Mesajı Okuyun
Old 13-10-2006, 08:52   #4
gerunsal

 
Varsayılan

Sayın Kayar, Sayın Yılmaz;

Anlaşılan sayenizde çok şey kazanacağım. Öncelikle şahsınızda tüm gruba çok teşekkürler...

Sayın Kayar;

Forumda çok yeni olduğumu söylemiştim. Henüz gerek HÇG özel haberleşme formunda gerekse HÇG'nin tüm kullanıcılara açık genel formundaki tüm konuları baştan sona okuyabilmiş değilim. Sadece gözüme çarpanlardan bahisle ilk yazımı kaleme almıştım. Belki biraz da peşin hükümlülük var üzerimde... Ancak kesin bir dille söyleyebilirim ki gelişen bir toplumun yapması gereken toplumu cinslere göre ayırıp belli bir cinsin hakları için savaşım vermek değil tüm toplum üyelerinin ortak değeri olan insan hakları (bir bütün olarak) ele almak gerekir. Ki Sayın Yılmaz'ın hukuk tarihi ve felsefesi konusunda vermiş olduğu örnekler bir cinsin üzerinde durulmasının hangi sonuçları ortaya çıkardığının en açık kaynağıdır. İnsan diyince ilk akla gelenin adam olması yani erkeğin kale alınması da bu yanılgının en önemli sonucudur. Eğer bir cinsin hegomanyasını doğurcağı aşikar bir yolu izleyeceksek; neden uğraşıyoruz ki?

Sayın Yılmaz;

Öncelikle yazımdan alıntıladığınız bölümlerle ilgili ufak bir açıklama yapmam gerekir. Birinci olarak cinslerden birinin egemenliğine dayanan bir toplum düzeni -bu cins ister hemcinslerim olsun ister kadınlar- asla taraftarı olacağım bir durum değildir. Bugüne kadar genelde kadın hakları savunucularının özelde ise feminist düşünce sahibi kişilerin -ki feminist düşünce sahibi kişilerden kastım kadının erkek karşısındaki üstünlüğünden gem vuranlar- hareketlerinin doğurması muhtemel sonuç kadın cinsinin üstünlüğüne dayanan anaerkil bir toplumun oluşmasıdır. Eğer amaç gerçekten de buysa -ki buna inanmak bile istemiyorum- bu konuda tamamen karşıt görüş olacağımdan konuşmama gerek bile yoktur. Yok bu hareket sahiplerinin böylesine bir amacı yoksa izlenen yoldaki yanlışlıkların derhal farkına varılması gerekir. Bugün aslolanın kadın ya da erkek egemenliğine dayanan bir toplum değil cinslerin mutlak eşitliğine dayanan bir toplum olduğu ise; tarih boyunca yapılan hataların tekrarından hızla kaçınılması gerekir. Sizinde belirtiğiniz gibi tarihte "insan", "insan hakkı" kavramından bahsedenlerin aslında insandan değil; "erkek"ten bahsettikleri açıktır ve bunun meyvası bugünün ataerkil toplumudur. Eğer bizlerde ayısını yapacak yarının "anaerkil" toplumu için uğraşacaksak, bence bu hareket ne dürüsttür ne de mantıklı. Eğer illa bir cinsin egemenliği olacaksa varolan düzenin devamından yana olmaktan başka bir seçeneğim yoktur. Ama en azından kendi adıma böyle bir oluşumu -ister erkek egemen olsun ister kadın- desteklemek abesle iştigal olduğu açıktır.

Tüm bu nedenlerden dolayı başta "kadın hakkı" kavramı bile istenen sonuçla izlenen yol arasındaki farklıığı ortaya koymaktadır.

"Simdi , bu görüste olan bir grubun insan haklari kavrami ve düzenlemeleriyle yetinmelerini beklemek cok da mantikli degildir." demişsiniz ve son derece haklısınız. Bu görüşe karşı çıkmanın yolu sizce bu görüşü değiştirip insan kavramını sözlükte belirtilen anlamına indirgeyip bir bütün olarak ve hiç bir ayrıma meydan vermeden tüm insanların haklarını ele alarak incelemek ve geliştirmek midir; yoksa bahsettiğiniz görüşe karşıt bir görüş oluşturarak kadının hakkı peşinden koşmak mıdır?

Saygılarımla...