Mesajı Okuyun
Old 05-10-2013, 11:31   #6
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan Davanın devam etmesi gerekir...

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Üyeler,


Dün İstanbul’un uzak bir ilçesindeki mahkemede duruşmam vardı. İstanbul Adliyesi’nde de duruşmalarım olduğu için, dosyayı bir meslektaşıma emanet ettim. Meslektaş, duruşmaya yetişememiş.

Duruşma yapılmış, davalı vekili gelmiş. Duruşma zaptını aynen aktarıyorum:


Herkesin malumu olduğu üzere, davalı vekili duruşmada “davayı takip etmediğini” beyan etseydi, HMK 150 inci madde gereğince dava müracaata bırakılacaktı. Ancak mahkeme hakimi muhtemelen “davayı takip edip, etmeyeceklerini” sormasına rağmen, davalı vekilinin vaki beyanı üzerine, yukarıdaki ara kararı oluşturulmuştur.

Zaptı okuyunca, duruşmadaki konuşmaları hayal ettim. Hakim,

- Davacı taraf gelmedi, mazereti de yok. Ne diyorsunuz avukat hanım?
- Mazereti yoksa mazerete beyanda bulunamam. Ne yapsak, bilmem ki?

Şeklinde bir sohbetten sonra, yukarıdaki ara karar oluşturuldu, sanırım.

Biz ara kararı görünce, “meslektaşımız centilmenlik yapıp, davayı düşürmemiş; hemen telefon edip teşekkür edeyim” diye düşünüp, telefonu çevirdik. İşte aramızdaki diyalog:

Ben: Sayın Meslektaşım, davayı müracaata bırakmadığınız için öncelikle teşekkür ederim. Ama ara karar tuhafıma gitti. “Mazeretli” kabul etseydiniz daha pratik olmaz mıydı?

O: Ama mazeretiniz yoktu ki?

B: Arkadaş duruşmaya girmek istemiş ama yetişememiş. O nedenle mazeret dilekçesi vermedik. Siz de “davayı takip etmiyorum” demeyince, biz sizin meslektaş dayanışması gereğince, bizi “mazeretli” saymaya çalıştığınızı düşünüp, teşekkür etmek için aramıştım.

O: Yooo! Bir haftalık süre içinde “davaya devam edip etmeyeceğimizi” beyan edeceğiz.

B: Nasıl yani? Ben 11.10.2013 günlü duruşmaya gelirsem ve siz davayı takip etmeyeceğinizi beyan ederseniz, dava müracaata mı, kalacak?

O: Evet, aynen öyle olacak?

B: İyi ama siz zaten davaya devam etmiş oldunuz. Davayı müracaata bırakmamışsınız. Neyse, ben size boş yere ettiğim teşekkürümü geri alıyorum ve iyi günler diliyorum”

Şimdi, sizlerden aşağıdaki sorulara ilişkin görüş almak istiyorum.

1- Davalı vekili bizim katılmadığımız duruşmada “davayı takip etmeyeceğini” bildirmeyip, süre istediğine göre, davaya devam iradesini göstermiş olmuyor mu?

2- Ara karardaki 1 haftalık süre içinde “davayı takip etmeyeceklerini” yazılı olarak beyan ederlerse, 11.10.2013 tarihinde yapılacak ve bizim de katılacağımız duruşma ne olacak? Hakim duruşmada neye karar verecek/vermeli?

3- Hakimin oluşturduğu bu karar HMK’ya uygun mu?

Şimdiden teşekkürler.



--Davalı vekilinin, davacı tarafın katılmadığı duruşmada, davayı takip edip etmeyeceği konusunda müvekkili ile görüşüp daha sonra beyanda bulunmayı talep etmesi ilk bakışta makul bir talep gibi gözükse de, bu konuda davalı vekilinin süre talep etmiş olması ve mahkemece bu talebin kabulü ile yeni bir duruşma gününün tayin edilmiş olması, açıkça, davanın devam ettiği anlamına gelmektedir. Davalı vekilinin ya da davalı tarafın davayı takip edip etmemekle ilgili esas iradeleri henüz belirli olmasa bile, yeni duruşma günü verilmesini talep etmeleri, yeni duruşma gününün verilmiş olması, zımni anlamda davaya devam etme iradesini göstermektedir.

--Madde metninde “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” denilmektedir. Bu bildirmenin ne zaman yapılacağını kanunun açıkça yazmamış olması, davalı tarafa daha sonra bildirme hakkı vermemelidir. “Duruşmaya gelip de davayı takip etmeyeceğini bildirmek ”ten anlaşılması gereken, “o” duruşmadır kanaatindeyim. Dolayısı ile davalı vekili, davayı takip etmeyeceğini, o duruşma beyan etmeli, bildirmelidir.

--Davalı taraf, ara karardaki 1 haftalık süre içinde “davayı takip etmeyeceklerini” yazılı olarak beyan etse bile, davacı tarafın da katıldığı müteakip celsede, hâkim, davalı vekilinin bu beyanı ile geriye dönük bir “dosyanın işlemden kaldırılması kararı” veremez. Davacı vekilinin de hazır bulunduğu bu celsede, hâkim nasıl “davacı tarafça takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına” şeklinde karar verebilecektir? (Davacı vekilinin yüzüne karşı!). Davacı taraf zaten bu duruşmada hazırdır. Bir önceki celse verilebilecek olan işlemden kaldırılma kararı, davalı vekilinin beyanı doğrultusunda verilemedi ise, davacı tarafın hazır olduğu takip eden celsede bu karar hiç verilemez. İşlemden kaldırma kararı, davacı tarafın katılmadığı duruşmada verilebilmelidir. Geriye dönük olarak işlemden kaldırma kararı verilemeyeceği ve yargılamanın devam etmesi gerektiği kanaatindeyim.


--Bu konuda yol gösterici olabilecek iki Yargıtay kararı :

--Yargıtay 21. H.D. 2010/4481 E. 2010/5795 K. 13.05.2010 Tarih:

Dava: Davacı, idari para cezasını içeren ödeme emrinin iptal edilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.

Karar: Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. Y. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava, … günlü … TL’lik ödeme emrinin, davacı şirketin cezai sorumluluğu bulunmadığı sebebiyle iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

H.U.M.K.’nun 409. maddesinin 1. fıkrası gereğince, <Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.> Aynı maddenin 5. fıkrası gereğince, <İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içerisinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.>, son fıkrası uyarınca da, <Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi durumda beşinci fıkra hükmü uygulanır.> Bu fıkrada ilk yenilemeden sonra bir defa denildiği için, bir dava iki defa takipsiz bırakılabilir(işlemden kaldırılabilir) ve iki defa yenilenebilir. Buna göre, bir davanın ikinci defa takipsiz bırakılması halinde mahkeme dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermelidir. (davanın açılmamış sayılmasına karar veremez). Böyle bir dava, ikinci (ve son defa) yenilenebilir. Ancak ikinci yenilemeden sonra davanın tekrar (üçüncü defa) takipsiz bırakılması halinde, (dosyanın işlemden kaldırılmasına değil)davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden, ilk duruşmanın 28.08.2008 gününde yapıldığı, duruşmaya davacının dava dilekçesi 02.05.2008 gününde tebliğ edilmesine rağmen gelmediği, davalı Kurum'un duruşmaya katıldığı, mahkemece davacı vekiline çıkarılan tebligatın adres eksik yazıldığı için yanlış yere gönderildiği ve iade edildiği belirtilerek davacıya yeniden davetiye çıkarılmasına karar verildiği, duruşmada davalı Kurum vekilinin davayı takip etmediğini belirtmeyerek cevap dilekçesini aynen tekrar ettiğini bildirdiği, mahkemece de davalının davayı takip edip etmeyeceğinin sorulmadığı, 18.12.2008 gününde ikinci duruşmanın yapıldığı, bu duruşmanın, birinci duruşmadan sonra 3 aylık süre geçtikten sonra yapıldığı, duruşmaya davacı ve davalının katıldığı, 07.04.2009 gününde üçüncü duruşmanın yapıldığı, 16.07.2009 gününde 4. duruşmanın yapıldığı, davacının duruşmaya gelmediği, davalının da davayı takip etmeyeceğini bildirmesi üzerine dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının 16.07.2009 gününde yenileme dilekçesi verdiği, aynı tarih tensip zaptı yapılarak duruşma yapıldığı, duruşmada 28.08.2008 günlü birinci duruşmada davacıya tebliğ yapılamadığı sebebiyle davacı tarafa yeniden tebligat çıkarılmasına karar verilmiş ise de bunun seri dosyalardan kaynaklanan bir hata olduğu, 28.08.2008 günlü oturum için davacı vekiline usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği, bu oturuma davacı ve vekilinin mazeretsiz olarak katılmadığı için davanın yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği ve 3 aylık süre içerisinde bir yenileme talebi bulunmadığının anlaşıldığının mahkemece belirtildiği, davacı vekiline bu durum ile ilgili beyan için süre verildiği, 08.12.2009 gününde bir önceki celsede belirtilen açıklamalara göre davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece 28.08.2008 günlü ilk oturumda davacı ve vekili mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemiş iseler de, davalı Kurum vekilinin duruşmaya geldiği ve davayı takip etmeyeceğine dair beyanda bulunmadığı gibi davanın esasına yönelik cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ettiğini bildirerek davayı takip etmeye yönelik hareket ettiği, mahkemece de davalı Kurum vekiline davayı takip edip etmeyeceği sorulmadığından HUMK'nun 409. maddesindeki şartlar oluşmadığı durumda belirtilen maddedeki şartların oluştuğundan bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 13.05.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


--Yargıtay 2. H.D. 2010/4924 E. 2011/6182 K. 07.04.2011 Tarih :
1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2) Davacı kadın boşanma dava dilekçesinde ziynetlerinin iadesini olmadığı takdirde bedelinin tahsilini talep etmiş ve bu istekle ilgili nispi harcı da yatırmıştır. Son duruşmada bu talebini atiye terk ettiğini beyan etmiş, davalı ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece altın ve takılarla ilgili talep atiye terk edildiğinden esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş, davalı hükmün bu bölümünü ziynetler yönünden temyiz etmiştir.

Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. (H.U.M.K. madde 76) Davacının son oturumdaki beyanı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409. maddesinde düzenlenen davanın takipsiz bırakılmasına yöneliktir. Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Davalı ziynetlere ilişkin davanın reddine karar verilmesini istemiş olmakla davayı takip iradesini açıklamıştır. Açıklanan yönler gözetilmeden ziynet eşyaları konusunda işin esasına yönelik olarak olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.