Mesajı Okuyun
Old 27-11-2007, 14:37   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan genç osman
Davacı tarafından açılan boşanma davasında , davalı tedbir nafakası , yoksullak nafakası , maddi ve manevi tazminat istemiş, mahkeme davacının iddiasını ispatlayamadığı ve de davalının kusurlu olan davacının,davasına itiraz hakkı olduğu gerekçesiyle davacının boşanma davasını reddetmiş , aynı zamanda davalının da istediği maddi ve manevi tazminat istemini de reddetmiş. Sadece davalının talebinden daha az olmak üzere tedbir nafakasına hükmetmiş.
Davacı bu kararı davalının da kusurlu olduğu gerekçesiyle temyiz etmiş, davacı ise bu temyize cevap vermemiş. Şimdi eğer yargıtay yerel mahkeme kararını bozarsa yerel mahkeme de bu karara uyarsa , eşlerin boşanmalarına hükmederse, bu durumda davalının dava sırasındaki maddi, manevi ve yoksulluk nafakası taleplerini dikkate alarak, koşulları da oluşmuşsa davalı lehine hükmedebilecek mi , yoksa sadece davacı hükmü temyiz ettiği için , temyiz eden için usuli müktesep hak oluştuğu, dolayısı ile aleyhe bozma yasağı gerekçesiyle davalının (Yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat ) teleplerini kesinleşmiş sayarak dikkate almayacak mıdır?

Bu konudaki düşünce ve tecrübelerinizi paylaşırsanız sevinirim. Şimdiden çok teşekkürler ... Kolay gelsin...

Boşanma davası red edilmiş olduğundan, davalı yararına yoksulluk nafakası, maddi ve tazminata karar verilemez. Davalının, boşanma talebine ilişkin kararı temyiz etmesinde bir hukuki yararı yoktur. Bu nedenle davacı bakımından kazanılmış hak sözkonusu olmayacaktır.

Kaldı ki sözkonusu talepler boşanmanın eki niteliğinde olup, karar kesinleşinceye kadar istenebilmektedir.

Saygılarımla