Mesajı Okuyun
Old 08-10-2009, 18:31   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 1993/908
K. 1993/7669
T. 15.11.1993
• HATIR TAŞIMASI SEBEBİYLE İNDİRİM ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Hatır Taşıması Sebebiyle İndirim )
• MANEVİ TAZMİNAT MİKTARI ( Zenginleşmeye Sebep Vermeyecek Miktar )
743/m.4
818/m.45/2,47
ÖZET : Hatır taşımasında indirim yapılması, ancak hatır taşımasını yapan yönünden söz konusudur. Manevi tazminat, hak ve nesafet kurallarına göre, adalete uygun bir nisbette hükmedilmelidir. Destekten yoksun kalma tazminatının tayininde müteveffanın geliri özenle araştırılıp, saptanmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalılardan İsmail'e yöneltilen davanın atiye bırakılmasına ve diğer davalılara ilişkin davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalılardan Zekeriya vekillerince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:

KARAR : Davacılar vekili; davalı İsmail'in kullandığı otomobil ile davalı Hasan'ın kullandığı kamyonun 27.6.1989 günü çarpıştıklarını, davacı Ayşe'nin kocası, diğerlerinin babası olan Z. Mert'in, İsmail'in otosunda olduğunu ve çarpışma sonucu önce yaralandığını, sonra da öldüğünü, bu suretle davacıların desteklerinden yoksun kalıp acı ve eleme uğradıklarını belirtip, davacılar Ayşe için 35.000.000 TL. maddi, 20.000.000 TL. manevi; Bana için 20.000.000 TL. maddi 15.000.000 TL. manevi; Orhan için 35.000.000 TL. maddi, 15.000.000 TL. manevi tazminata hükmolunup, 27.6.1989 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan zincirleme olarak tahsilini istemiştir.

Davalı Zekeriya vekili, kusurun müteveffanın içinde bulunduğu araçta olduğunu savunmuştur.

Davalı İsmail vekili; davanın reddini istemiş, diğerleri cevap vermemişlerdir.

Mahkemece, davacı Banu'nun olay tarihi itibarı ile müteveffa babasının desteğine ihtiyacı olmadığının, diğerlerinin ise müteveffanın desteğinden mahrum kalacaklarının, içlerinden müteveffanın eşi Ayşe'nin destekten yoksunluk tazminatı miktarının 265.773.610 TL., Orhan'ın destekten yoksunluk tazminatı miktarının 25.857.172 TL. olduğunun anlaşıldığı ve isteğin davalı İsmail hakkında atiye terk edildiği gerekçeleriyle davanın Banu'nun maddi tazminat isteği ile ilgili bölümünün reddine, taleple bağlı kalınarak davacılar Ayşe için 35.000.000 TL., Orhan için 25.857.172 TL. maddi, davacılar Ayşe için 4.000.000 TL., Orhan için 3.000.000 TL., Banu için 3.000.000 TL. manevi tazminatların 27.6.1989 tarihinden itibaren % 30 yasal faizi ile birlikte davalılar Hasan, Zekeriya, Ahmet'ten müştereken ve muteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin isteklerin, reddine, atiye terk nedeniyle davanın davalı İsmail hakkındaki bölümüyle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekili ve davalı Zekeriya vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davalılardan biri hakkında davanın atiye bırakılması davadan feragat anlamını taşımayıp zincirleme sorumlulukta her borçlunun zararın tamamından sorumlu olmasının gerekmesiyle, her davacının toplam zararından kusurlu herhangi bir davalının kusuru oranınca bir indirime gidilmesi doğru değil ise de, aleyhe bozmanın usulen mümkün olmamasına ve esasen mahkemece hükmolunan maddi tazminat miktarının, hakkındaki dava atiye terk olunan davalı İsmail'in 3/8 oranındaki kusuru nisbetinde tenzilat yapılmak suretiyle tayin edildiğinin anlaşılmasına göre, davalı Zekeriya ve davacılar vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Hatır taşıması nedeniyle indirimden yalnızca hatır taşıması yapan davalı İsmail yararlanabilip, diğer müteselsil borçluların yararlanabilme olanağı bulunmadığı halde, müteveffa ile aralarında hatır taşıması söz konusu olmayan davalıların hatır taşıması indiriminden yararlandırılması suretiyle eksik tazminata hükmedilmesi isabetsizdir.

3- Manevi tazminat zenginleşme aracı olmayacak şekilde, olay nedeni ile duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesini sağlayacak boyutta takdir edilmesi gerekir. Zira, MK.nun 4. maddesinde takdir hakkının kullanılmasının söz konusu olduğu durumlarda hakimin hak ve nesafet kurallarını gözeterek hüküm kurması öngörülmüştür. Olayda, eş ve babalarını kaybeden davacılardan eş için 4.000.000, çocuklar için 3.000.000'ar TL. manevi tazminat takdir edilmiştir. Tarafların tesbit olunan sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, müteveffanın ise olayda mütetafik kusuru bulunduğunun sabit olmaması gibi BK.nun 47. maddesindeki özel haller birlikte değerlendirildiğinde, takdir olunan manevi tazminat miktarlarının olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesini mümkün kılacak seviyede bulunmayıp, takdirde hata ile çok düşük seviyede tutulması doğru değildir.

4- Ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların bu yüzden uğradıkları zararın hesabında koca ve baba durumunda olan müteveffanın gerçek gelirinin esas alınması ve bunun tesbiti için yeterli araştırma yapılması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabul olunan gelir miktarı sadece iki şahidin mücerret ve yetersiz beyanına dayandırılmış olup, durumun tahkik olunması zabıtadan istendiği halde, zabıtaca verilen cevap bu konuda bilgi içermemektedir. Müteveffanın İstanbul'da serbest pazarlamacılık yapan bir kimse olduğu ifade edildiğine göre, taraflardan murisin işinin nitelik ve vüs'ati hakkındaki delilleri sorulup tümünün usulünce toplanması, bu meyanda vergiye kayıtlı ise kaydın bulunduğu yerlerden murisin verdiği vergi beyannamelerinin getirilip incelenmesi, bunun dışında herhangi bir meslek kuruluşunda kaydı varsa bu kayıtların getirilmesi, işin niteliğinin açıkca belirlenmesini takiben ilgili resmi merciler veya dernekler gibi kuruluşlardan bu alandaki emsal kazanç ortalamalarının sorulması, müteveffanın sürekli ve sabit bir gelire sahip olmadığı anlaşıldığında asgari ücret miktarının ilgili kuruluşlardan sorulması gibi araştırma işlemlerinin ikmalinden sonra, müteveffanın belirlenecek olan gerçek gelirine göre destekten yoksunluk zararı miktarının bilirkişiye yeniden hesaplatılması gerekir iken eksik incelemeyle hüküm kurulması yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarda bir nolu bentte yazılı nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı Zekeriya vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının iki ve üç nolu bentlerde yazılı nedenlerle davacılar yararına, dört nolu bentlerde yazılı nedenle davalı Zekeriya yararına ( BOZULMASINA ), peşin harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine 15.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.