Mesajı Okuyun
Old 05-01-2007, 14:48   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Kendi tasvir sistemimizi oluşturmamız dileği enteresan bir dilek, bence.

Sn.calikusu_kamuran, hakkı kendi tasvir sisteminize göre tanımlamışsınız ama pek olmamış, kavramın içi dolmamış. Bir işi yapmak için elinize verilen vasıta, araç veya ( ve hatta ) imkan... Mesela ben çiçek ekmek istediğimde elime aldığım çapa, kürek (neyse artık) bir araç ve hatta imkandır. Bu durumda çapa haktır, öyle mi? Bence bu önerinizi "hak" gibi üzerinde çok tartışılmış ve görece oturtulmuş bir kavram üzerinden ileri sürmeniz söylediğiniz şeyi zayıflatmış. ( Ne söylediğinizi de çok anlamadım ama )

Uzun yıllar boyunca filozofların, siyaset bilimcilerin ve hukukçuların üzerinde tartıştığı ve belli boyutlarıyla önümüze sunduğu kavramlara yeni bir tasvir sistemi arama ihtiyacınız neden kaynaklandı, merak ettim. Bu kavramlarda bir yetersizlik mi gördünüz, yoksa sadece bir oyun, bir akıl alıştırması olarak mı bunu düşündünüz?

Sonra bir tasvir sistemi kurmak bu kadar kolay mıdır? Oyun için bile... Bir tasvir sistemi kurmanın ciddi bir donanım gerektirdiğini sizin bir çırpıda ifade ettiğiniz "hak" tasvirinden dahi anlamak mümkün.

Burada her "detaylı" tanımın bir sınır getireceğini ve bu sınırın hukukun değişen durumlara uyum sağlaması yeteneğini azalttığını ifade etmek istiyorum. Ancak, belli konularda ( örneğin ceza hukuku) hukukun tanıdığı şeylerin/durumların sınırının çizilmesinin de bilinebilirlik/belirlilik açısından ne kadar önemli olduğunu da söylemek gerek. İşte böyle ince bir ayar var. Şimdi bu ince ayarı, yılların damıttığı bilgi birikimi ile mi halletmeye çalışırsınız, her hukukçunun kendi sistemi içinde oluşturduğu kavramlar curcunası ile mi?

Dış alemde duyduğunuz bir sesi , bir kokuyu beyninizdeki bir anlama/an'a/duruma tahvil edersiniz elbette. Ancak bu tahvilin sonucunda ortaya çıkan şey size çok hoş görünür de başkasına fevkalade anlamsız gelebilir, onda bir karşılığı olmayabilir. Oysa hukuki kavramların karşılığı, uygulandığı coğrafya içinde karışık kuruşuk bir şeylere tekabül edemez. Hukukçuların kullandığı bir dil var ki, bu dil teknik bir dildir. Biri feragat dediğinde kalkıp "Aaa bunun anlamı vazgeçmedir." diyemeyiz, biz. Zira hukukun ikisine bağladığı sonuçlar biribirinden farklıdır. Bu sonuçlar da belirli, bilinebilir olmalıdır.


Her alanda aynı dili konuşmak isteyeceğim insanlar var. Hukuk alanında ise bu özellikle geçerli.

Saygılar.