Mesajı Okuyun
Old 20-09-2008, 15:34   #16
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın altınhukluk, olay sorudaki gibi ise, ben hala tanık dinlenemeyeceği kanısındayım. Elbette karşı tarafın açık onayı varsa dinlenebilir. Ama ben buna güvenerek dava açmazdım.

Madem "senede karşı senetle ispat zorunluluğunun" istisnalarını gözden geçirmemi "tavsiye ettiniz", öyle yapayım o zaman. Umarım birşeyler öğrenebilirim.

HUMK 287 ve devamı maddelerini "tavsiyeniz üzerine" gözden geçirdiğimde, bu kuralın istisnaları olarak şunların belirtildiğini gördüm:
1- Karşı tarafın açık onayı. Bu biraz zor bir olasılık gibi görünüyor. Dediğim gibi, ben buna güvenerek dava açmazdım.
2- Miktar sınırı. Sorudaki tutar bunun üzerinde.
3- Yazılı delil başlangıcı bulunması. Olayda "mazot fişleri"nden söz ediliyor. Bunların ayrıntısı belirtilmemiş. Yazılı delil başlangıcı olabilmeleri için HUMK 292 bunların "aleyhine ibraz edilmiş olan taraf canibinden verilen evrak ve vesaik" olması gerektiğini belirtiyor. Çeşitli içtihatlarda yazılı delil başlangıcı konusunda şöyle deniyor: "... yazılı delil başlangıcı kabul edilecek belgenin HUMK.nun 292. maddesinde görüldüğü gibi, akte taraf olanların imzasını taşıması ya da onların eli ürünü olması zorunludur." (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2004/13766 E., 2005/986 K., 08.02.2005). Olayda sözedilen "mazot fişleri"nin niteliği belirtilmemiş. Bu fişlerin karşı taraftan kaynaklandığının kabul edilip edilmeyeceği belli değil. Karşı tarafın yazısı, imzası, parafı vb. unsurları taşımayan bir belgenin yazılı delil başlangıcı sayılması biraz zor. Çeşitli Yargıtay kararlarında, karşı tarafın imza, paraf ya da yazısını içermeyen bilet, sevk irsaliyesi gibi belgelerin yazılı delil başlangıcı olmadığını belirtilmiştir. Bu açıdan sayın Saim'in "Mazot fişleri, "Satıcının basılı fişlerinden" oluşuyorsa imza olmasa bile HUK.292. madde dairesinde "Yazılı delil başlangıcı" olarak kabul edilebilir ve bu "yazılı delil başlangıcını" güçlendirerek mal alımını tanıkla (HUK.274) ispatlamanız mümkün olabilir." şeklindeki yanıtına da katılmıyorum.
4- HUMK 293'deki haller.
a) Soruda usul, füru, eş, damat vb. gibi 293/1'de sayılan akrabalardan sözedilmediğine göre bu fıkrayı geçiyorum. Kaldı ki, akrabalar arasındaki işlemlerde senet düzenlenmişse, yine "senede karşı senetle ispat" kuralının uygulanacağını biliyoruz.
b) "Cürümden mütevellit olsun olmasın tazminatı müstelzim fiiller" diyor HUMK 293/2. Soru sahibinin yazdığına göre olayda böyle bir şey de yok.
c) Olayda yangın, deniz kazası vb. gibi haller de yok. Kaldı ki, bu fıkra "senet alınması mümkün olmayan haller" için konulmuş.
d) 293/4 de benzer şekilde "halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede raptı müteamil olmıyan muameleler"den sözediyor; geçiyorum.
e) 293/5 hata, hile, gabin, cebir ve ikrah hallerini düzenlemiş. Önceki yanıtlarınızda yoktu ama son mesajınızda "Karşı tarafın tefecilikle uğraştığını dikkate aldığımızda, senedin zor ve tehditle alınmış olduğu iddiasında da bulunabilir ve bu konuda tanık dinletebiliriz" diyorsunuz. Hayır, çünkü soruda böyle bir iddia yok. Karşı tarafın tefecilikle uğraşması, hatta bu nedenle mahkum olsa bile, sorudaki bononun tefecilik faaliyeti ile elde edildiği, hile ile ele geçirildiği vb. iddialar olmadığından yine tanık dinletilemez.
5- HUMK 294'deki istisnayı da olayımızla ilgisi olmadığından geçiyorum.

Bunlar dışında "malen" ya da "nakden" kaydının önemi konusunda, özellikle "ispat yükünün yer değiştirmesi" konusunda yazacaklarım var ama kızım rahat bırakmadığından şimdilik yazamıyorum. Saygılarımla.

Not: Yanıtımı hazırlamış ama evdeki küçük canavar nedeniyle siteye aktaramamıştım. Bu arada sayın meslektaşımız kullanıcı adını "altınhukuk06" olarak değiştirmiş. Sanırım önceki bir klavye hatasının ürünüydü. Hayırlı olsun diyorum.