Mesajı Okuyun
Old 20-01-2004, 12:41   #11
sbudak

 
Mesaj

Sayın Cumok heyecanlı bir yazı yazmışsınız. Öncelikle şunu belirtmem gerek ki sizin kişiliğinize ve düşüncelerinizin değerine ilişkin bir şey söylediğim yok. Burada kimsenin diğerinin kişiliğini tartışmaya hakkı yok. Kişileri değil fikirleri, söyleyeni değil söyleneni konuşup tartışıyoruz. Bunun altını çizmek isterim. Söylediklerimi kişiliğinize yönelik olarak anlamanıza meydan verecek bir ifadede bulunmuş değilim. Ancak elbette söyledikleriniz üzerinde konuşup kendimce değerlendirme hakkım mevcut. Konuya bu şekilde bakarsanız sevinirim.

Nasıl vekil istemediğiniz yönünde söylediklerinize ise katılmamak mümkün değil. Hiç kimse bahsettiğiniz tarzda bir milletvekili görmek istemiyor. Ben de zaten aman vekilleri eleştirmeyelim, onlar hatasızdır, bırakalım istediklerini yapsınlar demiyorum.

Milletvekili dokunulmazlıkları (daha geniş ifadeyle Parlamenter Muafiyeti) üzerine ilkesel bazda konuşuyoruz. Hukuk sistemimizdeki mevcut haliyle ‘dokunulmazlıklar’ ve özelde ‘Milletvekili Dokunulmazlıları’ ve bu ‘dokunulmazlıkların milletvekilinin sağlıklı görev yapabilmesi ve demokrasi açısından değeri’, kişisel fikrimize göre ‘olması gereken hali’ni konuşuyoruz yada konuşmayı arzuluyorum. Oysa verdiğiniz örnekler dokunulmazlıkların bu bağlamdaki boyutuyla ilgili olmaktan çok şahsi ve olmasını istemediğimiz, dokunulmazlıkların niçin olması ve hangi boyutta olması gerektiğini ortaya koyan tarzdan uzak örnekler. Örnek vermek konuyu somutlaştırmak açısından önemli ama ilkesel boyutta değerlendirme yapmadan sadece yaşanmış kötü olayları anımsatmış ve böyle vekil istemiyorum demişsiniz. İstemediğinizi söylediğiniz olaylar konusunda haklısınız. Önce genel olarak ilke düzeyinde konuştuktan sonra örnek vermek daha isabetli olur. Çünkü dediğim gibi ben konunun ilkesel ve hukuki boyutuyla ilgileniyorum.

Alıntı:
Basın bir çoğunun yaptığı gibi yalakalık mı yapmalı, ne derlerse, ne yaparlarsa alkş mı tutmalı? Böyle olursa her yer güllük gülistanlık mı olacak? Ben düşünebilen bir insanım üstadım, birilerinin beni yönlendirmesine gerek yok, buna gereksinimim de yok
Basın ve basının yönlendirmesi konusunda söylediklerinizin benim söylediklerimle hiç ilgisi yok sayın Cumok. Hemen ilk söylediğinizle başlayayım. Basın (sizin tabirinizle) yalakalık yapsın anlamını söylediğimden nasıl çıkardınız? Basını yönetenler ‘bilinçli olarak’ parlamentoyu yıpratacak yayın yapıyorlar diyorum. Bunu hangi amaçla yapıyorlar uzun uzun onun üzerinde konuşacak değilim. Basın zaten çıkarı gerektirdiğinde yalakalık yapmasını da çok iyi biliyor. Basın olaylara tanıklık yapmalı, bunun dışına taşmamalı. Türkiye’deki basının böyle olduğunu iddia etmeyeceksiniz sanırım. Konumuz basının nitelikleri olmadığı için bunun üzerine fazla bir şey söylemiyorum. İkinci cümlenize gelirsek, basının yoğun bir şekilde işlediği kasıtlı haberlerden ve yaptığı yorumlardan her insan az çok etkilenir. Bu da normal bir şey. Ben de herkes gibi etkileniyorum, siz de etkilenebilirsiniz. Bunda alınganlık gösterecek bir durum yok. Önemli olan bu etkilenmelerin aşırı olmaması. Aşırı olmamaktan kasdım, kişinin, basının tanıklık etme misyonunun ötesine geçip yorum yaptığının fakında olması ve bu yorumları sebepleri ve sonuçlarıyla birlikte sorgulayabilecek bilinç seviyesini korumasıdır. Sadece yönlendirilmeye ihtiyacı olan etkilenir diyebilir misiniz? Böyle bakılabilir mi?

Basın ve yayınlar konusundaki söylediklerim benim tespitlerim. Değerlendirirsiniz, katılırsınız veya katılmazsınız. Onun dışında yine söylediklerim tabi ki kişisel görüşlerim. Sizin de belirttiğiniz gibi ben sizin fikirlerinize, siz de benim fikirlerime katılmak zorunda değilsiniz.

Alıntı:
Şu basına çok fazla takılmışsınız siz.
Sayın Cumok benim de size tavsiyem siz de basına ve yanlış yaptığına inandığınız konulara fazlaca takılın. Takılın ki yanlışlar defalarca söylensin ve bir şeyler değişsin.

Alıntı:
Bundan kendinizi kurtarın önce, bir yerlere suç yükleyerek, diğer tarafı koruyarak hiçbir yere varılamaz.
Sayın Cumok burada söylediğinizin "yine bir yanlış bir çıkarım" olduğunu ve içeriğini konuşmayıp sadece size bir soru sormak istiyorum. Acaba 12 yıl bulunduğunuz yurtdışında da insanların tartışma seviyesi bizdeki gibi miydi?