Mesajı Okuyun
Old 30-03-2012, 14:26   #5
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/1702
K. 2010/3164
T. 6.4.2010
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Borçlunun Alacaklılara Zarar Verme Kastı ile İşyerinden Arkadaşıyla Yaptığı İşlerdeki Amacını ve Borçlunun Durumunu Arkadaşın Bildiğinin Kabulü Gereği - Hacze Konu Taşınmazın Borçlunun Annesi ve Kardeşi Tarafından Kullanılıyor Olmasının Hayatın Olağan Akışına Uygun Olmadığı )
• BORÇLUNUN ALACAKLILARA ZARAR VERME KASTIYLA YAPTIĞI İŞLEM ( Borçlunun İçinde Bulunduğu Mali Durumu ve Zarar Verme Kastını İşlemin Karşı Tarafınca Bilinmesi Halinde İptali Gereği - İşlemin Karşı Tarafı Davalı Borçlunun İşyerinde Arkadaşı Olup İşlemin Amacını Bilebilecek Kişilerden Olduğunun Kabulü Gereği )
2004/m. 280/1
ÖZET : Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir.

DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı borçlu A. T.'nın alacaklısından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 25.2.2008 tarihinde davalı O. Ç.'ya sattığını belirterek tasarrufun iptalini, dava ve talep etmiştir. Davalı O. Ç.ı vekili, dava konusu taşınmazı üzerindeki ipotek ve hacizlerle birlikte 90.000 TL'ye aldıklarını, ipotek ve hacizleri ödediklerini iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı A. T. savunma yapmamıştır.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, taşınmazın tapudaki satış bedeliyle gerçek değeri arasında fahiş fark olmadığı, davalı O. Ç.'nın taşınmazı satın almasında haksız ve kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Yasanın 280/1 maddesine göre, malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir.

Somut olayda davalı O. Ç. vekilinin 2.9.2008 tarihili cevap dilekçesi içeriğinden davalıların işyerinden arkadaş oldukları, borçlunun İş Bankasından aldığı kredinin kefilinin davalı O. Ç. olduğu, borçlunun kredi borcunu ödeyememesi nedeniyle dava konusu taşınmazı davalı O.'e sattığı anlaşıldığından davalı O.'ün borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü gereklidir. Dava konusu taşınmaz 25.2.2008 tarihinde satılmış olmasına rağmen 8.4.2009 tarihli keşif ve 22.5.2008 tarihli haciz tutanağı içerisinden taşınmazın borçlunun annesi ve kardeşi tarafından kullanılıyor olması da hayatın olağan oluşuna uygun değildir.

O halde davalılar arasındaki tasarrufun İİK. 280/1 madde gereğince takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 06.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.