Mesajı Okuyun
Old 04-11-2009, 08:59   #7
Av. Taner BAŞ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No.
2006/16736
Karar No.
2007/5182
Tarihi
29.03.2007

İLGİLİ MEVZUAT
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/166

KAVRAMLAR
BOŞANMA
KUSURSUZ EŞ
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI

ÖZET
TÜRK MEDENİ KANUNUNUN 166. MADDESİ HÜKMÜNÜ TAMAMEN KUSURLU EŞİN DE DAVA AÇABİLECEĞİ VE YARARINA BOŞANMA HÜKMÜ ELDE EDEBİLECEĞİ BİÇİMİNDE YORUMLAMAMAK VE DEĞERLENDİRMEMEK GEREKMEKTEDİR. ÇÜNKÜ BÖYLE BİR DÜŞÜNCE, KİMSENİN KENDİ EYLEMİNE VE TAMAMEN KENDİ KUSURUNA DAYANARAK BİR HAK ELDE EDEMEYECEĞİ YÖNÜNDEKİ TEMEL HUKUK İLKESİNE AYKIRI DÜŞER. MEVCUT OLAYLARA GÖRE EVLİLİK BİRLİĞİNİN, DEVAMI EŞLERDEN BEKLENMEYECEK DERECEDE, TEMELİNDEN SARSILDIĞI KUŞKUSUZDUR. NE VAR Kİ BU SONUCA ULAŞILMASI TAMAMEN DAVACININ TUTUM VE DAVRANIŞLARINDAN KAYNAKLANMIŞ OLUP, DAVALIYA ATFI MÜMKÜN HİÇBİR KUSUR GERÇEKLEŞMEMİŞTİR. BU DURUMDA AÇIKLANAN NEDENLE İSTEĞİN REDDİ GEREKİRKEN YASA HÜKÜMLERİNİN YORUMUNDA YANILGIYA DÜŞÜLEREK BOŞANMAYA KARAR VERİLMESİ USUL VE KANUNA AYKIRIDIR

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı tanık beyanlarında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir. Boşanmaya neden olan olaylarda güven sarsıcı davranışlar içerisine giren, karısını babasının evine götürüp bırakan, birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı koca tam kusurludur.
Türk Medeni Kanununun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada madem ki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. ( TMK.md. 166/2 )
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.