Mesajı Okuyun
Old 25-10-2008, 15:41   #20
Nermet

 
Varsayılan

Sayın Bahadır BÜYÜKAVCI
Tesadüfen elde edilen delil vasıtasının kullanılarak soruşturma açılabilmesi ve sonrasında kovuşturmada suçun işlendiğine kanaat getiren hakimin ceza verebilmesi için; mezkur delil vasıtasının elde edilmesinden itibaren 24 saat içinde Cumhuriyet Savcısının talebiyle hakim onayına sunulup sunulmadığına bakmak gerekmektedir. Tek delil vasıtası olsa bile yargılamada kulanılabildiğini, hüküm vermeye yettiğini ve bu yönde yanında staj yaptığım Hakimin ceza verdiğini bizzat kendinden öğrendim.
Ancak dosyanın Yargıtay'a gidip gitmediğini ve sonucun ne olduğunu maalesef bilemiyorum. Yukarıdaki yargıtay kararının son paragrafı (gerçi her somut olaya göre değişebilir) bu tür konulara emsal olabilir:

Sanığın, üzerindeki esrarı atmak veya saklamak biçiminde kabul edilebilecek davranışlarda bulunmak suretiyle kuşku uyandırması, olayın pazaryeri gibi kalabalık bir ortamda gelişmesi nedeniyle delillerin yok edilebilmesi olasılığının yüksek olması karşısında CYUY'nın 97. maddesinde belirtilen "gecikmesinde sakınca bulunan" halin somut olayda gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, aynı Yasa maddesi uyarınca, emniyet amir vekilinin de arama kararı verme yetkisi bulunmaktadır. Yazılı olması gereken bu emrin sözlü verilmesi biçimsel bir eksiklik sayılabilirse de, elkoyma işlemi üzerine aynı gün bu işlem hakim tarafından onaylanmış bulunmakla mevcut eksiklik bir ölçüde giderilmeye çalışılmıştır. Sanık da, suçlamayı kabul etmiş, düzenlenen tutanaklara karşı bir diyeceği olmadığını bildirmiştir. Kolluk görevlilerinin ise, başlangıçtan itibaren elde ettikleri tüm bilgileri C.Savcılığına ulaştırıp arama konusunda hakim kararı alınması için girişimde bulundukları, bu suretle hukuka uygun işlem yapma gayreti içinde oldukları anlaşılmaktadır. Bu nedenle, somut olaydaki arama işleminin, esasen hakkında arama kararı verilmesi için gerekli koşullar oluşmuş ve yetkili merci tarafından da arama emri verilmiş bulunan sanığın haklarını ihlal ettiğinden söz edilemez. O halde, sanığın üzerindeki arama işleminin ve sonucunda elde edilen kanıtların hükümde değerlendirilmesine engel bulunmamaktadır. Bu itibarla, sanığa yüklenen kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçu, sanığın tüm aşamalarda yinelediği ikrarı, elde edilen esrar maddesi, buna ilişkin Adli Tıp Kurumu raporu gibi delillerle sabit olduğundan, sanığın yüklenen suçtan delil yetersizliği nedeniyle beraatine ilişkin Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Saygılarımla.