 
Varsayılan yargıtay kararları

.C.

YARGITAY


8. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/3361

K. 1995/2288

T. 9.3.1995

• DAVADAN VAZGEÇİLMESİ ( Atiye Terk Şeklinde Müessesenin Bulunmaması )

• TESCİL ( Davadan Vazgeçilmesi )

• ATİYE TERK ŞEKLİNDEKİ BEYAN ( Takipten Vazgeçmek Manasına Gelmesi )

• DAVALININ MUVAFAKATİNE İHTİYAÇ ( Davacının Davadan Vazgeçebilmesi )

ÖZET : Hukuk sistemimizde; davanın "atiye terki" şeklinde bir müessese mevcut olmayıp, bu yoldaki bir beyan davayı takipten vazgeçmek ( sarfınazar etmek ) anlamına gelir. Ne var ki, davacının davayı takipten vazgeçmesi ( sarfınazar etmesi ) de ancak, davalının buna açıkca muvafakat etmiş olmasına bağlıdır. Ayrıca, sırf davacının isteği ile açılmış bir tescil davası ve tescil talebi bulunmayan şahıs lehine, bu kişi davalı dahi olsa tescil kararı verilmesi mümkün değildir.
DAVA : Yıldıray ile Hazine, Ayvadere Köyü Muhtarlığı, Ayşe, dahili davalılar Ahmet Hilmi ve müşterekleri aralarındaki tescil davasının kabulüne dair, ( Araklı Asliye Hukuk Hakimliği )'nden verilen 9.12.1993 gün ve 122-177 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Taraflar arasında görülen MK.nun 639/1. maddesine dayalı tescil davasının yargılaması sonucunda; dava dilekçesinin 1 ve 2 numaralı bendinde yazılı taşınmazlar hakkındaki tescil talebinin atiye bırakılmasına, 933 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davalılardan Ayşe adına tesciline karar verilmiş; hükmü, davalı Hazine temyiz etmiştir.
HUMK.nunda davanın atiye bırakılması şeklinde bir müessese yoktur. Bu, davayı takipten sarfınazar etmektir. Anılan Kanunun 185. maddesinin 1 numaralı bendine göre, "davalının rızası olmaksızın davacı davasını takipten sarfınazar edemez". Davacının 9.12.1993 tarihli oturumda, dilekçede 1 ve 2 numaralar altında yazılan taşınmazlar hakkındaki davayı atiye bırakıyorum şeklindeki beyanı karşısında, davalı Hazine oturumda hazır bulunmadığı için, açık bir muvafakatta bulunmamıştır. Bu itibarla bu iki taşınmaz hakkında davaya devam edilerek sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekir. 933 m2'lik taşınmazın tesciline ait hükme yöneltilen temyiz itirazlarına gelince: Davacı başlangıçta bu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istediği halde yargılamanın son oturumunda bu taşınmazın annesi olan davalılardan Ayşe adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Ayşe'nin tescil istemi bulunmadığına ve onun tarafından açılmış bir dava olmadığına göre Ayşe adına tescile karar verilmesi isabetsiz, Hazinenin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), 9.3.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
************************************************** *******
T.C. YARGITAY
7.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1264
Karar: 2005/1127
Karar Tarihi: 14.04.2005

ÖZET: Davacının mahkemeye bıraktığı dilekçede, rahatsızlığı nedeniyle tedavi göreceğini ve bu nedenle yargı çevresi dışına çıkacağını, davayı takip edecek durumda olmadığını belirtmiştir. Bu durum, özü itibariyle davadan ve hakkın özünden feragat niteliğinde olmayıp, usulün 185. maddesinde düzenlenen "davayı atiye bırakma" anlamındadır. Mahkemece feragatin kayıtsız ve koşulsuz olması gerektiği hususu göz önüne alınmalıdır.

(1086 S. K. m. 93, 185, 409)

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Davacı B…..Köyü Sarıkaya ve Tuztaşı mevkilerinde bulunan 33000 m2 ve 44000 m2 yüzölçümündeki taşınmazların kadastro yenileme çalışmaları sırasında kadastro dışı bırakıldığını öne sürerek, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak hazineyi hasım göstermek suretiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın feragat nedeniyle reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece davacı tarafın davasından feragat ettiği gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı taraf dosyaya ibraz ettiği 15.12.2003 günlü dilekçede rahatsızlığı nedeniyle tedavi göreceğini bu nedenle yargı çevresi dışına çıkacağını davayı takip edecek durumda olmadığını açıklayarak açmış olduğu davadan şimdilik vazgeçtiğini açıklamıştır.

Sözü edilen dilekçe niteliği ve içeriği itibariyle usulün 185. maddesi hükmüne göre davayı "ATİYE" bırakma anlamındadır. Mahkemenin bu dilekçeyi feragat olarak nitelendirmesi doğru değildir. Kaldı ki usulün 93 ve onu izleyen maddeleri hükmünde tanımlamasını bulan "feragat" kayıtsız ve koşulsuz olmalıdır. Hal böyle olunca davacının davadan ve hakkın özünden feragat etmediğinin kabulü gerekir. Mahkemece kadastro davalarında usulün 409 maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı bu nedenle taraflar gelmese bile yargılamaya devam edileceği dikkate alınarak iddia ve savunma doğrultusunda taraflardan delilleri sorulup, saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek işin esası hakkında sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulaması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de davaya konu yapılan taşınmazların kadastro sırasında İlgililerin taşınmazlar başında hazır bulunmak suretiyle uyuşmazlık çıkartarak tutanak düzenlettirmedikleri bu nedenle taşınmazların kadastro dışı bırakıldığı tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlarla ilgili uyuşmazlıkların kadastro mahkemesinde görülmesinin olanaksız genel mahkemede görülmesinin zorunlu olduğu görev konusunun kamu düzenine ilişkin olup istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması ortada yöntemine uygun bir kadastro bulunmadığı halde "dava konusu yerin tespit gibi tesciline" karar verilmiş olması dahi isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 14.4.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.