Mesajı Okuyun
Old 03-11-2008, 16:08   #2
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

ilki için;
YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/10805

K. 2004/11174

T. 18.10.2004

• NAFAKA TALEBİ ( Öğrenimini Sürdüren Reşit Çocuk - Önceki Davada Hükmedilen Nafakanın Artırılması İstenilmişse De Dava Dilekçesi İçeriğine Göre Davacının Asıl İstemi Yardım Nafakası Mahiyetinde Olduğu )

• NAFAKANIN ARTTIRILMASI ( Öğrenimini Sürdüren Reşit Çocuk - Önceki Davada Hükmedilen Nafakanın Artırılması İstenilmişse De Dava Dilekçesi İçeriğine Göre Davacının Asıl İstemi Yardım Nafakası Mahiyetinde Olduğu )

• YARDIM NAFAKASI ( Öğrenimini Sürdüren Reşit Çocuğun Nafakanın Arttırılması Talebi - Davacının Nafakayı Yanlış Nitelendirmesi Talebin Esasını Değiştirmediği )

4721/m.328/2,364

ÖZET : Davacının lisede okuduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, öğrenimini sürdüren reşit olan çocuğun TMK.nun 328/2 ve 364. maddeleri gereğince nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır.
Dava dilekçesinde, her ne kadar "önceki davada hükmedilen nafakanın artırılması" istenilmişse de; dava dilekçesi içeriğine göre, davacının asıl istemi; yardım nafakası mahiyetindedir. Davacının, nafakayı yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez.O halde, mahkemece; davanın ( yardım nafakası ) niteliği gözetilerek, inceleme ve araştırma yapılıp, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin reşit olmadan önce açılan davada lehine aylık 150.000.000 lira nafakaya hükmedildiğini, 16.10.2000 tarihinden bu güne kadar geçen zaman içerisinde müvekkilinin büyüyüp genç kız olduğunu, çok kısa bir zaman sonra da Lise'li olacağını, dolayısıyla ihtiyaçlarının ve giderlerinin arttığını iddia ederek, daha evvel takdir edilen nafakanın 450.000.000-TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; aradan geçen iki yıl zarfında ülkenin içinde bulunduğu kriz şartlarının herkesi olduğu gibi müvekkili ve ortağı bulunduğu şirketi de olumsuz etkilediğini, müvekkilinin dava dışı kişilere de nafaka ödemesi nedeniyle nafaka ödemekte oldukça zorlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; "davacı asilin sosyal ve ekonomik durum araştırmasında lise birinci sınıf öğrencisi olduğu rapor edilmiş, ancak dosyada bu konuda bir öğrenci belgesine rastlanmamıştır. 20 yaşında bulunan bir genç kızın halen lise birinci sınıf öğrencisi olması düşündürücüdür. ..Bu durum aleyhine hakkın kötüye kullanılması olarak düşünülmüş bu nedenle davacının nafakanın artırılması talebi inandırıcı ve yerinde görülmemiştir" gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK.nun 328/2. maddesinde; "Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. " Aynı yasanın 364/1. maddesinde de; Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. " düzenlemesi yer almaktadır.
Davacının lisede okuduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, öğrenimini sürdüren reşit olan çocuğun TMK.nun 328/2 ve 364. maddeleri gereğince nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır.
Dava dilekçesinde, her ne kadar "önceki davada hükmedilen nafakanın artırılması" istenilmişse de; dava dilekçesi içeriğine göre, davacının asıl istemi; yardım nafakası mahiyetindedir. Davacının, nafakayı yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez.
O halde, mahkemece; davanın ( yardım nafakası ) niteliği gözetilerek, inceleme ve araştırma yapılıp, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde red kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.