Mesajı Okuyun
Old 08-04-2011, 13:46   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Aladağ,

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Terekenin iflas usullerine göre tasfiyesine karar verilmiş ise (MK 612, 636) tereke aleyhine icra takibi yapılabilir mi? Yapılmışsa şikayet üzerine takipler iptal edilebilir mi? Buradaki şikayet süreye bağlı mıdır?

4721 S.K. m.625: "Resmi defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamaz.

Bu süre içinde zamanaşımı işlemez.

Acele haller dışında, davalara devam edilemiyeceği gibi, yeni dava da açılamaz."

(743 S.K. m.565: "Defter tutma muamelesinin devamı müddetince terekenin borçları hakkında icraca takibat yapılamaz ve bu hususta müruru zaman işlemez.
Müstacel mevad müstesna olmak üzere, ikame edilmiş bulunan dâvalar talik olunur. Yeniden dâva ikame olunamaz." )

"Mirasçıların "defter tutma isteminde" bulunmuş olması halinde (MK. mad. 619), defter tutma işleminin sona erip, her bir mirasçıya tutulan defter gereğince, "mirası kabul veya red etmesi" için verilecek bir aylık sürede takip ertelenir. "Resmi tasfiye"nin (MK. mad. 632 vd.) devamı süresince de, mirasçılar aleyhine takip yapılamaz*... (Av.Talih UYAR)" **

*
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 09.12.1983 T, Esas: 1983/8555, Karar: 1983/10230: " Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : Terekenin tedbir yoluyla idaresi ve defterinin tutulmasının istenmesi takip yapılmasına engel olmamasına, ancak, resmi tasfiyenin devamı süresince mirasçılar hakkında takip yapılamayacağına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun mercii kararının İİK.nun 366 ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA 9.12.1983 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Müşteki-borçlu hakkında, 28.06.1983 tarihli takip talepnamesi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapılmış, icra emri usulüne uygun olarak tebliğ olunmamıştır.

Müşteki, şikayetinde, müteveffanın tutulmasını istediklerini, Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1983/66 tereke dosyası ile defter tutma işleminin devam ettiğini, bu süre içinde MK.nun 565. maddesi hükmü gereği mirasçılar aleyhine icra takibi yapılmayacağını öne sürerek takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mercii 565. madde hükmünün ancak takip sırasında borçlunun ölmesi halinde uygulanabileceğini, İİK.nun 53. maddesi ikinci fıkrasının bu olayda uygulanamayacağını kabul ile şikayetin reddine karar verilmiştir.

Mercii kararı borçlu tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

MK.nun 565. maddesinde (defter tutma işlemi devam ettiği süre içinde terekenin borçlular hakkında icra kovuşturulması yapılamaz ve bu konuda zamanaşımı işlemez) hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre terekenin defterinin tutulması işleminin devam ettiği süre içinde terekenin borçları hakkında icra takibi yapılamaz. Bu genel bir kuraldır. Takip devam ederken borçlunun terekesinin defterinin tutulması devam ettiği süre içinde takip yapılamaz şeklinde anlamak mümkün değildir.

Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için; 1 - Defter tutma isteğinin 559. maddede gösterilen süre içinde yapılmış olması, 2 - Defter tutma işleminin Kanunun aradığı gayeye ve Kanun koyucunun amacına uygun olarak başlamış ve devam etmekte bulunmuş olması gerekir.

Amaç, terekeden alacaklı olanların iddialarını aynı yerde toplamak ve bir hak ve alacağın muhtelif yerlerden birden fazla istenmesini veya dava edilmesini önlemek, mirasçılara da terekeyi kabul veya red için açık ve kesin hesap yapma imkanı sağlamaktadır. Bunun için de kanunun gösterdiği belli süre içinde defter tutma isteğinde bulunmuş olmak ve defter tutma işleminin durumun olağan devamına uygun ve alacaklıların da zararına yol açmayacak surette başlamış ve devam etmekte bulunmuş olması gerekir.

Olayımızda takipten önce terekenin defterinin tutulmasının zamanında istendiği, defter tutma işleminin devam etmekte olduğu tarafların kabulünde olup kötü niyet iddiası da mevcut değildir. Merciice de aksi benimsenmemiş ancak bu maddenin takipten sonra borçlunun ölümü halinde terekesinin defterinin tutulmasının istenmesi halinde uygulanabileceği görüşü benimsenmiştir. Bu görüş kanımızca 565. madde hükmüne uygun değildir.

Çoğunluğun (terekenin tedbir yoluyla idaresi ve defterinin tutulmasının istenmesi takip yapılmasına engel olamamasına) şeklinde beliren görüşüne katılmıyorum.

Yukarıda belirtilen gerekçe ile mercii kararının bozulması gerektiği kanaatinde ve çoğunluk görüşüne karşıyım."

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 04.11.1997 T., Esas:1997/11921, Karar: 1997/12147: " Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Borçlu A____ İ____ A____ ve T____ G____ vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahalinden daireye 16.10.1997 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de, borçlular tarafından mirasın reddi ile ilgili olarak Çanakkale Sulh Hukuk Mahkemesine dava açıldığı ve Yazı İşleri Müdürlüğünden alınan 16.12.1996 tarihli yazının dosyaya sunularak iddianın belgelendirildiği anlaşılmaktadır. İİK.nun 180. maddesi gereğince, reddolunan mirasların tasfiyesi sekizinci bap hükümlerine göre ait olduğu mahkemece yapılır. Terekenin resmen tasfiyesine dair Medeni Kanun hükümleri mahfuzdur. Ayrıca MK.nun 565. maddesi hükmüne göre ise defter tutma muamelesinin devamı müddetince terekenin borçları hakkında icraca takip yapılamaz. Bu durumda Çanakkale Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan ve mirasın reddi konulu davanın ön mesele olarak kabulü ile sonucunun beklenilmesi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, İİK.nun 170/b maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı kanunun 67/3. maddesi hükmüne göre mirasçıların kötüniyetinin ne suretle sabit olduğu belirlenmeden tazminatla sorumlu tutulmaları doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Borçlu A____ İ____ A____ ve T____ G____ vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 4.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi."

İİK m.16: "Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir."

düzenlemesi gereği, başlatılan takibin, kanunun "resmi defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamaz" emrine muhalif bir husus olmakla ve (mirasbırakanın borçları için mirasçılara/terekeye karşı icra takibi yapılabileceğinden) mirasçılara/terekeye (miras şirketine) tanınan hakkın yerine getirilmemesinden dolayı süresiz şikayete tabi olacağını; ayrıca naçizane; iflasın ertelenmesi davalarında verilen tedbir kararıyla beraber borçlu aleyhine başlatılan icra takipleri iptal edilebildiğine göre (m.179/b) 4721 S.Kanun m.625 düzenlemesi karşısında somut sorunuzda "takibin iptaline" karar verilmesinde tereddüt edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

** Kanunda "mirasbırakanın borçları için" şeklindeki ibare sebebiyle "tereke"nin de bu yasağa dahil olduğu kanaatindeyim.

Saygılar...