Mesajı Okuyun
Old 17-10-2007, 15:33   #6
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Borçlar Hukuku Çalışma Grubu > Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Evet o zaman maça başlangıç vuruşunu yapalım:

Öncelikle MK daki düzenleme ile BK daki düzenlemelerin arasında fark olduğunu düşünüyorum. MK daki düzenleme genel olarak menkul mülkiyetinin nakline ilişkin düzenlemeleri düzenleyen hükümler içinde yer almaktadır. BK daki düzenlemede ise böyle bir esas yoktur. BK daki düzenleme ortada bir zenginleşme varsa bunun da bir nedeni yoksa bu nedensiz zenginleşmedir demektedir. Yani buradaki nedensiz zenginleşme sadece menkul bir malın (paranın/senedin) sahibinin elinden rızası hilafına çıkması hali ile bağlı değildir. Çok daha değişik durumlar ve ilişkilere uygulanabilecek hükümlerdir.

Öte yandan;
MK 903 sahibinin rızası hilafına elinden çıkmış para ve emre muharrer senetler açısından bir düzenleme getirerek bunların geri istenemeyeceğini düzenlemektedir.

Olayı şematize edersek ben, Dikici’nin bürosundan parasını çaldım ve Korayad’ın bürosuna giderek danışma karşılığı ödeme yaptım. Bu ödemeyi Korayad’dan hangi hakla isteyebileceğiz? Korayad bu paranın çalıntı olduğunu bilemez. Kaldı ki burada Korayad’a ilişkin olarak bir nedensiz zenginleşme yoktur. Verdiği emek karşılığında mal varlığında artış meydana gelmiştir. Dikici ile benim aramda ise haksız fiil ilişkisi oluşmuştur. İlk olarak konu bu açıdan biraz farklı.

MK 906 ise BK 63 ile benzer hükümler düzenlemektedir. Benim asıl tartışmak istediğim BK.62 de yer alan “Borçlu olmadığı bir şeyi ihtiyari ile veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez.é hükmü ve bunun uygulamasıdır.

Burada 3 koşul sözkonusu:
1- Kişiler arasında borç ilişkisinin olmaması, Bir sözleşme veya haksız fiil nedeni ile kişinin kendisini borçlu sanması önemli değildir. Buradaki borç kavramı sözleşme ilişkisindeki borç kavramı ile aynı anlamda değil, geniş anlamda kullanılmıştır.
2- Ödemenin rıza ile veya isteyerek yapılmış olması. Bu koşul yoksa gene BK 62 uygulanamayacaktır. Koşulları varsa haksız fiil veya BK61 söz konusu olabilecektir.
3- Kendisini borçlu zannedecektir. Diğer bir deyimle ödemeyi yapan kişi kendisini olmayan bir borcu ödemekle mükellef zannedecektir. Esasta bir yanılgı olacaktır. Eğer kendisini borçlu zannetmiyorsa örneğin bağış veya benzeri bir durum oluşur ki bu durumda da BK 62 uygulanamaz.

Konu çok ve değişik biçimlerde uygulanan bir hükme dayandığından parça parça tartışmanın yararlı olduğunu düşünüyorum.

Bir anımı anlatayım (İhtiyarlık belirtisi). Yaklaşık 10-15 yıl önce olan bir olay, Komedi ama gerçek.
Bir müteahhitten alacağım var. Alacağın tahsili için istihkak alacaklarına dayanarak belediyenin birine 89/1 gönderdim. Belediyeden itiraz yok. 89/2 gönderdim. Belediyeden gene ses yok. İcradan belediyenin bankadaki paralarının haczini istedim. İcra borçlunun adını yazarak istedi. Yanıt para yoktur. 2. yazıya yanıt belediyenin bu kişiye borcu yoktur diye geldi. 3. sünde bven açık açık yazdırdım, parayı göndermezlerse savcılığa başvuracağımı ve bankaya hacze gideceğimi belirttim. Para geldi.

Bir süre sonra banka tarafından açılan menfi tespit davası dilekçesi.
Banka belediyenin bu kişiye borcu yoktur. İcra dairesi hataya düşürülmüştür. BK.62 gereğince paranın iadesi.

Asliye Hukuk’da bunların dava açma sıfatının olmadığını, ancak belediyenin dava açabileceğini belirttim. Sonuçta mahkeme davayı kabul etti. Gerekçe BK 62

Tam anımsamıyorum ama sanırım hukuk müşavirliği ile konuştum Yahu bu iş uzayacak. Belediye itiraz etimi? Hayır.
Siz belediyeye para ödediniz mi? Hayır.
Peki bu davayı niye açtınız? Biz de anlamadık. Şube açmış bir takip ettik.
Şimdi ne yapacağız?

Banka ilamı takibe ibraz etmeyeceğini söyledi. Ben de ilamı tebliğe çıkarmadım. Olay böylece kaldı. Daha sonra belediye kalan bakiye borcu da kendiliğinden dosyaya ödedi.

Buyurun size bir BK 62 Yorumu

Saygılar.