Anthony Burgess- Otomatik Portakal

Kaç senedir okumaya niyetlenip bir türlü başlayamadığım bir kitaptı. Sonunda modern klasikler arasında yer alan bu kitabı okumaya karar verdim. (Ölmeden önce okumanız gereken 1001 kitap diye bir liste var, orada da görünce artık okuyayım diyerek aldım elime.)

1959 yılında Burgess'a ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı ve bir yıldan az ömür biçilmiş. İlk karısı Lynne'in geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess da oturup 12 ay içerisinde beş buçuk roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşılmış. (arka kapaktan)

Tamam, yazarın "Otomatik Portakal"la anlatmak istediği bir derdi var; dünyaya dair, düzene dair ancak yine de benim beklentimin çok çok altında kaldı.

Kitabın kahramanı için kendine özgü bir dil yarattığı, buna da yakın geleceğin argosu "nadsat" dendiği söyleniyor. Ancak öyle ahım şahım bir dil yaratımı da göremedim. Sürekli "falan", "zumzuklamak", "moruk" gibi kelimeler kullanılmış o kadar. Kısacası beni tatmin eden bir kitap değildi. Hatta okumasam da olurmuş.

İşte böyle.