Mesajı Okuyun
Old 08-04-2007, 21:44   #1
ele

 
Varsayılan Sesimizi duyurmak istiyoruz

Merhaba,

Ben Türk vatandaşı ile evli Rusya asıllı bir bayanım. Türkiye'de yaşıyorum. 26-30 Mart tarihleri arasında ATV de yayınlanan bir program beni ve benim gibi Türk vatandaşları ile evli binlerce Rusya vatandaşını çok üzdü. Bu olay bütün Rus Kadınlarını aşağılamıştır. Biz Türkiye'de yaşan bir topluluk olarak buna karşı sesimizi duyurmak istiyoruz. Aşağıda bu kanal ve program ile ilgili şikayetimizi dile getirecek bir mektup görülmektedir. Bu mektup ile birlikte kanala ve programın yapımcısına dava mı açmamız gerekir, RTUK veya Kadın Hakları Dernekleri üzerinden mi hareket etmemiz daha doğru olur? Bu konuda yardımlarınızı rica ediyorum. Bir kadın olarak yine ancak diğer Kadınlardan yardım bekliyoruz.

Şikayet Mektubumuz:


Aşağıdaki metin, Türk televizyon kanalı ATV’nin yayınına cevaben yazılmış resmi bir şikayet mektubu niteliğini taşımakta olup, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yanısıra, Türkiye’de bulunan Rus kökenli vatandaşların sivil organizasyonu ile beraber imzalanmıştır. (Sözü geçen imzaları doküman ekinde bulabilirsiniz.)

26 – 30 Mart tarihleri arasında ATV kanalında, Sayın Asuman DABAK yönetiminde “İtirazım Var” isimli televizyon programı yayınlanmıştır. Televizyon programının işlediği, “Rus geline karşı olan anne” konusu, içeriği ve sunumu itibarı ile, Türk toplumunda yaşayan Rus kökenli vatandaşlara karşı kin ve nefret beslenmesini provoke edici nitelikte olduğunu, Türkiyede yaşayan Rus kökenli vatandaşlar üzerinde negatif kamuoyu oluşturduğunu ve Rus kökenli kadınların gurur, onur ve şerefini rencide ettiğini düşünmekteyiz.

Öncelikle belirtmek isteriz ki, “Rus kökenli birey” kavramı ile Eski Sovyetler birliği vatandaşı (Şu an bağımsız devletler olan Rusya, Moldova, Belarus, Ukrayna v.b olan ve Rusça konuşmanın yanı sıra, doğal hakları olan “ulusal kimliğin tanınması” hakkını taşıyan bireyler kastedilmektedir. Söz konusu televizyon programında bu haklar bütünüyle ihlal edilmiştir.

Sözü geçen televizyon programı, çıkış noktası itibarı ile, Moldavya kökenli müstakbel bir gelin ile onu ailesine kabul etmeyi reddeden anne arasındaki münferit çatışmayı tartışmaya açan bir çerçevededir.

Bu noktada belirtmek gerekir ki, program boyunca, kasıtlı yahut kasıtsız olarak, Moldavya asıllı şahıs “Rus” olarak anılmıştır. Bu durum hem Ruslara hem Moldavyalılara karşı eşit derecede hakaret içermekte olup, anayasal hakları olan “ulusal kimliğin tanınması” hakkını ihlal etmektedir.

Programın çıkış noktasının aksine, program esnasında geçen tartışmalar, “münferit vak’a” nın çok dışına taşmıştır.

Örnek vermek gerekirse, program esnasında bir çok defalar, program katılımcısı olan Rus kökenli vatandaşlar, Rusça konuşan diğer uluslara mensup kişiler adına konuşmaya ve hareket etmeye zorlanmış, “Rus kadınlarının” –ki bu terim tüm program boyunca kullanılan ve eski Sovyetler Birliği’ne dahil tüm “Rusça konuşan” uluslara mensup kişileri kapsamaktadır ve bu kullanımı ile son derece kafa karıştırıcıdır- davranışları hakkında hesap sorulmuştur.

27 Mart tarihli program sözü edilen tarzda bir sorgulamaya oldukça iyi bir örnek teşkil etmektedir. Program sunucusu Antalya bölgesinde Türk vatandaşları ile evli Rus kökenli hanımların sayısı ile ilgili bir takım istatistiki bilgiler vermiş ve programın ana konuklarından biri olan Tatiana’ya, bu sayıların yüksek olmasının nedenini sormuştur. Bayan Tatiana bu soruya cevaben, Antalya bölgesinin başka ülkelerden insanlar için de popüler bir merkez olduğunu ve bu yörede uluslararası evliliklerin sıklıkla yaşandığını söylediğinde program sunucusu Sayın Dabak tarafından sözü kesilmiş ve “kendi milleti adına” cevap vermesi istenmiştir.

Bir diğer örnek ise programın Ukrayna’lı konuğuna yöneltilen sorudur. Soruda “Rus” kadınlarının kendi ülkelerinde iyi iş imkanları var ise neden Türkiye’ye gelmeye devam ettikleri sorulmuştur. Program konuklarını genellemeye ve vatandaşlarının yaptığı herşeyden sorumlu göstermeye yönelik bu çabaların düşüncesiz, nezaketsiz ve provokatif olduğunu düşündüğümüzü belirtmek istiyoruz.


Program içerisinde kimi noktalarda gerek program sunucusu, gerek konukların bir kısmı, kaba sayılabilecek ve programın atmosferini gerginleştirebilecek hitaplarda bulunmaktan çekinmemişlerdir. Örnek vermek gerekirse, Bayan Dabak, programa katılmış olan Rus kökenli katılımcılara ilk isimleri ile hitap ederken, diğer katılımcılara Türk kültürünün görgü kuralları çerçevesinde tam isimleri ile ve “hanım” şeklinde hitap edilmiştir.

Televizyon programında aynı zamanda görüntü üzerinde, Rus kökenli kadınlar için aşağılayıcı nitelikte olabilecek çeşitli altyazılara da yer verilmiştir. Örnek vermek gerekirse, altyazılardan biri, katılımcılardan birinin söylediği “Rus kadınları Türk toplumuna çok büyük zararlar vermiştir.” ifadesine yer vermiştir. Bu ifadenin maksadını aştığını ve münferit bir vakanın çok ötesine geçtiğini söylemek lüzumsuzdur. Bu ifadeler Rus kökenli topluma ve özellikle bu toplumun kadın üyelerine hakaret niteliği taşımaktadır.

Rus kökenli toplum olarak dikkatinizi çekmek istediğimiz bir diğer husus ise, program esnasında çeşitli kereler gerçeklerin çarpıtıldığıdır. Örneğin Moldova’lı konuk tarafından öne sürülen “Rusya”da olası en yüksek maaşın 150 dolar olduğu bilgisi tamamı ile gerçeklikten uzak olup, izleyici üzerinde Rus kökenli kadınların Türkiye’ye maddi çıkar sağlamak amacı ile geldiği izlenimini doğurabilmektedir. Dahası, Sayın Dabak, kasten veya hata sonucu program boyunca söz konusu rakamı 15 dolar olarak telaffuz etmiştir. Bu tutar olsa olsa izleyiciyi Rusya’nin ekonomik çöküş içerisinde olduğuna ikna edecektir.

Belirtmek isteriz ki programın asıl konuğunun Rusya’daki ortalama gelirler konusunda belirleyici bir fikir beyan etmesi söz konusu değildir. Zira söz konusu kişi Rusyada yaşamamaktadır ve Rus vatandaşı değil, Moldavya vatandaşıdır. Rusya Federasyonu istatistik kurumunun verdiği 2006 bilgilerine göre Rusyadaki ortalama gelirin (en yüksek değil) 280 dolar olması, programda verilen bilgilerin hatalı, geçersiz ve hakkaniyetsiz olduğunun göstergesidir.

Televizyonun kamuoyu oluşumundaki etkisini göz önüne alacak olursak, programda “Rus”, “Rus kadını”, “Rus gelin” ve benzeri kelimelerin kullanılış biçimlerine dikkat çekmenin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Program boyunca tüm Rus kökenli kadınların kötü niyetli fırsatçı kimseler oldukları, diğer kadınların kocalarını çaldıkları, çocuklarını babasız bıraktıkları ve Türkiye’ye tek bir amaç için, -Bayan Dabak’ın ifadesi ile- “kolay yoldan bedenlerini satarak para kazanmak” uğruna geldikleri izlenimi öne sürülmüştür.

Ne varki program yapımcıları, ikinci evleri Türkiye olan binlerce Rus kökenli kadını, anneyi, eşi görmezden gelmiştir. Çocuk yetiştiren, yuva kuran, çalışan, okuyan içinde bulundukları ülke ve toplumun düzgün birer üyesi olan binlerce kadın ve eşleri için bu program doğrudan hakaret niteliğindedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin birleşmiş milletler üyesi olduğu göz önüne alınacak olursa, söz konusu program Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin 10 Aralık 1948’de 217 A (III) kararnamesi ile kabul ettiği 2, 6, 7, 8,13, 15,16 ve 28. maddelerini doğrudan ve dolaylı yollar ile birçok defa ihlal etmiştir. (Tam metin doküman ekinde bulunabilir)


Türkiye’de yaşayan Rus kökenli toplum, ATV kanalında yayınlanan programın toplumsal sorumluluk noksanlığından duyduğu kaygıyı dile getirmek istemekte ve bu tarz aşağılayıcı yayınların engellenmesine yönelik kararlarda bu şikayet mektubunun dikkate alınacağına güvenmektedir.