Mesajı Okuyun
Old 15-01-2021, 11:53   #3
Av.YALCINHUKUK

 
Varsayılan

Anlattığınız olayın bir benzeri ile karşılaştım ancak bendeki dosyada emekli aylığı bağlanmış ve müvekkil yıllarca maaş almıştı. Sonra SGK müfettişlerince yapılan inceleme sonucu maaşı kesilmiş ve geri istenmişti. Aşağıda SGk aleyhine açmış olduğum dava dilekçesinin bir kısmını yardımı olur ümidiyle paylaşıyorum...

""Müvekkil... TİC. LTD. ŞTİ.'nde hiç çalışmadığı ve tanımadığı için bir yanlışlık olduğu düşüncesi ile davalı kurumdan bilgi almış ancak işlemin doğru olduğu söylenmiştir. Bunun üzerine müvekkil geçmişte işyerinde beraber çalıştığı kişiler ile konuşunca benzer şekilde bir çok kişinin mağdur edildiğini, şirketin kendi bünyesindeki bazı işçileri başka şirket üzerinden SGK' ya bildirdiği, hatta bazen hiç bildirmediğini, şirket ile... TİC. LTD. ŞTİ.' nin tanıdık kişilerce yönetildiği bilgisine ulaşmıştır. Bu şekilde müvekkil de çalıştığı dönemde işveren tarafından sigorta girişinin yapıldığını ve sigorta primlerinin ödendiğini haklı olarak düşünmekte iken
, hiç haberi olmaksızın başka bir şirkette çalışıyor gösterilerek mağdur edilmiştir. Şirketin bu hareketleri nedeniyle müvekkilimin emeklilik hakkı elinden alınmış ve ciddi ekonomik zarara uğramıştır.

6- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun yersiz ödemelerin geri alınmasını düzenleyen 96. maddesinde " Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır" hükmü yer almıştır.

Ancak bu madde kapsamında değerlendirilebilecek, müvekkilin her hangi bir kusur veya kastının bulunmadığı açıktır.Müvekkilin, davalı şirketin kendisini başka bir şirkette çalışıyor gibi gösterdiğinden haberi olmamıştır.Dolayısıyla müvekkilin iyi niyeti mevcuttur.

8- Nitekim Yargıtay kararlarında da iyi niyetli olan kişinin geri ödeme sorumluluğu olmadığı açıkça ortaya konulmuştur.

-"...yapılacak araştırma ve inceleme ile yersiz ödemenin davacı sigortalının kasıtlı ve kusurlu davranışından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, diğer bir anlatımla sebepsiz zenginleşmede iyiniyetli olup olmadığının tespiti; diğer yandan bu yersiz ödemenin davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun hatalı işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının da tespiti ile varsa davacının iade ile yükümlü olduğu miktar belirlendikten sonra bu miktarın mahsubu; varılacak sonuca göre de iade yükümünün kapsamı konusunda bir karar verilmesi gerekir" (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas : 2011/21-402, Karar : 2011/472, Tarih : 06.07.2011).

-"Bir kimse kendi kusuru olmaksızın sosyal güvenliğe sahip olduktan sonra, sosyal güvenliğe tabi olmanın koşulları oluşmadığından sözedilerek sosyal güvenceden yoksun bırakılamaz. Kaldı ki davalı Kurumun uzunca süre davacının ödediği primleri kullanıp davacıya sosyal güvenlik yönünden ümit verdikten sonra sigortalılığı iptal etmeside Medeni Kanunun 2. maddesinde öngörülen afaki iyiniyet kuralı ile bağdaşmayacaktır. Ancak oda kaydındaki usulsüzlüğün davacının katılımı ile yapılmış olması halinde hiç kimse kendi kusurundan yararlanamayacağına ilişkin genel hukuk kuralı gereğince davacının usulsüz oda kaydına dayanarak hak elde etmeside mümkün değildir" (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/21-369 E.N , 2010/391 K.N.).

..."bir çok Yargıtay kararında da anlatımını bulduğu üzere, iyi niyetle zenginleşen kimse zenginleşmenin geri verilmesinden ötürü, zenginleşme hiç olmasaydı bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşürülemez. Yaşam deneyimlerine göre, davacı günümüzün koşullarına göre, günü gününe ve kıtı kıtına yaşayan kimse olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, özellikle yanlış ödemelerin geri alınması durumunda, zenginleşme hiç olmasaydı, davacı bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşeceği açık seçiktir" (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1991/10-576 K. 1992/76 T. 12.2.1992)"""