Mesajı Okuyun
Old 03-12-2012, 23:51   #51
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

İlgili karar onanmıştır:
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi

Esas : 2010/18472
Karar : 2010/21065
Tarih : 21.12.2010

*İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ
*KÖTÜNİYET
*AVUKATLIK KİMLİĞİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
*AVUKATLIK KİMLİĞİNİN RESMİ KİMLİK OLMASI

(1136 s. AK m. 9) (2004 s. İİK m. 67)

Özet : Avukatlık kimlikleri, "Resmi kimlik" niteliğinde düzenlenmekte, tüm resmi ve özel kuruluşları bağlamaktadır. Bu nedenle davalı idarenin icra takibine konu alacağı ödememesi haklı ve geçerli bir hukuki sebebe dayanmamaktadır. Bu nedenlerle davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiği vicdani kanaatine varılmıştır. Ancak dava konusu bu uyuşmazlığın, geçerli bir kimlik belgesinin ibraz edilip edilmemesi sebebine dayanması, bu konuda Yargıtay ve Danıştay kararlarında uygulama birliğinin bulunmaması, yönetmelik hükümleri dikkate alınarak idarenin parayı ödememesinin Yönetmeliğe göre yapılan işlemden kaynaklanması dikkate alınarak, davalının kötü niyetle yaptığı bir itirazın bulunmadığı ve alacağın tahsili yargılamayı gerektiği mahkememizce benimsendiğinden davacının % 40 icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği vicdani kanaatine varılmıştır.

YARGITAY İLAMI

Dava dilekçesinde 1.606 TL alacak için itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekil tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

SONUÇ: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin tekdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanıma uygun olan hükmün ONANMASINA, 21.12.2010 günü oybirliği ile karar verildi.

(KARARA KONU YEREL MAHKEME KARARI)

İSTANBUL 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ

Esas Numarası: 2009/60

Karar Numarası: 2010/337

Karar Tarihi: 27.04.2010

Mahkememizde görülmekte bulunan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.

İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kurum nezdinde 162 90 32 numaralı posta çeki hesabı bulunduğunu davacının bu posta çeki hesabında bulunan 1.606.00.- TL.’nin kendisine ödenmesi için davalı PTT Müdürlüğü’nce kendisine özel olarak verilen ve tüm kimlik bilgileri ve resmi havi PTT Garanti Kartı ile avukatlık kimliği ile 18.9.2009 İstanbul Adliye Sarayı PTT Merkezi Müdürlüğü’ne müracaat ettiğini, takibe ve davaya konu hesaptaki paranın müvekkilinin ibraz ettiği kimliğin Avukatlık kimliği olmaması nedeni ile geçerli kabul edilmediğini paranın kendisine ödenmediğini, müvekkilinin İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/34005 esas sayılı dosyası ile takibine gittiğini, icra takibinin durdurulduğunu takibin devamı ve alacağın tahsili için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 9. maddesi gereği yasa ile müvekkiline verilen resmi kimlik olarak belirlenen bir belgenin davalı kurum nezdinde geçersiz kabul edilmesine anlam veremediklerini haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takibin devamına davalı yanın % 40 oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine takibe konu olacağı takip tarihinden itibaren yürürlükte olan ticari faiz işletilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

YANIT: Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının müvekkili kuruluş nezdinde 162 90 32 numaralı posta çeki hesabında bulanan 1.606.00.- TL.’nin kendisine ödenmesi için PTT Müdürlüğü’ne PTT Garanti Kartı ve 1136 sayılı Avukatlık Yasası gereğince kendisine verilen Avukatlık kimliği ile 28.9.2009 günü İstanbul Asliye Sarayı PTT Merkezi Müdürlüğü’ne müracaat ettiğini, 9.1.2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının Ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’in kuruluşlarına getirdiği yükümlülüklerin yerine getirilmesinin sağlanması amacıyla yapılan 28.3.2008 tarih ve B. 11.2.PTT .0.07.00.01-201-880 sayılı tebliğle de yönetmeliğin 6. Maddesine göre resmi kimlik belgesi olarak T.C. Nüfus Cüzdanı, T.C. sürücü belgesi veya pasaport kabul edileceği teşkilata duyurulduğunu, söz konusu müracaatın bu nedenle red edildiğini bu durum üzerine davacının İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/34005 esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, anılan yönetmeliğin 5. maddesinde kimlik tespiti zorunluluğun 2.000.00.- TL ve üzeri işlemler için öngörüldüğü iddiasının yersiz olduğunu haksız ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.

DELİLER VE GEREKÇE: Mahkememiz tarafından delil listesini gösterdikleri tüm deliler celple incelenmiş, icra dosyası getirilmiştir.

Mahkememizde açılan işbu dava İİK’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davası olup, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldğı dosya kapsamına göre sabittir.

Mahkememiz tarafından celple incelenen İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/34005 esas sayılı icra dosyasının incelenmesinden davacı tarafından davalı Genel Müdürlük aleyhine 1.606 TL asıl alacak üzerinden ilamsız taleplerine ilişkin icra takibi yolu ile takibe geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ üzerine süresinde borca ve fer’ilerine “davacının 18.9.2009 günü itibari ile hesabında 1.606. TL para çekmek için PTT garanti kartı ve Avukatlık kimlik belgesi ile çekme talebinde bulunduğunu, İstanbul Adliye Sarayı PTT Merkez Şubesi’nin Suç Gelirlerinin Aktarmasının Ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Yönetmelik’in 6/2-a bendi gereğince, Türk uyrukluları için TC nüfus cüzdanı, TC sürücü belgesi veya pasaportunun kimlik tespitinde kullanılacağının belirtilmekte olduğunu, davacının bu belgeleri sunmaksızın avukatlık kimlik belgesi ve PTT garanti kartı sunmak sureti ile PTT’de bulunan paranın tahsilini talep ettiği oysa bunun mümkün olmadığını” belirterek borca ibraz ederek durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafından icra takibine konu edilen alacak, davacı avukatın, avukatlık kimliği ile davalı PTT’den talep ettiği PTT şubesindeki posta çeki hesabında bulunan paranın davalı tarafından ödenmemesi nedeni ile, yapılan icra takibine yönelik itirazın iptaline ilişkindir. Davacının icra takibine konu ettiği alacağın varlık ve miktarı tartışma konusu değildir. Davamızda tartışma konusunda olan husus, davacı avukata avukatlık kimlik belgesine dayanarak yapılan ödeme talebinin, davalı tarafından red edilmesinin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı PTT Genel Müdürlüğü’nü temsilen İstanbul Adliye Sarayı PTT Şube Müdürlüğü tarafından 9.1.2008 gün ve 26751 sayılı R.G’de yayınlanan Suç Giderlerinin Aklanmasının Ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’in 6. maddesi gereğince sunulması gereken geçerli kimlik belgesinin sunulmadığı gerekçesi ile red edilmiştir. Mahkememizdeki belge ve bilgiler ile yasal mevzuatın incelenmesinden, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 9. maddesi gereğince; avukatlık kimlikleri, “Resmi kimlik” niteliğinde düzenlediği anlaşılmakla; tüm resmi ve özel kuruluşları bağlamaktadır. Yönetmelikler hiçbir zaman yasaya aykırı olarak yorumlanamaz, 4208 sayılı kara paranın aklanmasının önlenmesine dair yönetmeliğin 6. maddesinde, Avukatlık Yasası gereğince tanzim edilen kimliğin sayılmaması bu kimliğin hukuki geçerliliğine etki etmez, Yasalar, normlar hiyerarşisinde, üst norm niteliğinde olup yönetmelikten önce uygulanması gerekir. Bu nedenle davalı idarenin icra takibine konu alacağı ödememesi haklı ve geçerli bir hukuki sebebe dayanmamaktadır. Kaldı ki PTT Genel Müdürlüğü’nün 3 Mart 2006 günlü ve 622-01 sayılı Türkiye Barolar Birliği’ne yazdığı yazıda, “iş yerlerinde yapılan havale ödemelerinde, Barolar Birliği’nce verilen Avukatlık kimliklerinin geçerli kimlik olarak kabul edilmekte olduğu” hususunun altı çizilmiş ve esasen kimliğin geçerliliği kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu nedenlerle davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiği vicdani kanaatine varılmıştır. Ancak dava konusu bu uyuşmazlığın, geçerli bir kimlik belgesinin ibraz edilip edilmemesi sebebine dayanması, bu konuda Yargıtay ve Danıştay kararlarında uygulama birliğinin bulunmaması, yönetmelik hükümleri dikkate alınarak idarenin parayı ödememesinin Yönetmeliğe göre yapılan işlemden kaynaklanması dikkate alınarak, davalının kötü niyetle yaptığı bir itirazın bulunmadığı ve alacağın tahsili yargılamayı gerektiği mahkememizce benimsendiğinden davacının % 40 icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği vicdani kanaatine varılmış ve aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Davanın kabulü ile, davalının İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/34005 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile; takibin, takip tarihinden itibaren talep konusu alacağa yıllık %19 u aşmamak üzere avans faizi yürütülmesi sureti ile devamına,

2- Dava konusu uyuşmazlığının, alacaklının geçerli kimlik belgesi ibraz etmemesi sebebine dayanması bu konuda Yargıtay kararlarında dahi farklılıklar bulunması karşısında, talebin yargılamayı gerektirdiğinin tespiti ile davacının icra inkar tazminatı taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine,

3- Alınması gereken 95,40.- TL. harçtan peşin alınan 15,60 TL.’nin mahsubu ile eksik kalan 79,80.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi As. Av. Üc. Tar. hükümleri gereğince takdiren 500.-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

5- Davacının yaptığı ilk masraf 35,40-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı ilgili Yargıtay dairesinde kararın taraflara tebliğinden itibaren 8 günlük süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27.04.2010

Kaynak:Corpus