Mesajı Okuyun
Old 09-09-2011, 07:20   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu durumda tacir veya kamu tüzel kişisi olmayan davalı, yetki ilk itirazında bulunmazsa zımnî bir yetki sözleşmesi oluşmaması gerekir. Zimnî yetki sözleşmesinin de yetki sözleşmesi yapmayan tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında söz konusu olmalıdır. Ancak hakimin ilk itiraz süresi geçtikten sonra kendiliğinden inceleyebilmesi için yetki sözleşmesinin de dava şartı olarak kabul edilmesi gerekir.

Tacir ile giriştiği sözleşmesel ilişkide güçsüz kabul edilen kişinin, tacir ile mahkemelik olması halinde de "güçsüz" kabul edilerek korunması, kanun önünde eşitlik ilkesini zedeleyebilir. Bu nedenle aslında tamamen doğru bir mantık içeren düşünceniz, vatandaş için belirli bir süre içinde mahkeme huzurunda "yetki itirazında bulunma zorunluluğu"nu ortadan kaldıramamaktadır.

Ben, tacir veya tacir olmayan ayrımı yapmaksızın, kesin yetki ve yetki kıstasına da hiç girmeden, aynen "görev" için geçerli olduğu gibi her davada yetkinin de re'sen dikkate alınmasının doğru olacağı kanaatindeyim.