Mesajı Okuyun
Old 24-04-2009, 11:30   #69
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Sayın Saim

Yerinde hatırlatmanız için teşekkür ederim. Ben de konuyu belli bir davadan bağımsız olarak tartışmaktan yanayım ve öyle yapıyorum. Benim muhatabım söz konusu davadaki avukatlar değil, Sayın Adli Tip'tir. Çünkü avukatın duruşmaya cübbesiz girmesinin yanlış olduğunu kabul etmeyen kişi, sudan bahaneleri mazeret gösteren, Sayın Adli Tip'tir.

Mesajlarımda örnek haberlere yer vermemin nedeni avukatların yanlışlıkları nedeniyle avukatlara gösterilen tepkinin beni yaralamasıdır. İstiyorum ki avukatlar yanlış yapmasın ve tepki almasın.

Bu haberlere yol açacak davranışların yanlış olacağı hususunda ısrarla yazmak zorunda kalmamın nedeni de yanlışlığın Sayın Adli Tip tarafından reddedilmesidir. Sudan bahaneler avukatın özen borcunu ortadan kaldırmaz. Avukatlık ne kadar önemliyse avukat da o kadar özenli olmalıdır.

Duruşmada zor durumda bir avukat gördüğümde ben kendimi zor durumda kalmış gibi hissediyorum. Gazetede bir avukat hakkında yazılmış kötü bir haber beni üzüyor. Sayın Adli Tip de üzülmeli. Üzülmemek için yapılması gereken şey Kanun'a uymaktan ibarettir.

Saygılarımla

Sayın Konyalı,
Sayın Adli Tip cübbe giyilmesi konusundaki görüşlerini açıklarken, duruşmaya cübbesiz girmenin doğru/normal/yasal olduğunu savunmamış, sizin deyiminizle "sudan bahaneleri" mazeret göstermemiştir.
Tam tersine, konuya ilişkin yasal dayanağı aramış, "duruşmaya cübbesiz girmenin/girmek istemenin yaptırımı nedir?" diye sormuştur.
Gösterilen yasal dayanaklara bir bakalım:
Avukatlık Kanunu'nun 34. maddesi "Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler." demekte, aynı yasanın 49.maddesi ise "Avukatlar, mahkemelere, Türkiye Barolar Birliğinin belirteceği resmî kılıkla çıkmak zorundadırlar." düzenlemesini getirmektedir. Sözü edilen "resmi kılık" konusunda kimse bir şey yazmamış ama TBB'nin avukatın resmi kılığına ilişkin düzenlemesi ŞURADA görülebilecek olan 01.01.1975 tarihli Avukatların Resmi Kılık Yönergesi'dir. Bu yönergenin "Yürürlük" başlıklı 9.maddesi "Bu yönergede belirtilen yeni resmi kılık, 1.1.1975 tarihinde bütün avukatlar tarafından giyilmiş olacaktır. Bu tarihten sonra, yeni resmi kılığı olmayan avukatlar, mahkemelerde görev yapamaz ve duruşmalara alınmazlar." şeklindedir. Dolayısıyla cübbesiz duruşmalara girememe kuralının yasal dayanağı Avukatlık Kanunu'nun yukarıda sözedilen maddeleri ile birlikte bu yönergedir. Adli Tip'in sorduğu yaptırım da yönergede belirtilmiştir.
Yukarıda ben de bir örnek vererek sordum, "bu kuralın istisnaları olamaz mı?" diye. Elbette olur. Gecenin 03'ünde evinizden çağrılıp sorguya gittiğinizde yanınızda cübbe olmayabilir. Deprem nedeniyle adliye yıkılmış, hakimin bile üzerinde cübbesi bulunmayabilir. Örnekleri artırmak olası. Şüphelinin bir dakika bile fazla gözaltında kalıp kalmayacağı hususu, cübbe konusundan çok daha önemlidir. Şüphelinin, bir avukatın hukuksal yardımından yararlanma hakkı, cübbe konusundaki usul kurallarına feda edilemez. Burada önemli olan, adil yargılanma hakkıdır. Bu hakkın gerektirdiği ölçüde, somut olayın özelliklerine göre, hakim, savcı ve avukat duruşmada cübbesiz görev yapabilirler.
Bu arada, basının avukatlar hakkında olur olmaz birşeyler yazması için avukatların hata yapmasını bile beklemediklerini, hukukla ilgili hemen hemen her haberde ciddi yanlışlar yapıldığını, basının avukatlara bakış açısının toplumun genelinden farklı olmadığını belirtmeme gerek yok sanırım.
Saygılarımla.