Mesajı Okuyun
Old 06-08-2011, 16:02   #6
mdelen82

 
Varsayılan

T.C.
DANIŞTAY
5. DAİRE
E. 2007/5572
K. 2007/6962
T. 17.12.2007
• VERGİ UYUŞMAZLIĞINA İLİŞKİN OLMAYAN KONULAR ( Vergi Dairesi Başkanlıklarının Hasım Konumunda Bulunamayacağı - Memurluğa Atanmaya İlişkin İşlemin İptali )
• İDARİ UYUŞMAZLIKLAR ( Memurluğa Atanmaya İlişkin İşlemin İptali - Vergi Dairesi Başkanlıklarının Davalı Taraf Olma Yetkisinin Bulunmadığı )
• HUSUMET ( Vergi Uyuşmazlığına İlişkin Olmayan Konularda Vergi Dairesi Başkanlıklarının Hasım Konumunda Bulunamayacağı )
• DAVANIN HASIM GÖSTERİLMEDEN VEYA YANLIŞ HASIM GÖSTERİLEREK AÇILMASI ( Dava Dilekçesinin Tespit Edilecek Gerçek Hasma Tebliğ Edileceği )
2577/m. 15/1-c
5345/m. 24
ÖZET : Davacının memurluğa atanmasına ilişkin dava konusu işlemin İstanbul Valiliği tarafından Maliye Bakanlığı işlemine dayanılarak kurulduğu; bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın, Maliye Bakanlığı yanında İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı husumetiyle incelenerek sonuçlandırıldığı anlaşılmakta olup; dava bir vergi uyuşmazlığına ilişkin olmadığından İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın davalı konumundan çıkarılması ve İstanbul Valiliği de davalı konumuna alınmak suretiyle davanın karara bağlanması gerekmektedir.

Bu durumda, davalı konumunda İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı değil, İstanbul Valiliği'nin olması gerektiğinden, İdare Mahkemesince davanın yanlış hasımla görülüp karara bağlanmasında usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.

İstemin Özeti : İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nce verilen 20.2.2007 günlü, E: 2005/2586, K:2007/417 sayılı kararın dilekçelerde yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: M. Emin Kaçar

Düşüncesi : Dava bir vergi uyuşmazlığına ilişkin olmadığından İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın davalı konumundan çıkarılması ve İstanbul Valiliği de davalı konumuna alınmak suretiyle davanın karara bağlanması gerektiğinden, husumetin yanlış idareye yöneltilmesi suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: İsa Yeğenoğlu

Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

KARAR : Vergi Denetmen Yardımcısı olan davacı, 24-25 Kasım 2004 tarihlerinde yapılan vergi denetmenliği yeterlik sınavında başarısız olması nedeniyle İstanbul Defterdarlığına memur olarak atanmasına ilişkin 1.4.2005 tarihli işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nin 20.2.2007 günlü, E:2005/2586, K:2007/417 sayılı kararıyla dava konusu işlem iptal edilmiştir.

Davalı idareler, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-c. maddesinde, davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğ edileceği hükme bağlanmıştır.

5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 24. maddesinde, "Vergi Dairesi Başkanlığı, yetki alanı içindeki mükellefi tespit etmek, vergi ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin tarh, tahakkuk, tahsil, terkin, tecil, iade, ödeme, muhasebe ve benzeri işlemleri yapmak, bu işlemler ile diğer işlemlerinden dolayı idari yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak, gerektiğinde temyiz ve tashihi karar talebinde bulunmak, yargı kararlarının uygulanması işlemlerini yürütmek, vergi uygulamalarını geliştirmek ve iyileştirmek, mükelleflere kanunların uygulanması ile ilgili görüş bildirmek, mükellefi hakları konusunda bilgilendirmek ve uygulamalarında mükellef haklarını gözetmek, mükellef hizmetleri ile bilgi işlem, istatistik, bilgi toplama, eğitim, satın alma, kiralama, vergi inceleme ve denetimi, uzlaşma, takdir ve benzeri görevleri ve işlemleri yürütmekle görevli ve yetkilidir." denilmekte olup; vergi dairesi başkanlıklarına bu hükümle verilen yetkinin sadece vergilendirme ile ilgili konulardan oluştuğu, dolayısıyla bir davanın tarafı olma yetkisinin vergiden kaynaklanan uyuşmazlıklara ait davaların takip yetkisi ile ilgili olduğu, vergi uyuşmazlıkları dışındaki idari uyuşmazlıklarda ise davalı taraf olma yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Davacının memurluğa atanmasına ilişkin 1.4.2005 tarihli dava konusu işlemin İstanbul Valiliği tarafından Maliye Bakanlığı işlemine dayanılarak kurulduğu; bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın, Maliye Bakanlığı yanında İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı husumetiyle incelenerek sonuçlandırıldığı anlaşılmakta olup; dava bir vergi uyuşmazlığına ilişkin olmadığından İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın davalı konumundan çıkarılması ve İstanbul Valiliği de davalı konumuna alınmak suretiyle davanın karara bağlanması gerekmektedir.

Bu durumda, davalı konumunda İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı değil, İstanbul Valiliği'nin olması gerektiğinden, İdare Mahkemesince davanın yanlış hasımla görülüp karara bağlanmasında usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nce verilen 20.2.2007 günlü, E:2005/2586, K:2007/417 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/c. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 17.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

av. muhsin ve saim bey bu karar kafamı karıştırdı.