Mesajı Okuyun
Old 18-01-2011, 12:27   #10
üye34660

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sn.Şenoğlu,

Meseleyi altını çizdiğim noktadan kavramış olmanız doğru bir yaklaşım tarzı değil. Müşahhas hallerde bir avukat, müşahhas bir hakimden çok şey bilebilir; aynı zamanda ikisi de yekdiğerinin bilmedikleri şeyleri bilebilir; biri salt bilgi olarak diğerinden kat be kat ileridedir de, öbüründe olan keskin muhakeme gücü, ölçülülük, sezginlik, fehamet, mekinlik, metanetten yana nakıstır. Biz bu dediklerime müsbet-menfi her açıdan giren hakimi de avukatı da mebzul miktarda gördük.

Burada, yani bilirkişi tayininde ölçüt, hukukçu olarak kimin kimden daha çok şey bilip bilmediği değil, yasanın "yargılamaya ilişkin olarak hukuki konularda" hakimi "bilmesi gereken kişi" olarak mütalaa edip, onun omzuna bu karineyi yüklemiş olmasıdır. Böylece öznel bir değer yargısı izharına duçar olmaksızın mesele açıklanabilir. Bu nüansı ben şahsen dikkate değer buluyorum.
Saygılarımla.

Sayın Güntay, size tamamıyla katılıyorum, ben sadece sorunu ironik olarak ve biraz da çarpıcı biçimde kısaca dile getirmek istemiştim. Ülkemizde ne yazık ki genel anlamda bilirkişilik sorunu büyük boyutlardadır. Özellikle de Adli Tıp gibi kurumlar ve genel anlamda bilirkişilik kurumunun acele ele alınması ve adil yargılama, hızlı yargılama, tarafsız yargılama gibi ilkeler bağlamında yeniden yapılandırılması zorunluluğu bulunmaktadır.

Saygılarımla...