Mesajı Okuyun
Old 24-03-2010, 01:03   #6
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan Ptt, Kargo TaŞimaciliĞi, İlİŞkİ, TÜketİcİ Mevzuati 4077 Sayili Yasa

Alıntı:
Yazan Av. Doğan Bekiroğlu
Muvekkilim Hac Görevi için Arabistan'a gittiğinde PTT'ye bağlı Diyanet Kargo ile bir kısım hediyelik eşyalarını Türkiye'ye göndermiştir.Ancak gönderilen eşyalar müvekkilime ulaşmamış ve müvekkilimin yapmış olduğu başvuru neticesinde kolinin zayi olduğu yazılı olarak bildirilmiştir.Bunun üzerine PTT'ye dava açmak düşüncesindeyiz , ancak söz konusu davanın adli yargı da mı idari yargı da mı açılacağına net olarak karar verememiş durumdayım.Yardım ederseniz sevinirim.Saygılarımla
sayın meslektaşım, sorununuz, adli yargı yerlerince çözümü gerektiren bir sorun olduğu doğrudur. Zira idari iş ya da işlemin olmadığı çok açık ortada. Şimdi meseleyi adli yargı bakımından ele alalım ve biraz daha ileri gidelim.
PTT işletmesi, vatandaşa posta ve kargo hizmeti veririken ticari esaslara göre çalışmaktadır. Kurumun kamu tüzel kişiliği devam eder iken yaptığı işin mahiyeti de yine aynı idi. Özelleşmekle verdiği hizmetin hukuki niteliğinde de bir değişiklik olmamıştır. PTT nin posta veya kargo gönderilerini iletmesi, emanet ve taşımacılıkla ilgili Borçlar Kanundan ileri gelen ve bu yasalar nedeniyle de sorumlulukları olan bir hizmet aktinin sonucudur. PTT, nesne taşımaktadır. Bu özel hukuk ilişkisidir. Ancak Borçlar Kanunu'na göre daha özel bir yasal düzenleme vardır. Zira vatandaş, kargosunun bir yerden bir yere taşınmasını talep eder iken tüketici, hizmet tüketen konumundadır. Dolayısıyla ilişki Borçlar yasasına nazaran daha özel olan 4077 sayılı yasa kapsamına girmektedir.
4077 sayılı yasanın amacı düzenleyen 1. kapsamı düzenleyen 2. tanımları düzenleyen 3. ve ayıplı mal ve hizmeti düzenleyen 4. maddelerine bakmanızı öneririm.
AMAÇ
Madde 1 - Bu Kanunun amacı, (...) kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.
KAPSAM
Madde 2 - Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.
TANIMLAR
Madde 3 -
Bu Kanunun uygulamasında;
...........
d) Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti,
e) Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,
f) Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri,
g) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri,
h) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi,

AYIPLI HİZMET
Madde 4/A -
Sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarında veya standardında veya teknik kuralında tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler, ayıplı hizmet olarak kabul edilir.
Tüketici, hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde bu ayıbı sağlayıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, sözleşmeden dönme, hizmetin yeniden görülmesi veya ayıp oranında bedel indirimi haklarına sahiptir. Tüketicinin sözleşmeyi sona erdirmesi, durumun gereği olarak haklı görülemiyorsa, bedelden indirim ile yetinilir. Tüketici, bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 4 üncü maddede belirtilen şartlar çerçevesinde tazminat da isteyebilir. Sağlayıcı, tüketicinin seçtiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Sağlayıcı, bayi, acente ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Daha uzun bir süre için garanti verilmemiş ise, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile ayıplı hizmetten dolayı yapılacak talepler hizmetin ifasından itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak, sunulan hizmetin ayıbı, tüketiciden sağlayıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.
Ayıplı hizmetin neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek edinilen hizmetler hakkında yukarıdaki hükümler uygulanmaz.
Bu hükümler, hizmet sağlamaya ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanır.

Sayın meslektaşım, henüz ülkemizde çok bakir olan tüketici mevzuatının uygalama alanı, yukarıda aktarılan yasa hükümlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere oldukça geniş bir alanı oluşturmaktadır.

4077 sayılı yasa kapsamında ele alınması gereken bir mevzuuyu genel mahkemelerde ele alırsanız sonuç size ya da müvekkilinize zarar verebilir. Görevsizlikten Ret ile sonuçlanma ihtimali son derece doğal olur. Burada Tüketici mahkemelerinin şikayet tarihi itibari ile görev sınırını tespit edip zararın görev sınırının altında mı üzerinde mi gerçekleştiğini tespit etmeniz ve buna göre ya Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ya da Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi görev sınırları içinde kalıyor diye tercih yapıp dava ya da şikayetinizi niza konusu etmeniz gerekir. Şikayet ya da davanızda ayıplı hizmet nedeniyle eşya bedellerini ve zararınızı talep edeceksiniz. Aynen ifa mümkün olmaz ise nakten tazmin isteyeceksiniz. Kanaatlerimizi pylaşmış olduk. Yararlı olması dileklerimle selam ve saygılar...