Mesajı Okuyun
Old 31-05-2002, 00:17   #3
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
İnceleme BK.m.105

Para borcunun ödenmesinde, borçlunun temerrüdü nedeniyle alacaklının uğradığı zarar temerrüt faizinden fazla ise, kendisine hiç bir kusur yüklenemeyeceğini ispat edemeyen borçlu, bu fazla (aşkın) zararı da tazmin etmek zorundadır (BK.m.105/I).

Asıl alacak ve faizini tahsil ederken bu fazla (munzam) zararı birlikte istemeyen ve saklı tutmamış olan alacaklı, alacak zamanaşımına uğramadıkça her zaman ayrı bir dava ile bu munzam zararı isteyebilir (Y. 13. HD., 01.06.1995, K.1995/5451; YKD., 1995, s.1577).

Alacaklı, sadece temerrüt faizinin para borcunun ödenmemesinden kaynaklanan zararını karşılamadığını, daha fazla zarara uğradığını ispat etmekle yükümlüdür.

Örnek olarak, alacaklı para alacağı gününde ödenmediğinden nakit para ihtiyacını karşılamak üzere, borçludan tahsil edeceği temerrüt faizi oranından daha yüksek bir oranda faizle para almak zorunda kalmış olabilir. İşte bu munzam zarar da borçludan istenebilir.

Yargıtay'a göre, enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, sermaye piyasalarının istikrarsızlığı, mevduat faizlerinin yüksekliği gibi genel ekonomik göstergelere dayanarak alacaklı munzam zarar isteyemeyecektir. Belki alacaklı, kendisi açısından gecikme faizini aşan ölçüde bir zarar uğradığını somut delil ve göstergelerle ispat etmelidir (HGK., 19.06.1996, K.1996/503; YKD., 1997, s.168 vd. ; 15. HD., 27.01.1995, K.1995/363, YKD., 1996, s.65).

Örnek olarak, para alacağını vadesinde tahsil edemeyen alacaklı, aynı gün vadesi gelmiş bir borcunu ödemek üzere, borçlunun ödediği % 50 temerrüt faizinin üzerinde bir faizle borçlanmış olduğunu ya da dövizle ödemeyi kabul ettiği bir borcu için daha yüksek kurdan döviz satın alarak borcunu ödemek zorunda kaldığını ispatlayarak munzam zarar olarak isteyebilir. Zira Yabancı para (döviz) borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmesi durumunda da munzam zarar istenebilir. Bkz. Y. 19. HD., 16.09.1993, K.1993/5522 (YKD., 1994, s.106).

Temerrüt faizi için borçlunun kusuru bulunması gerekmediği halde, munzam zarar talebine karşı, temerrüde düşmesinde hiç bir kusuru olmadığını ispatlayan borçlu, "munzam zarar" ödemeden kurtulabilir.

Şimdi bu genel bilgileri hatırkladıktan sonra somut olaya gelirsek, 30 yıl öncesinin para alacağını bu güne getirmenin yani aktüerya hesabının çeşitli yol ve yöntemleri vardır.

Ekonomistler ve finans uzmanları, somut olayın niteliğine bakarak en uygun yöntemin hangisi olacağına bilirkişi sıfatıyla karar vereceklerdir.

Resmi enflasyon oranı, TEFE, TÜFE, döviz kuru, alım gücü hesabı vb. pek çok kriterden hangisi somut olaydaki alacağın güncelleştirilmesi için daha uygun düşerse onun uygulanması düşünülebilir.

Eğer bu tür bir güncelleştirme yapılırsa BK.m.105 uygulamasına gidilemeyeceği kanatindeyim. Fakat sözü geçen para alacağına 30 yıllık gecikme faizi işletilirse ve bulunan rakam alacaklının zararını karşılamazsa, 105. maddenin uygulanması mümkün olabilir.