Mesajı Okuyun
Old 29-03-2011, 00:08   #58
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Yeni bir tutanak İzmir 2 Ağır Ceza Mahkemesi

Değerli avukat meslektaşlar,
İş bu tutanağın yayınlanmasına izin verdiği için siteye aktarabildiğimiz Avukat Taner KÜÇÜK'e teşekkür ediyorum.

Ömer Kavili 15638
Yine ve yeniden sanık
iken burada savunman avukat

0532 322 00 23

------------------
" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "



www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF


---------------------- 0 0 0 -------------------

T.C.
İZMİR
2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DURUŞMA TUTANAĞI
DOSYA NO :2009/304

DURUŞMA TARİHİ :28/03/2011
CELSE NO :10.

BAŞKAN :İBRAHİM KORKMAZ 25985
ÜYE :YALÇIN HAYRET 30442
ÜYE :ÜMİT GERİN 31541

CUMHURİYET SAVCISI :ALİ ERTAN 33434

KATİP :ÖZGÜN SAĞLAM 116812
Belirli gün ve saatte mahsus salonda celse açıldı. Sanık ile müdafileri Av. Müşir Deliduman ile Av. Ömer Kavili geldiler, sanık müdafiinin yanında oturdu, katılan ve vekili yok. C.Savcısının huzur ile açık yargılamaya devam olundu.
Heyet değişikliği nedeniyle eski zabıtlar okundu.
Sanık müdafii söz alarak;
Sanık müdafiinin oturduğu yerden konuşmaya devam ettiği görüldü.
Kendisi ayağa kalkması hususunda uyarıldı.
Ayağa kalkmasının gerekmediğini bildirerek, oturduğu yerden konuşmaya devam ederek, usule ilişkin talepte bulunacağını bildirdi, öncelikle meşru olduğu var sayılan meclisin çıkardığı kanunların bu salonda geçerli olup olmadığını test etmek bakımından 5271 sayılı CMK nun 149/3 çerçevesinde sanığın müdafiinin yanında olma hakkı engellenemez ve kısıtlanamaz kuralı gereği ve ayrıca eski başbakan Mesut Yılmaz sanık sıfatıyla yüce divanda yargılanırken, eski enerji bakanı Cumhur Ersümer sanık sıfatıyla yüce divanda yargılanırken müdafisi avukatların yanında oturmuşlar ve aynı zamanda eski Yargıtay başkanımız Prof. Dr. Sami Selçuk günlük gazetelerdeki köşe yazılarında ve monogramlarında bu konuya değindikleri gibi, yüce adalet bakanlığının yüce teknisyenlerinin kanunun düz metninin okunup yorumlanmasında problem çıkma olasılığına karşı mahkeme salonunun ne şekilde oluşturulduğu hususunda bakanlık web sayfasında bir kroki hazırlamış olup, yüce teknisyenlerin yüce krokisine göre 6 numaralı maddede "davalı, sanık ve varsa avukatı: ceza mahkemelerinde tutuklu olmayan sanıklar, varsa avukatları ile birlikte hakime göre sol tarafta otururlar ve gerektiğinde buradan konuşurlar" biçiminde açıklamalı yazı ile aynı zamanda bir grafik şema oluşturulmuştur, işte bu kutsal belgeye göre de sanığın müdafisi ile birlikte oturması konusunda bu kadar hukuksal, yasal ve yüce bakanlığın yüce teknisyenlerinin yüce krokilerinin çerçevesinde mahkemenizin 82 belgesine göre gerekçeli olarak vereceği ve gerekçesinde yasal dayanak göstereceği ara kararına uyacağımızı beyan ediyoruz.
Ayrıca yine meşru olduğu var sayılan meclisin çıkardığı kanunun 223. Maddesinde kararların nelerden (ibaret -AvÖK)olduğu yazılmış olup, 231/4. maddesinde ise "duruşmanın bittiği açıklandıktan sonra hüküm fıkrası okunur, hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir" kuralı yer almış olup, bu kuralda savcının ayrı tutulmayacağı ve savcının da ayağa kalkacağı gizli özne olarak yer almıştır, ayrıca CMK nun 55. Maddesinde "yemin sırasında herkes ayağa kalkar" kuralı getirilmiştir, bu iki kural dışarısında ayağa kalkılacağı konusunda yasal bir emir bulunmamaktadır, ancak bunun yerine yasaların yerini alan ve gücünü kendi alışkanlıklarından alan otoritenin simgesini gösteren avukatların emme basma tulumba gibi oturup kalkmaları şeklindeki yıkılması gereken bir alışkanlık adil yargılama ilkesinin yerini almış ise de, kanunların üstünde saydığımız avukatlık meslek kurallarımız çerçevesinde adil yargılama ilkesini çiğneyen mahkeme yargıçlarının taraflı davrandığının görüntüsünü oluşturan teamül ve alışkanlık, gelenek, görenek denen hukuk dışı uygulamalara boyun eğmeyeceğimizi, ancak bu yasal dayanaklarımıza rağmen, eğer mahkeme aksi görüşte ise yasal dayanak göstererek vereceği karara uyacağımızı, bu nedenlerle usul esastan önce gelir temel hukuk ilkesi çerçevesinde bu iki usul işlemi konusunda ara karar verilmesini savunma makamı olarak rica ediyoruz dedi.
G.D.:İSTEK GİBİ; CMK nın 149/3. Maddesinde öngörülen müdafiinin yanında olma deyiminin sanık ile müdafiinin fiili olarak yan yana olmasından öte müdafi yardımından yararlanmak mahiyetinde olduğu, uygulamada duruşma salonlarında sanıklar için yer tahsis edildiği, sanığın bu yerde bulunduğu, müdafi için de yer tahsisi yapıldığı, adalet bakanlığı teknisyenlerinin çizdiği krokinin mahkemeleri bağlamasının söz konusu olamayacağı, yargıya saygı gereği avukatların savunma yaptıkları sırada ayakta bulundukları, bunun yerleşik yasal uygulama sonucu olduğu ve sanığın yerine geçmesi bu şekilde savunma yapmasına oybirliğiyle karar verildi tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Sanığın yerine geçtiği görüldü.
Sanık müdafii Av.Ömer Kavili usul açısından söz istedi.
Sanık müdafii Av.Müşir Deliduman da usul açısından söz istedi. Ara karar müphemdir ve muğlaktır, tavzihi gerekir dedi.
G.D.:ISTEK GIBI;Sanık müdafilerine söz verilmesine yer olmadığına, ara kararı yeterince açık olduğundan tavzih edilmesine yer olmadığına Oybirliğiyle karar verildi tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Mahkeme başkanı önce ara kararını yazdırmış, sanık müdafii Av. Ömer Kavili'nin müdahalesi ile sonra üyelere sorarak oylama yaptırmıştır şeklinde zapta geçilmesini istiyoruz, mahkeme başkanı bağlı kalacağına yemin ettiği kanunları bizzat çiğnemiştir dedi.
Sanığa son soruşturmanın açılmasına dair karar ve ekleri okundu.
Sanık oturduğu yerden, ayakta savunma yapmasının kendisine işkence olacağını, oturduğu yerden daha serbestçe kendisini ifade edeceğini, oturduğu yerden ifade vereceğini bildirdi.
Uyarılara rağmen sanık ayağa kalkmadı. Oturduğu yerden savunmasını yapmaya başladı.
Sanık avukatıma danışmak istiyorum diyerek sanığa mahsus yerden kalkıp müdafilerinin yanına gitti. Burada müdafileri ile gizli görüşmeye başladı. Sanık, müdafileri ile görüştükten sonra yerine gelerek oturdu.
Sanık Taner Küçük savunmasında; Başından beri söylemek istiyorum ki, benim hakkım avukatımın hakkıdır, avukatımın hakkı da benim hakkımdır, baştan beri avukatlarıma yönelik baskıcı davranışlarınız beni psikolojik olarak baskı altında tutuyor, serbestçe kendimi ifade etmemi engelliyorsunuz, ayrıca sorgu yönetmeliğine yazılı ayakta tutmaya yorgun bırakma, eziyet etme söz konusudur, mahkeme başkanının ısrarla savunma yapın demesi ile ben zorla ifade vermeyeceğim, mahkemenin kıdemli üyesinin mahkeme başkanını sakin olunuz diye uyarmasıyla sabit olduğu üzere ifade vermeyeceğim dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili söz alarak; Mahkemeniz daha önceki duruşmada duruşma saati olarak tayin etmiş olduğu 10 Şubat 2011 saat 14:00'te duruşma tayin etmiş ise de, saat 16:00 olmasına rağmen savunma avukatını hala duruşmaya kabul etmemiş olması ve sanık savunmanının İstanbul’a dönecek olması ve uçak yolculuğu nedeniyle daha fazla bekleyememesini belirterek vermiş olduğu mazeret dilekçesi mahkeme heyetince yasal dayanak ve hukuksal bir açıklama gösterilmeksizin geçersiz sayılmış ve kendi verdikleri sözü tutmayan mahkeme heyetinin sanık müdafiinin sözünü geçersiz sayması sonucu sanık aynı zamanda İzmir Barosu üyesi avukat olması ve İzmir dışındaki mesleki görevinde bulunduğunu da belgelemesine rağmen, sanık meslektaşımız hakkında duruşmada bulunmuyor gerekçesiyle zorla getirme kararı verilmiştir, oysa bu mahkeme heyetindeki başkan ve diğer üye önceki heyetteki yargıçlardan farklı olup dosyayı ilk kez ele almışlardır, ancak önceki mahkeme başkanı ile yaptığımız usul tartışmaları ve yasalara dayalı olarak yaptığımız taleplerimizden yani usul hükümlerinin sıkı surette uygulanmasını istememiz nedeniyle önceki mahkeme başkanının kanunları çiğneyerek ve yargıçlık üst kimliğine ait sakin olma, metin olma, mekin olma, fehim olma gibi özelliklerle ilgili hususlarda sıkıntı yaşamış olmasını yeni heyete nakletmiş olduğu görüntüsü ortaya çıkmıştır, yargıçlara ödev tarafsız kalmaktır, tarafsız olmak zorunda değiller demeyeceğiz, ancak tarafsız görünmek zorundadırlar, mahkeme başkanının ilk baştaki usule ilişkin taleplerimizden sonra vermiş olduğu ara kararında bizim gösterdiğimiz ayrıntılı hukuksal dayanaklara rağmen, hiçbir yasal açıklama yapmaksızın, hiçbir kanun maddesi göstermeksizin bizim gösterdiğimiz kanun maddesini ne suretle farklı yorumladığını dahi yazdırmaksızın sadece ezber ve alışkanlık çerçevesindeki beyanı bakımından mahkeme başkanının aynı zamanda ara karar için müzakere oluşturulması sırasında kanunda yazılı olan müzakerede rey toplama usulü kurallarını da çiğnemiş olması ve başkanın bu hukuk dışı davranışlarına diğer iki üye yargıcın kıdemli yargıç ve kıdemsiz yargıçların ayrı ayrı hukuksuzluğa iştirak ettiklerini gördüğümüzden, iştirak hükümleri çerçevesinde her üç yargıcı görev yapmakta oldukları yargıçlık makamından 5271 28 ve devamı çerçevesinde o makamdaki görevlerinden iş bu davada reddetmek zorunda kaldığımızı savunma makamı olarak beyan ederiz dedi.
İddia makamından soruldu; İstemin yasal koşulları bulunmadığından, bu yöndeki istemin reddine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili mütalaaya karşı itirazlarımızı bildirmek bakımından usulen söz istiyoruz dedi. Devamla; İddia makamında savcı sıfatıyla görev yapan kamu görevlisi her ne kadar yasal koşulları bulunmadığından demiş ise de, bizim gösterdiğimiz yasal koşullara karşı bir görüş veya aynı yasa maddelerinin farklı bir yorumunu getirmediği gibi farklı bir kanun veya kanun maddesi de iddia makamı tarafından beyan edilememiştir, kaldı ki mahkeme heyeti iddia makamından mütalaa almadan önce müzakereye çekilmiş olup, geldikten sonra kağıt üzerinde görüntüde usule uyulmuş gibi görüntü yaratılmış ve bu aşamada iddia makamının mütalaasını müzakereden sonra almış bulunmaktadır, bu hususu da hukuksuzluk saydığımızı beyan ederiz dedi.
Sanık müdafii Av. Müşir Deliduman söz alarak; Usul açısından verilen kararlan müphem ve muğlâktır, tavzihini istediğimiz zaman hiçbir hukuki ve kanuni mesnedi açıklanmamıştır, usul açısından problemler giderilmediğinden dolayı esasa bile girilememiştir, esasa girilmediği halde savunma ve ifade layıkıyla verilememiş ve imkansız hale getirtilmiştir, mütalaada bu kanunsuz ve hukuksuz işlem ve eylemlerine kollektif bir ortaklık sağlanmış, savcılık etik ve mesleği hakkında Bükreş kuralları çerçevesinde, sanığın leh ve aleyhindeki delil ve mütalaalar yasal desteğiyle açıklanmadan yapılan mütalaaya itiraz ediyoruz dedi.
Dosya incelendi.
G.D:İSTEK GİBİ;
1-Sanık müdafilerinin ileri sürmüş oldukları red nedenleri duruşmayı uzatmaya matuf görüldüğünden CMK nun 31/1 -(c) maddesi uyarınca reddi heyet talebinin reddine,
İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı nezdinde 7 gün içerisinde CMK.nun 268 ve müteakip maddeleri uyarınca itiraz edebileceklerine,
Karara itiraz edilmesi halinde dosyanın İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesine,
2-Yargılamanın 23/05/2011 Günü Saat:09:40'a bırakılmasına oy birliğiyle karar verildi.28/03/2011

Başkan25985 Üye 30442 Üye 31541 Katip 116812