Mesajı Okuyun
Old 17-08-2006, 19:59   #1
Enderce

 
Varsayılan Aşk Nedir Ne Değildir ?

Aşk Nedir Nedeğildir
''Ask hayatin tekdüzeligine,bütün siradanligina en soylu baskaldiridir.Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakismaz.Ve elbetteAski suçlamak,yargilamak,karalamak inkar etmek de asla yakisik almaz''aşık olmak insanın bilincini iradesini ve yargılama yetisini askıya alır kişinin.Gerçek aşkın ve sevginin derinliğini kavramak herşeyden önce kendimizi bilmekden tanımakdan geçer. Sorularla varmamız lazım bu tanıma sürecine.İnsan nedir?sorusuna yada ,Yaşamın amacı nedir ?gibi sorulara ne kadar yanıt bulabiliriz ?Yoksa canlı kalmakiçin mi yaşıyoruz ?Gerçek aşkı ve sevgiyi bilmek anlatmak,kendimizi tanımakla eş değerdir.Kendimizi tanımak ise bir iki belirgin huyumuzu saymakla hiç alakası olmayan yada belirgin baskın öne çıkmış (Sosyal,Melankolik,Dışa dönük) özelliklerimizden ibaret değildir. Derinlemesine algılama ve bakışla tanımlanabilecek bir durumdur.Kendini tanımak ve bilmek aşkın karşılığını bilmekdir.İşde ozaman bir diğer parçamızı buluruz.Buda demekdir ki,herhangi bir sevdiğimiz insan,yada hoşlandığımız insan bir parçamızıdır diyemezyiz.Neden?dersek eger,çünkü karakteristik özelliğimiz'de yada beğenilerimiz veya kişiliğimiz'de baskın olan öne çıkan kriterlerimiz,arzularımız aklımızda karşıdaki kişiyi algılama da ilk izlenimi oluşturur ve bunun etkisi altına alır bizi.Hislerden dolayı karşı cinse bir yönelmenin içine gireriz,örneğin:Çok güzel alımlı bir bayan yada yakışıklı bir bay genellikle her iki cins tarafından etkilenebilecek bir görüntüdür,bizim için estetik anlamda güzel sempatik olan ve kalbimizde güzel bir yere koyduğumuz kişi özelde aslında bir çok yönünü bilmediğimiz biridir,yani Aysberg gibi buzdağının görünen küçük bir yüzüdür.Yada görünmeyen asıl olan gerçek en büyük yüzü nerdedir ? Denizin altındadır.Yada bunu tersi olarakda düşünebiliriz.Size kendisini begendirmek isteyen birisi,genel anlamda kabul gören beğenilen albenilerini ve artılarını kullanarak yaklaşım içerisine girer.Bu başlangıç noktasında diğer görünmeyen yönler artık perdelenmiş ve bizde ilk izlenimin etkisi altında kalmışızdır artık.Çünkü size verilmek istenen bir mesaj ve amaç doğrultusunda alınmak istenen bir mesaj vardır.Kendinisini Aşka ve Sevgiye vermiş gerçek olanı arayan kişiler,tanıma anlama kavrama süresini daha sağlıklı acele etmeden yaşamaya çalışırlar.Bunun faydası;örtüşüp örtüşmediğini anlamak,her anlamda karşılıklı uyumla Aşkın Mükemmelliğini ortaya koymakla beraber sevginin ve Aşkın gerçek ruhunu ortaya çıkarmakdır amaç.İnsan oğlu sahip olmadığı özellikleri aradığını bunlara sahip olsa arayacak hiç bir şeyi kalmayacağını ve kendinde olmayanı özelliklede olmadığı için sever,yani karşınızdaki kişinin sizdeki özellikleri kendisinde olmadığı için seversiniz.İnsanoğlu kendisini tam hissetmesi için önemli gördüğü özelliklerin peşinde koşar,çünkü kendini donatmak ve zenginleştirmek ister.Düz sıradan alışıla gelmiş hayatı klasik yaşayan ideali olmayan,birisi onun gerçek ruhunu çıkaramayacağından alternatifi olmadığı sürece yaklaşmaz ona.Eger bu aradıklarını bulamıyorsa da kendini ve ''İdeallerini Küçültür'', farkında olarak yada olmayarak yalnız kalmamak için bunu yapmak zorundadır.

Çünkü sevmek ve sevilmek Temel bir İhtiyaçdır.Sağlıklı tanıma süreciyle gerçekleşen sevgiler herzaman daha uzun ömürlü ve gerçekde uzun sürenlerdir.Tanrı evreni yaratırken insan ruhlarının kendi kendilerine hayran olarak Dünyada yaşamak üzere topluluklara bölündüğü anlatılır.Her ruh sanki yarısını kaybetmiş gibi birşeyler kaybettiğini,yani bir zamanlar kendi parçası olanı ve artık bulamadığını bulma ihtiyacındandır.''Aşk kaybedilmiş birliğin aranması,zıtlık ve benzerliğin uyumundan başka birşey değildir''.İki türlü aşkın olduğu bilinir.Platonik AŞK ve Tinsel AŞK.Ruhu bir zamnlar aradığını bulmaya yiten birincisidir,ikincisi ise zevkden cinsel tatminden iç güdülerinden,amaca ulaşmak için her yolu mübah kılan kazanmak,elde etmek için maske yüzlü bir açlıkdan başka bir şey değildir.Platon'un da dediği gibi aşk bilgelikdir.Aşk Enerjidir, Aşk benzerlikdir.Aşkın cansızlarda bile yaşam olduğunu söylemişdir.

Yine Platona göre Aşk Güzel ,Adil ,İyi ve Gerçeğe eşitdir.Başka türlüsünü yapamadığından peşinde koşar.Başka birisinde bizden eksilen ruhu yani bizim için İyi ,Güzel, Gerçek ,Adil olan herşeyi hayata geçiren birisini bulmak içindir bu Arayış ve Aranmak Sürecidir aynı zamanda.

Kaç kişi yada kaç çift ne kadar hayatının insanı gerçekde bulabiliyor ? kim bilir,çok çabuk yaşıyor ve hızlı tüketiyoruz,ilişikiler saman alevi bendenlere sıçrıyor ve sonra iyice Tanımadan,Tanınmadan anlık yada belli bir dönemin heyecanı yada boşluğuyla Evlilikler oluyor.Oysa gerçekler ise hep peşimizdedir.Elbet bir gün çıkacağını göz önüne alındığında başlıyor Gerçek Yüzler,dökülmeye başlıyor ilişikiler ve kavgalar ayrılıklarla son buluyor.Cesareti olanlar ayrılıyor ,olmayanlarda Aile, Sosoyal Çevre yada Çoçukları için ''Zindanına Zindan ekliyor''.Bu gün artık Türkiyede ve Dünyamızda sayısızca boşanmalar yaşanıyor.Nedeni ''Doğru Olduğu Sanılan Yanlış Başlangıçlar''.Anlık heyecanlar kişilerin karşılarındakini kaybedeceği korkusuyla,gerçeklerini saklamarı kendilerini beğendirme ve elde etme arzuları.Çünkü kendi beğendiklerini kendileri gibi yapmak ve kendilerine dönüştürmek istemeleri.Birnevi Egolarını tatmin etme arzusu.

Günümüzda artık insanlar Aşk'larında elele tutuşmanın heyecanından bile uzaklaşmışlarken,Hayatın Sihrini ve anlamını'da yaşadıkları hayat sanıyorlar ve bunada kendilerini inandırıyorlar. Bu gün böyle olmasının en etkili sebeblerinden biride ''Cinsel Devrimdir''.Çünkü insanların içini boşaltmışdır ve sonuçları bir facia olmuşdur.''Bugün seni seviyorum ama yarın kim bilir kimi.''Benim İçin Herşeyden Önemlisin''yada belli bir zaman sonra''Hiç Bir Değerin Yok ,''sen koşullarımın gereğisin üzgünüm sevdim sanmışdım''.Oysaki Aşk'ın BUGÜN,YARIN ve YAŞAM BOYUNCA sürecek bir Aşk olması gerekmezmi.Yani insanın bir diğer yarısıyla yaşlanmasının hiç bir önemi yokdur,çünkü bedenler ölür ama Aşk Asla Ölmez.
Öyleki Alevi Bektaşi inancında kutsal sayılan Turnalar bile
Mutluluğun,Sevginin ,Vefanın ,Onurun ,Özgürlüğün,Bilgeliğin simgesidir.Japonyadan bir çok ülkeye kadar Halk Kültüründe en kutsal sayılan Güvercin ve Turna gösterilir.Turnaların bu simgesel özelliğinin dışında Turnalar tek eşlidir ve yüzyıla kadar yaşadıkları anlatılan Turnalar,eğer eşleri ölürse bir daha asla eşlezmezler.Bu sevgide sonsuzlukdur,eğer bir avcı Turnalardan birini vurursa geride kalan eşlerden diğeri olan Turna yaşamaya devam edemez ve Ölümü seçer ve kendini suya bırakır.
Buaraya kadar yazdıklarımızda şu çıkıyorki AŞK aynı zamanda kendini ve derinliğini tanımakdır

''Ask hayatin tekdüzeligine,bütün siradanligina en soylu baskaldiridir.Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakismaz.Ve elbetteAski suçlamak,yargilamak,karalamak inkar etmek de asla yakisik almaz''aşık olmak insanın bilincini iradesini ve yargılama yetisini askıya alır kişinin.Gerçek aşkın ve sevginin derinliğini kavramak herşeyden önce kendimizi bilmekden tanımakdan geçer. Sorularla varmamız lazım bu tanıma sürecine.İnsan nedir?sorusuna yada ,Yaşamın amacı nedir ?gibi sorulara ne kadar yanıt bulabiliriz ?Yoksa canlı kalmakiçin mi yaşıyoruz ?Gerçek aşkı ve sevgiyi bilmek anlatmak,kendimizi tanımakla eş değerdir.Kendimizi tanımak ise bir iki belirgin huyumuzu saymakla hiç alakası olmayan yada belirgin baskın öne çıkmış (Sosyal,Melankolik,Dışa dönük) özelliklerimizden ibaret değildir. Derinlemesine algılama ve bakışla tanımlanabilecek bir durumdur.Kendini tanımak ve bilmek aşkın karşılığını bilmekdir.İşde ozaman bir diğer parçamızı buluruz.Buda demekdir ki,herhangi bir sevdiğimiz insan,yada hoşlandığımız insan bir parçamızıdır diyemezyiz.Neden?dersek eger,çünkü karakteristik özelliğimiz'de yada beğenilerimiz veya kişiliğimiz'de baskın olan öne çıkan kriterlerimiz,arzularımız aklımızda karşıdaki kişiyi algılama da ilk izlenimi oluşturur ve bunun etkisi altına alır bizi.Hislerden dolayı karşı cinse bir yönelmenin içine gireriz,örneğin:Çok güzel alımlı bir bayan yada yakışıklı bir bay genellikle her iki cins tarafından etkilenebilecek bir görüntüdür,bizim için estetik anlamda güzel sempatik olan ve kalbimizde güzel bir yere koyduğumuz kişi özelde aslında bir çok yönünü bilmediğimiz biridir,yani Aysberg gibi buzdağının görünen küçük bir yüzüdür.Yada görünmeyen asıl olan gerçek en büyük yüzü nerdedir ? Denizin altındadır.Yada bunu tersi olarakda düşünebiliriz.Size kendisini begendirmek isteyen birisi,genel anlamda kabul gören beğenilen albenilerini ve artılarını kullanarak yaklaşım içerisine girer.Bu başlangıç noktasında diğer görünmeyen yönler artık perdelenmiş ve bizde ilk izlenimin etkisi altında kalmışızdır artık.Çünkü size verilmek istenen bir mesaj ve amaç doğrultusunda alınmak istenen bir mesaj vardır.Kendinisini Aşka ve Sevgiye vermiş gerçek olanı arayan kişiler,tanıma anlama kavrama süresini daha sağlıklı acele etmeden yaşamaya çalışırlar.Bunun faydası;örtüşüp örtüşmediğini anlamak,her anlamda karşılıklı uyumla Aşkın Mükemmelliğini ortaya koymakla beraber sevginin ve Aşkın gerçek ruhunu ortaya çıkarmakdır amaç.İnsan oğlu sahip olmadığı özellikleri aradığını bunlara sahip olsa arayacak hiç bir şeyi kalmayacağını ve kendinde olmayanı özelliklede olmadığı için sever,yani karşınızdaki kişinin sizdeki özellikleri kendisinde olmadığı için seversiniz.İnsanoğlu kendisini tam hissetmesi için önemli gördüğü özelliklerin peşinde koşar,çünkü kendini donatmak ve zenginleştirmek ister.Düz sıradan alışıla gelmiş hayatı klasik yaşayan ideali olmayan,birisi onun gerçek ruhunu çıkaramayacağından alternatifi olmadığı sürece yaklaşmaz ona.Eger bu aradıklarını bulamıyorsa da kendini ve ''İdeallerini Küçültür'', farkında olarak yada olmayarak yalnız kalmamak için bunu yapmak zorundadır.

Çünkü sevmek ve sevilmek Temel bir İhtiyaçdır.Sağlıklı tanıma süreciyle gerçekleşen sevgiler herzaman daha uzun ömürlü ve gerçekde uzun sürenlerdir.Tanrı evreni yaratırken insan ruhlarının kendi kendilerine hayran olarak Dünyada yaşamak üzere topluluklara bölündüğü anlatılır.Her ruh sanki yarısını kaybetmiş gibi birşeyler kaybettiğini,yani bir zamanlar kendi parçası olanı ve artık bulamadığını bulma ihtiyacındandır.''Aşk kaybedilmiş birliğin aranması,zıtlık ve benzerliğin uyumundan başka birşey değildir''.İki türlü aşkın olduğu bilinir.Platonik AŞK ve Tinsel AŞK.Ruhu bir zamnlar aradığını bulmaya yiten birincisidir,ikincisi ise zevkden cinsel tatminden iç güdülerinden,amaca ulaşmak için her yolu mübah kılan kazanmak,elde etmek için maske yüzlü bir açlıkdan başka bir şey değildir.Platon'un da dediği gibi aşk bilgelikdir.Aşk Enerjidir, Aşk benzerlikdir.Aşkın cansızlarda bile yaşam olduğunu söylemişdir.

Yine Platona göre Aşk Güzel ,Adil ,İyi ve Gerçeğe eşitdir.Başka türlüsünü yapamadığından peşinde koşar.Başka birisinde bizden eksilen ruhu yani bizim için İyi ,Güzel, Gerçek ,Adil olan herşeyi hayata geçiren birisini bulmak içindir bu Arayış ve Aranmak Sürecidir aynı zamanda.

Kaç kişi yada kaç çift ne kadar hayatının insanı gerçekde bulabiliyor ? kim bilir,çok çabuk yaşıyor ve hızlı tüketiyoruz,ilişikiler saman alevi bendenlere sıçrıyor ve sonra iyice Tanımadan,Tanınmadan anlık yada belli bir dönemin heyecanı yada boşluğuyla Evlilikler oluyor.Oysa gerçekler ise hep peşimizdedir.Elbet bir gün çıkacağını göz önüne alındığında başlıyor Gerçek Yüzler,dökülmeye başlıyor ilişikiler ve kavgalar ayrılıklarla son buluyor.Cesareti olanlar ayrılıyor ,olmayanlarda Aile, Sosoyal Çevre yada Çoçukları için ''Zindanına Zindan ekliyor''.Bu gün artık Türkiyede ve Dünyamızda sayısızca boşanmalar yaşanıyor.Nedeni ''Doğru Olduğu Sanılan Yanlış Başlangıçlar''.Anlık heyecanlar kişilerin karşılarındakini kaybedeceği korkusuyla,gerçeklerini saklamarı kendilerini beğendirme ve elde etme arzuları.Çünkü kendi beğendiklerini kendileri gibi yapmak ve kendilerine dönüştürmek istemeleri.Birnevi Egolarını tatmin etme arzusu.

Günümüzda artık insanlar Aşk'larında elele tutuşmanın heyecanından bile uzaklaşmışlarken,Hayatın Sihrini ve anlamını'da yaşadıkları hayat sanıyorlar ve bunada kendilerini inandırıyorlar. Bu gün böyle olmasının en etkili sebeblerinden biride ''Cinsel Devrimdir''.Çünkü insanların içini boşaltmışdır ve sonuçları bir facia olmuşdur.''Bugün seni seviyorum ama yarın kim bilir kimi.''Benim İçin Herşeyden Önemlisin''yada belli bir zaman sonra''Hiç Bir Değerin Yok ,''sen koşullarımın gereğisin üzgünüm sevdim sanmışdım''.Oysaki Aşk'ın BUGÜN,YARIN ve YAŞAM BOYUNCA sürecek bir Aşk olması gerekmezmi.Yani insanın bir diğer yarısıyla yaşlanmasının hiç bir önemi yokdur,çünkü bedenler ölür ama Aşk Asla Ölmez.
Öyleki Alevi Bektaşi inancında kutsal sayılan Turnalar bile
Mutluluğun,Sevginin ,Vefanın ,Onurun ,Özgürlüğün,Bilgeliğin simgesidir.Japonyadan bir çok ülkeye kadar Halk Kültüründe en kutsal sayılan Güvercin ve Turna gösterilir.Turnaların bu simgesel özelliğinin dışında Turnalar tek eşlidir ve yüzyıla kadar yaşadıkları anlatılan Turnalar,eğer eşleri ölürse bir daha asla eşlezmezler.Bu sevgide sonsuzlukdur,eğer bir avcı Turnalardan birini vurursa geride kalan eşlerden diğeri olan Turna yaşamaya devam edemez ve Ölümü seçer ve kendini suya bırakır.
Buaraya kadar yazdıklarımızda şu çıkıyorki AŞK aynı zamanda kendini ve derinliğini tanımakdır

Ender Can Kayıhan
enderkayihan@gmail.com