Mesajı Okuyun
Old 01-05-2008, 22:24   #32
av.s_ulusinan

 
Mutsuz

Birçok meslektaşım konuyu kendi açısından ele almış. Ancak konuyu açan meslektaşımızın öneriilerinden yola çıkarsak; birinci önerisi vakıf üniversitelerini kapatmak yönündeydi. Bu fakültelerin eğitim kalitelerini değerlendirmek benim haddim değil ve bu üniversitelerden mezun olup kendini iyi geliştiren meslektaşlarımız mevcuttur. Ben farklı bir açıdan yaklaşıcam. Hepimizin bildiği üzere hukuk sisteminin en temel ilkelerinden biri de "kazanılmış (müktesep) haklara saygı" ilkesidir. Müktesep hak kavramını bence sadece gerçek kişiler için değil tüzel kişilikler için de kabul etmek gerekir. Vakıf üniversitelerine hukuk fakültesi açmak üzere bir izin verilmişse en azından mevcut hukuk fakültelerinin kapatılması yoluna gidilmesi, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez. Ben iyi bir devlet üniversitesinden mezunum ama madem hukukçuyuz herçeyden önce hukukun olmazsa olmaz ilkelerini benimsemek zorundayız.

Bir diğer tartışma konusu avukatlık sınavı uygulamasının doğru olup olmayacağı.. Sınav konması, idarenin kendi verdiği diplomanın geçerliliğini ve yeterliliğini kabul etmemesi gibi bir sonuç doğuruyor aslında.. Bazı meslektaşlarım tıp alanında da uzmanlık sınavı var diyor. Ancak orada sınavı kazanırsanız uzman dr. olursunuz. kazanamzsanız pratisyen hekim olarak kalırsınız. Ama sonuçta doktorsunuzdur. Oysa mesleğimizde uzman avukat ve pratisyen avukat gibi bir ayrım söz konusu değil. Aslında kaliteyi bir nebze olsun yükseltmek için sınav tek çözüm gibi görünüyor ama kendi içinde de adaletsizlikler doğuruyor.

Ayrıca gerçekten bilgiyi ve yeterliliği 2-3 saatlik bir testle ölçmeniz mümkün değil. Bir eleme yapılacaksa sistemli ve iyi organize edilmiş bir sürece yayılarak yapılmalı. Zira hakimlik sınavını kazanan hakimlerin de çok vasıflı olduğunu söylemek mümkün değil. O yüzden bazı meslektaşlarımızın beyan ettiği gibi duruşma sırasında avukat meslektaşlarımıza hava atmaları da mantıklı değil. Birkaç yıl önce mesleğe başlamış bir hakimimiz duruşma sırasında şöyle bir karar verdi. Dava sırasında dava konusu taşınmazın olduğu bölgede kadastro çalışmalarının yapılmakta olduğu tespit edilmiş ve mahkeme hakimi görevsizlik kararı vermeyi düşünüyor. Ama vereceği karara da güvenemiyor. o aşamada davacı da davalı kardeşiyle anlaştığını söylüyor. Bunu duyunca o zaman sen davadan feragat et de feragat nedeniyle davayı reddedelim. Bu şekilde karar verirsek daha sağlam olur diyor. Garibim vatandaş da siz nasıl derseniz hakim bey diyor. Ve hakim görevsiz olduğu bir davada feragat nedeniyle davanın reddine karar veriyor. Hakimlik sınavını kazanıp iki yıl staj yapmış ve birkaçyıldır da hakimlik yapan bu hukukçumuz görevin kamu düzenine ilişkin olduğunu ve re'sen dikkate alması gerektiğini, görevsiz olduğu bir davada esas hakkında karar veremeyeceğini hukuken değerlendiremiyor.

Böyle hakimleri görünce acaba bazı meslektaşlarımıza fazla mı haksızlık ediyoruz diye düşünmeden kendimi alamıyorum