Mesajı Okuyun
Old 28-11-2012, 14:38   #1
halit pamuk

 
Varsayılan Değerlendirme -5- Dava Arkadaşlığı- Davanın İhbarı- Asli Müdahale- Fer'i Müdahale

İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLIĞI

-----
Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:

a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.


b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.


c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.



----- Davacı, işverenleri dava arkadaşı olarak göstererek ayrı ayrı dönemlerdeki hizmet akdine dayanarak hizmet tespiti davası açabilir mi?
HMK.m.57’de ihtiyari dava arkadaşlığı sınırlı sayıda sayıldığından ve ayrı ayrı dönemlerdeki hizmet akdine dayanarak açılan hizmet tespiti davasında işverenler arasında dava arkadaşlığı bulunmadığından bu kişilere karşı birlikte dava açılmaz. Dava açılmışsa, HMK.m.167 uyarınca davaların ayrılmasına karar verilmesi gerekir. (Emsal içtihat: 21. HD, 9.3.1999, 1080/1519)

---- Davanın reddedilmesi durumunda vekalet ücret:
Dava dilekçesinde 2.000 TL maddi, 4.000 TL manevi olmak üzere toplam 6.000 TL tazminatın masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. ..........Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 3/2 maddesi gereğince “Müteselsil sorumluluk da dâhil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, red sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” Somut olayda, tazminat istemi ile açılan davanın; işyerinde hizmet ilişkisine dayalı olarak çalışan davalı Serkan’ın olay tarihinde izinli olması nedeniyle, işyerini işleten diğer davalı Ayhan’ın ise meydana gelen olayda kusurunun bulunmaması nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır. O halde; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin yukarıda anılan maddesi gereğince, davalılar yararına ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tek vekâlet ücretine hükmolunması doğru görülmemiştir."
----- 6100 sayılı HMK’nın 57. Maddesin a bende, HUMK.m.43 yer alan “iştirak halinde bulunması” ibaresi yerine “elbirliği mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması” ibaresi getirilerek kavramlara arası doğan karışıklığı ortadan kaldırmıştır.


------ Miras bırakanın borçları için mirasçılara açılacak davada, taraf olarak gösterilen mirasçılar ihtiyari dava arkadaşı mı yoksa mecburi dava arkadaşı mıdır?
3. Hukuk Dairesinin 17.03.1983 ve 1161/1444 Sayılı kararında da ifade ettiği üzere, TMK uyarınca, mirasçıların murisin borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarından davalı mirasçılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı vardır.



----- HUMK.m.43/b.2 ihtiyari dava arkadaşlığının doğduğu sebeplerden biri olarak yalnızca “davanın aynı sebepten doğması” öngörülmüştü. Bu durum, aynı sebepten maksadın dava sebebi mi hukuki sebep mi yoksa benzer sebepler de buraya dahil mi tartışmasını doğurmuştu. HMK ile açıkça “davaların temelini oluşturan vakıların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer” olması denmesi sorunu netliğe kavuşturmuştur. (KARSLI- Medeni Muhakeme Hukuku Ders Kitabı. Sh. 325 2. Baskı)



------ Birden çok anonim şirketin aynı dilekçeyle iflasının ertelenmesi talep edilebilir mi?
HMK’da getirilen değişiklikle, davaların benzer sebeplerden doğması durumunda da birlikte dava açılabileceği düşünüldüğünde, Birden çok anonim şirketin aynı dilekçeyle iflasının ertelenmesi talep edilebilecektir, Yargıtay’ın HMK da düzenleme yapılmadan öncede görüşü bu yönde olmuştur. (Emsal içtihat: 19. HD, 7.4.2005, 448/3753)



----- İş sözleşmesi ile sona erdirilen birden fazla işçi aynı dava dilekçesi feshin geçersizliği ve işe iade davası açamaz. Çünkü her işçinin durumu, iş hukuku bakımından farklılık göstermektedir. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi. Sh. 578. )
----- Taşınmazın çeşitli kısımlarında kiracılara karşı, HMK.m.57.1/c hükmü uyarınca birlikte dava açılabilir. (6. HD, 27.10.1975, 5488/6629)
---- Davacı davasını davalı olarak gösterdiği kişilerden başka ihtiyari dava arkadaşı olabilecek kişileri davaya dahil edemez.
----- Dava arkadaşlarının hepsi için ortak olan bir defi(örneğin zamanaşımı defi) sadece bunu ileri sürmüş olan dava arkadaşı bakımından hüküm ifade eder. Bu nedenle örneğin zamanaşımı defini ileri sürmemiş olan diğer müteselsil borçlular yararlanamaz. (19. HD, 9.12.1993, 10288/8465)


----- Herhangi bir dava arkadaşının ileri sürdüğü “borcun doğmadığı” “ödeme nedeniyle sona erdiği” gibi itiraz sebeplerden, bunu ileri sürmeyen dava arkadaşı da yararlanır. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi. Sh. 580. )



----- Davacı davalılardan biri hakkında davasından feragat edebilir, diğerlerine karşı davaya devam edebilir. Ancak, asıl borçlu hakkında davadan feragat ederse, kefil hakkında da davanın reddi kararı verilir. (13. HD, 8.12.1998, 8536/9756)


----- Süresinde temyiz yoluna başvurmamış olan ihtiyari dava arkadaşları hakkında hüküm kesinleşir. Diğer dava arkadaşlarının temyizi üzerine hüküm bozulursa, bu bozmadan temyiz yoluna başvurmamış olan ihtiyari dava arkadaşı faydalanamaz.



MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI

----- Eski Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunda bulunmayan HMK.m.59, maddi mecburi dava arkadaşlığını düzenlemektedir:

---- Bir kira sözleşmesinde birden fazla kiralayan varsa tahliye davasının kiralayanların tümü tarafından açılması lazımdır.(6. HD, 28.4.2003, 2787/2864).
----- Bir kira sözleşmesinde birden fazla kiracı varsa, kiralayanın kiracıların tümüne karşı dava açması zorunludur. (6. HD, 15.11.1993, 11639/11861) Kira tespit davlarının da kiralayanın tümüne karşı açılması gerekir. (3. HD, 14.11.1991, 14980/12960)
---- Orman olarak hazine adına tescil eden taşınmazın tapusunun iptali davasında Hazine ile Orman İdaresi arasındaki ilişki, mecburi dava arkadaşlığı ilişkisidir. (16. HD, 8.6.1999, 1715/2177)
---- a)İşe iade davalarında asıl işveren ve alt işveren arasında şekil bakımından mecburi dava arkadaşlığı vardır.
b) Asli Müdahalede üçüncü kişi davacı ve davalıyı hasım gösterek açar.
c) Tasarrufun iptali davasında, borçlu ve borçlu ile işlem yapan kişi arasında şekli mecburi dava ilişkisidir.(dördüncü ve beşinci kişiler arasında ise, ihtiyari dava arkadaşlığı vardır.)
d) Olağanüstü zamanaşımı ile iktisapta, hazine ile ilgili Kamu tüzel kişileri ve varsa mirasçılar arasında şekli mecburi dava ilişkisi vardır.
e) Soybağının reddi davası, ana ve çocuğa karşı açılır ve davalılar arasında şekli mecburi dava ilişkisi vardır.
(EJDER YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Sh. 585 vd.)

DAVANIN İHBARI



---- Eski HUMK.m.49, “davayı kaybedenin üçüncü kişiye rücu hali” düşünülerek düzenlenmişken yeni HMK.m.61’de hem “davayı kaybedenin üçüncü kişiye rücu hali” hem de “ üçüncü kişinin davayı kaybedene rücu hali” öngörülmüştür. (Yılmaz- Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi- Sh. 593. )

------ Eski HUMK.m.49, davayı ihbar eden kişi, ister, üçüncü kişiyi kendi yerine geçip davayı takip etmesi için davayı ihbar edebileceği gibi, feri müdahil olması için çağırabilirdi. HMK.m.61 ise, üçüncü kişiyi kendi yerine geçip davayı takip etmesi için ihbar edilmesi seçeneğini kaldırmıştır.



------ HMK.m.61 uyarınca, davanın ihbarı tahkikat sonuçlanıncaya kadar yapılabilir. HUMK zamanında, davanın her hallinde ihbarın caiz olduğu hükmü değiştirilmiştir.



------ Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir.


------- Davayı ancak taraflardan biri ihbar edebilir, taraflardan biri talebi olmadıkça, mahkeme kendiliğinden davayı üçüncü kişiye ihbar edemez. ( Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü- Cilt. IV- sh. 3523)

----- İhbar için hakimin ya da karşı tarafın iznine ihtiyaç yoktur. (7. HD, 29.09.2009, 1103/3910) İhbar yazılı şekilde yapılır. İhbar davanın görüldüğü mahkeme aracılıyla yapılabileceği gibi, mahkeme dışında, örneğin taahhütlü mektupla veya noter aracılığı da yapılabilir. (Pekcanıtez- Atalay-Özekes- Medeni Usul Hukuku- Sh. 283. 13. Baskı)




------- Yargıtay’da temyiz aşamasında davaya ihbar edilemez. Ancak hüküm bozulursa, ilk derece mahkemesi, bu bozamaya uyduktan sonra yeniden yapılacak tahkikatta dava ihbar edilebilir.



--------- Davanın ihbar edilmesi, ihbar eden kişiye taraf sıfatı kazandırmaz. (17. HD, 16.12.2004, 11912/13528)


------ Eğer hukuki yararı bulunuyorsa, üçüncü kişi kendisine ihbarda bulunan tarafın değil de, diğer tarafın yanında da yer alabilir. (HMK.m.63)

ASLİ MÜDAHALE

-----
Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir (HMK.m.65)



----- Asli müdahale talebi hüküm verilinceye kadar yapılabilir. Yargıtay aşamasında asli müdahale mümkün değildir.



----- Asli müdahale davasının ilk davanın davacısına ve davalısına karşı birlikte açmak zorundadır.



------ “asli müdahale istekleri ise, ancak bütün şartları taşıyan bir dava dilekçesi talep edilip harcın tamamlanması ile değer kazanabilir” (HGK- 6.12.1989, 5/552-636)


---- Mahkemenin asli müdahale talebinin kabulüne karar vermesine gerek yoktur. ( Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü- Cilt. IV- sh. 3512)


------ İlk dava ile asli müdahale davası birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle, ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilir. (13. HD, 20.10.1995, 8250/9053)


----- Mahkeme, asli müdahale davası hakkında ayrı bir hüküm verir. Mahkeme, yalnızca, asıl dava veya yalnızca asli müdahale davası hakkında hüküm vermekle yetinmez, her iki dava hakkında ayrı ayrı hüküm vermek zorundadır. (1. HD, 24.1.2008, 10807/709) (Yılmaz- Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi- Sh. 605. )

FER’İ MÜDAHALE

----- Eski HUMK.m.57 da “müdahil, katıldığı tarafla birlikte hareket edeceği” şeklinde ifade edilmişti; 6100 sayılı HMK’da ise, “Müdahil, yanına katıldığı tarafın yararına olan iddia ve savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir” ifadesini kullanmıştır. Ejder Yılmaz’la göre bu iki hüküm arasındaki fark;HUMK!a göre, feri müdahile, katıldığı tarafın yaptığı işlem dışında başka bağımsız olarak herhangi bir işlem olanak tanımaz iken; HMK’da feri müdahilin katıldığı taraf lehine olmak üzere, katıldığı taraftan ayrı işlem yapılmasına olanak tanımaktadır. Örneğin, davalı zamanaşımı definde bulunmasa bile, davalı yanında katılan feri müdahil, zamanaşımı definde bulunacaktır. (Ejder Yılmaz- Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi. Sh. 612) Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, HUMK döneminde verdiği bir kararında feri müdahilin yalnız başına savunmayı genişletebileceğine karar vermiş; Baki Kuru, müdahilin lehine katıldığı tarafla birlikte hareket etmesi gerektiği hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle kararı eleştirmişti(( Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü- Cilt. IV- sh. 3471) Özekes ise şöyle demektedir: “Asıl tarafın işlemleri ile çelişmediği sürece, fer’i müdahil asıl tarafın yapmadığı tüm işlemleri yapabilir. Ancak asıl taraf fer’i müdahil yaptığı işlemleri geçersiz kılabilir. (HMK Değerlendirmesi- Sh.151- HUKAB)


---- Asıl taraf açıkça temyize gitmiyorum demedikçe feri müdahil tek başına temyiz edebilmelidir. (HMK Değerlendirmesi- Sh.151- HUKAB) 5. Hukuk Dairesinin 14.05. 2012 tarih ve 3079/9818 sayılı kararında; “Feri müdahilin yapacağı işlemlerin sınırı;tarafın aleyhine olmaması, taraf işlemlerine aykırı ve çelişkili olmaması yanında, dava konusu üzerinde tek başına tasarruf etmemesidir” demektedir.


------ Feri müdahil, davadan feragat edemez, davayı kabul edemez, talep sonucunu daraltamaz veya genişletemez, karşılık dava açamaz. . (Pekcanıtez- Atalay-Özekes- Medeni Usul Hukuku- Sh. 277. 13. Baskı)


----- Davaya katılma talebi, tahkikat bitinceye kadar yapılabilir. Eski HUMK kuralı, “muhakeme bitinceye kadar” dediği halde HMK, “tahkikat sona erinceye kadar” demiştir. Yani tahkikatın bitiminden sonra gelen hüküm safhasında fer’i müdahale mümkün değildir. (Pekcanıtez- Atalay-Özekes- Medeni Usul Hukuku- Sh. 275. 13. Baskı) Yargılama bittikten sonra Yargıtay’da(temyiz ve karar düzeltme aşamasında) davaya mühale edilemez. (19. HD, 16.12.1993, 10924/8700) Ancak bozmadan sonraki Tahkikat ve yargılamada müdahale talebinde bulunulabilir, fakat bu durumda da bir taraf aleyhine oluşan usule ilişkin kazanılmış hak, müdahale eden tarafı da bağlar. (7. HD, 15.1.1988, 1965/267)


----- Davaya katılma, taraflardan birinin ihbarı, üzerine olabileceği gibi, böyle bir ihbar olmadan da feri müdahil olunabilir. (Ejder Yılmaz- Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi. Sh. 607)


----- Müdahale talebinde bulunan üçüncü kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvurur.Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir. (HMK.m.67)



------ Mahkeme, katıldığı noktadan itibaren, taraflara bildirilen işlemleri müdahile de tebliğ eder. (HMK.m.68/2)


----- Fer’î müdahilin, tarafla rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez. Ancak, müdahil, zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığını veya yanında katıldığı tarafın iddia ve savunma imkânlarını kullanmasını engellediğini ya da kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imkânlarının, tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını belirterek, yanında katıldığı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ileri sürebilir.(HMK.m.69/2)


----- Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça öngörülen hâllerde, hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alır.Cumhuriyet savcısı, resmî dairenin bildirimine rağmen dava açmaz ise ihbar eden resmî daire, Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza merkezine en yakın kıdemli asliye hukuk mahkemesi hâkimine itiraz edebilir. Bu hususta 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 172 ve 173 üncü maddeleri kıyasen uygulanır. (HMK.m.70