Mesajı Okuyun
Old 29-03-2007, 09:22   #27
turbo

 
Varsayılan Anglo-Sakson Sömürge dili ve nasıl iyi bir sömürge devlet vatandaşı olunur.

Herkese merhaba,
Öncelikle şunu belirtmek isterim, hukukçu denilen kişi, hakkın adaletli dağıtılması görevinde çeşitli şekillerde rol oynayandır. Değişen koşullar ve fikirlerle birlikte, adalet anlayışının temeli aynı kalıp, ortaya çıkış şekillerinde ve uygulanmasında bir takım farklılıklar göstermektedir. Bu açıdan da, kendisini hukukçu olarak nitelendiren kişinin, gelecek öngörüsünün iyi olması gerekmektedir.
Bugün itibariyle, artık pek çok sınır kalmakta ve bu sınırların kalkmasıyla birlikte insanlar arası ilişkilerde aynı ölçüde artmakta ve değişmektedir. Bu ilişkilerdeki temel nokta ise, dil konusunda düğümlenmektedir. İngilizce'nin dünya dili olduğu -kanaatimce- yalanı ise işte bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Benim görüşüm, İngilizce bugünün dünyasında, dünya dili falan değildir, Anglo-Sakson ülkelerin hegemonyasında -aslında sömürge de, ayıp olmasın diye hegemonya diyelim- yaşıyan ülkelerde, bu yalan bir politika halinde uygulanmaktadır. Fransız sömürgelerinde dünya dili Fransızca, dünyanın merkezi Paris'tir. Eski Sovyetler Birliğinden kopan ülkelerde dünya dili Rusça, dünyanın merkezi Moskova'dır. Anglo-Sakson hegemonyasında yaşayan ülkelerde dünya dili İngilizce, merkezi Birleşik Devletler'dir. Yani kendimizi, "Aaa, İngilizce biliyorum, dünya dilini biliyorum" yada "İngilizce dünya dili, hemen öğrenmeliyim, yoksa aç kalırım" diye kandırmayalım. Unutmayalım ki, olası bir İtalyan yada İspanyol müvekkille konuşurken, onunla İngilizce konuşmak mı daha çok artı kazandırır, yoksa İtalyanca ve İspanyolca konuşmak mı.
Yanlış anlaşılmasın, yabancı dil gereksizdir, yada İngilizce öğrenmek bir işe yaramaz, gibi bir düşüncem yoktur, ben de İngilizce biliyorum, ama dünya diline sahibim, bütün kapılar bana açılacak gibi havalarda değilim. Benim kastetmeye çalıştığım, yukarıda da bahsettiğim gibi, ileriye bakmak ve geniş açıdan bakmak gerektiği, yani dünyadaki diğer insanlarla iletişim kurmanın sadece İngilizce üzerinden olmayacağını, başka seçeneklerin de mevcut olduğunu belirtmektir.
Olayı sadece İngilizce üzerinden değerlendirmek, bir sömürge devleti vatandaşının bakış açısından başka bir şey değildir, ve uç noktada kendi dilini ve kültürünü aşağılamaya kadar gider.
Mustafa Kemal'in şu sözüyle sözlerimi -nihayet- sonlandırmak istiyorum: "Türk demek TÜRKÇE demektir. Ne mutlu Türküm diyene"
Son söz, acaba bu İngilizce şart, İngilizce dünya dili vs. sözlerini sarfeden arkadaşlar, acaba kendi dilini ne kadar bilmektedir ve dünya dili haline getirmek için neler yapmıştır, yoksa bir şeyler yapmak yerine baltalamış mıdır, sorgulamaları gerekir diye düşünüyorum.
Saygılarımla...