Mesajı Okuyun
Old 10-08-2007, 13:08   #38
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/22546

K. 2004/27192

T. 28.12.2004

• BONO VASFI ( Tanzim Yerinin Senette Yazılı Olması Gereği/Yazılı Değilse Ad ve Soyadı Yanında Yazılı Yerin Tanzim Yeri Olarak Kabul Edileceği - Avalistlerin Adreslerinin Yazılı Olmasının Bu Zorunluluğu Gidermeyeceği )

• TANZİM YERİ ( Bono Vasfı Koşulu - Senette Avallık Verenin İsminin Yanında Bir Adresin Olmamasının Senedin Bono Olma Niteliğini Etkilemeyeceği/Şikayetin Reddi Gereği )

• AVALLIK VEREN ( Senette İsminin Yanında Bir Adresin Olmamasının Senedin Bono Olma Niteliğini Etkilemeyeceği/Şikayetin Reddi Gereği - Tanzim Yerinin Senette Bulunması )

6762/m.614, 688/6, 689/4


ÖZET : Bir senedin bono vasfında olması için tanzim yerinin senette yazılı olması gerekir. Eğer yazılı değilse, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yer tanzim yeri olarak kabul edilir. Bu zorunluluk keşideci için öngörüldüğünden, her iki yerin de senette bulunmaması halinde, o senet bono niteliğini taşımaz. Avalistlerin adreslerinin yazılı olması bu zorunluluğu gidermeyeceği gibi, olmaması da senette tanzim yerinin yokluğu anlamına gelmez.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : T.T.K.'nun 688/6.maddesine göre bir senedin bono vasfında olması için tanzim yerinin senette yazılı olması gerekir. Böyle bir tanzim yeri yazılı değil ise aynı Kanun'un 689/4 maddesi hükmü gereğince tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı yer tanzim yeri olarak kabul edilir. Bu zorunluluk keşideci için olduğundan bu iki yerden birinin senette bulunmaması halinde, o senet bono niteliğini taşımaz. T.T.K.'nun 614. maddesine göre kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi senetteki borçtan sorumlu olan avalistlerin adreslerinin senette yazılı olması yukarıda açıklanan zorunluluğu gidermeyeceği gibi olmaması da senette tanzim yeri unsurunun olmadığı anlamına gelmez.
Somut olayda senet keşidecisi K. Y. H. isminin yanında senet tanzim yeri "Organize Sanayii Bolu" olarak belirtilmiştir. Senette avallık veren konumunda olan S. A. 'nın isminin yanında bir adresin olmamasının senedin bono olma niteliğini etkilemeyeceğinden şikayetin yukarıda açıklanan ilkeler gözönöne alınarak reddi gerekirken, şikayetçi yönünden takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K. 'nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 28.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/9833

K. 2004/14255

T. 4.6.2004

• AVAL VERENİN SORUMLULUĞU ( Senedin Asıl Keşideci Borçlu Yönünden Bono Vasfında Sayılmadığı Takdirde Avalist Yönünden de Bono Vasfında Sayılmaması )

• BONODA BULUNMASI GEREKEN UNSURLARI ( Tanzim Yeri ve Ödeme Yeri Unsurlarını Taşımayan Bononun Keşideci Yönünden Bono Vasfında Sayılmayacağından Avalist Yönünden de Bono Vasfında Sayılmaması-Avalistin Adresinin Bonoda Yazılı Olmasının Sonucu Değiştirmemesi )

6762/m.614,688,689


ÖZET : Senet, lehine taahhüt altına girdiği kişi gibi senetteki borçtan sorumlu olan avalist bakımından bono unsurları taşısa bile, asıl keşideci borçlu yönünden bono vasfında sayılmadığı takdirde, avalist yönünden de bono vasfında sayılmaz. Tanzim yeri ve ödeme yeri unsurlarını taşımayan bono, keşideci yönünden bono vasfında sayılmayacağından, avalist yönünden de bono vasfında sayılmaz. Avalistin adresinin bonoda yazılı olması, sonucu değiştirmez.
DAVA : Alacaklının A. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2003/1761 E. ve 9.7.2003 tarihli ihtiyati haciz kararına dayanarak takibi başlatmış olması sebebiyle İcra Mahkemesince yetki itirazının reddi yerinde ise de; TTK'nın 688/6. maddesi gereğince senedin tanzim yeri unsurunu taşımadığı, ayrıca TTK'nın 689/4. maddesi hükmü gereğince de tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı bir yer ismi de bulunmadığından, senet tanzim yeri ve ödeme yeri unsurunu ihtiva etmediğinden bono vasfında sayılamaz. Senette bulunması zorunlu olan tanzim yeri ve tanzim edenin adresi senet keşidecisi için geçerli olup TTK'nın 614. maddesi hükmüne göre, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi senetteki borçtan sorumlu olan avalistlerin adreslerinin senette yazılı olması hali yukarıda açıklanan zorunluluğu gidermez.
SONUÇ : Hal böyle olunca, asıl keşideci borçlu yönünden bono vasfında sayılmayan senedin avalist yönünden de bono vasfında sayılamayacağının kabulü gerekirken reddi isabetsizdir. T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/1293

K. 2001/4938

T. 25.6.2001

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Muhattap veya Keşidecinin İmzaları Dışında Poliçenin Ön Yüzüne Konan Her İmza Aval Beyanı Sayıldığı )

• SENETTEKİ KEFİL ŞAHİT İBARESİ ( Kefil Kelimesinin Sonradan Yazılmış Olduğunun Davacı Tarafından Kanıtlanamadığı Takdirde Bu İbare Avali İfade Edeceği )

• AVAL BEYANI ( Muhattap veya Keşidecinin İmzaları Dışında Poliçenin Ön Yüzüne Konan Her İmza Aval Beyanı Sayıldığı )

6762/m.613/3


ÖZET : Dava menfi tespit davasıdır. TTK.nun 613/3. maddesi uyarınca muhattap veya keşidecinin imzaları dışında poliçenin ön yüzüne konan her imza aval beyanı sayılır. Senetteki "kefil şahit" ibaresindeki kefil kelimesinin sonradan yazılmış olduğunun davacı tarafından kanıtlanamadığı takdirde bu ibare avali ifade eder ve aval veren lehine aval verilen gibi sorumlu olur.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı ile dava dışı Mustafa Gümüş arasında düzenlenen bonoyu şahit sıfatı ile imzaladıkları halde, davalının kendi aleyhlerine icra takibi yaptığını iddia ederek, borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının bonoyu şahit sıfatıyla imzaladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
TTK.nun 613/3. maddesi uyarınca muhattap veya keşidecinin imzaları dışında poliçenin ön yüzüne konan her imza aval beyanı sayılır. Senetteki "kefil şahit" ibaresindeki kefil kelimesinin sonradan yazılmış olduğunun davacı tarafından kanıtlanamadığı takdirde bu ibare avali ifade eder ve aval veren lehine aval verilen gibi sorumlu olur. O halde, mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.06.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/143

K. 1995/331

T. 19.1.1995

• BONOYA DAYALI TAKİP ( Aval Verenin Mesuliyeti )

• AVAL VERENİN SORUMLULUĞU

2004/m.167

6762/m.613,614

ÖZET : Muhatap ve keşidecenin imzaları dışında poliçenin yüzüne konan her imza aval şerhi sayılır ve aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesul olur.
DAVA: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine; bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye 2.1.1995 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: 1 - Borçlulardan A.`ya ödeme emri tebliğ edilmediğinden bu borçlunun henüz itiraz hakkı doğmamış olmakla, itirazının bu nedenle reddi gerekir.
2 - ( A.B. ) ve kooperatif hakkında verilen kararın temyiz incelemesinde:
Alacaklı ... Bankası tarafından borçlular hakkında yapılan takipte, borçlulara kambiyo senetlerine mahsus takiple ilgili 163 ödeme emri çıkarılıp tebliğ edilmiş, borçlular tarafından yasal süresinde merciye itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçesinde takip dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde bulunmadığı, kredi sözleşmesine dayalı bu takipte borcun takip konusu miktarda olmadığı, yaptıkları ödemelerin kooperatifin bir başka borcuna kaydırılarak temerrüt ve muacceliyetin ortaya çıktığı, borçluların iradesine uygun olmadan doldurulan bonolarla yapılan takibin ve istenen faizin yasaya uygun olmadığı ileri sürülmüş ve takibin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Takip dayanağı belge bono niteliğindedir, kredi sözleşmesinde yazılı miktar borçlulara ödenmiş ( kooperatif dışındaki ) taksitlendirilmiş vade farkı da eklenerek borç miktarı belirlendikten sonra sözleşmenin 5. maddesi gereğince borçlulardan takip konusu bono alınmıştır. Bu bono söleşmenin teminatı olarak alınmış değildir. Yapılan ödemeler düşüldükten sonra bakiye alacağın takip tarihinden itibaren sözleşmedeki faizi ile birlikte ( akdi faiz ) tahsili istenmiştir. Bu talepte yasaya aykırı bir cihet yoktur.
Kooperatifin itirazına gelince: İncelenen senet içeriğine göre kooperatifin durumu TTK.nun 613/3. maddesi gereğince aval verendir. Zira muhatap ve keşidecenin imzaları dışında poliçenin yüzüne konan her imza aval şerhi sayılır. İmzalayanların tanzim tarihi itibariyle kooperatifi temsil ve ilzama yetkili olmadıkları da iddia ve isbat edilmiş değildir.
TTK.nun 614/1. maddesi gereğince aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesul olur. Bu nedenle dayanak bono sebebiyle kooperatifin de itirazları yerinde bulunmamıştır. Bu sebeple borçluların itirazlarının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 19.1.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/7211

K. 2002/8470

T. 24.4.2002

• BONOYU KEŞİDECİYLE BİRLİKTE İMZALAYAN KİŞİLER ( Aval Veren Olarak Sorumlu Olmaları )

• AVAL VERENİN SORUMLULUĞU ( Bonoyu Keşideciyle Birlikte İmzalayan Kişiler )

• KEŞİDECİYLE BİRLİKTE BONOYU İMZALAYAN KİŞİLER ( Aval Veren Olarak Sorumlu Olmaları )

• KOOPERATİF KAŞESİ VE İSMİ BULUNAN BONOYU YETKİLİ KİŞİYLE BİRLİKTE İMZALAYAN KİŞİLER ( Aval Veren Olarak Sorumlu Olmaları )

6762/m.613/3


ÖZET : Takip dayanağı bononun keşideci kısmında kooperatif kaşesi ve ismi mevcut ise de birden fazla imza bulunduğu ve bu imzalar muterizler tarafından inkar edilmediğinden kooperatif yetkilileri dışında bonoyu imzalayan kişiler TTK. 613/3 maddesi uyarınca aval veren sıfatıyla sorumlu olurlar. Bu yüzden mercice bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklılar vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Takip dayanağı bononun keşideci kısmında kooperatif kaşesi ve ismi mevcut ise de birden fazla imza bulunduğu ve bu imzaların muterizler tarafından inkar edilmediği görülmektedir. Bu durumda kooperatif yetkilileri dışında bonoyu imzalayan kişiler TTK. 613/3 maddesi uyarınca aval veren sıfatıyla sorumlu olduklarından mercice bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde muteriz borçluların itirazlarının kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 24.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.